İçeriğe geç
Anasayfa » YENİDEN İMANA DOĞRU

YENİDEN İMANA DOĞRU

Milletimizin, dünya müslümanlarının imanı zayıflamış, anlayamadığımız bir tesirle ahlakı bozulmuş, bayağılaşmıştır…

Mesele sadece ahlâkî düşüklük, kulluk ve ibadetlerde zayıflık, İslâm’ın öz alâmetlerinden ayrılık ve yabancıları taklitten ibaret değildir. Evet, bunlar da pek mühim mevzular olmakla birlikte, asıl mesele ebedî hüsrân-ebedî saadet meselesidir. İşte bu noktada teblîğ ve ikaz ruhuyla elde edilebilecek uhuvvet (kardeşlik) mefhûmu da pek büyük bir ehemmiyet arzetmektedir. Zira İslâm, sadece ferdin kurtuluşunu esas alan bir nizam değildir. Aksine toplumun (hattâ bütün insanlığın) huzur ve felâhını gaye edinmiştir.

Ancak bu felâh ve kurtuluş için çalışmak, hakikatte (amelî sahada) pek tabii zor bir iştir de. İşe başlamadan evvel, geri dönüşü olmayan hikmetli bir azîm gerekir, başarıya götürecek derin ve ince bir düşünce gerekir, hak ve hakikatten meyl etmiş zümreleri yeniden İslâm’a nasıl döndürelim? Kendilerinde imanı ve İslâm’a güveni nasıl tekrar ihyâ edelim? Batı felsefelerinin hayranlık ve köleliğinden, çağdaş ve ruhsuz medeniyetin ve dinsiz nazariyelerinin pençesinden bu zümreyi nasıl  kurtaralım?…

Evet, kendilerini İslâm davetine vakfedecek, ilimlerini, kâbiliyet ve imkânlarını ona hasredecek bir kadroya ihtiyaç vardır. Bu kadronun insanları makama, şöhrete, menfaate göz dikmeyecek, hiçbir ferde kin tutmayacak, faydalandıracak, kendisi maddeten faydalanmayacak, verecek fakat almayacaktır (lüzumlu, tahsîs edilmiş maaşı müstesnâ). Herhangi bir zümrenin meşru menfaatine müdahale edip dokunmayacak tâ ki şeytan da bir hile yolu bulamasın. Bu mücahidlerin tek gayesi ihlaslı olmak, gayri meşru arzulardan, bencilikten, lüzumsuz ve kuru bir taassubdan uzak bulunmaktır.

İslâm âlemi tanzîm edici ve yol gösterici ilmî prensiplere de muhtaçtır. Bu prensiplerin teşekkülü için da şu tedbîrler alınabilir:

1-İslâm’ın dünyasını kökünden mahveden, onun aklını, fikrini, dinini, imanını ve her şeyini mahveden irtidad dalgasına karşı koymak.

2-İslâm’ın prensiblerine, akidelerine, hakîkat ve nizamlarına dair gençlerin ve kültürlü zümrenin kaybolmuş itimadını tekrar gönüllerine iade etmek.

3-Münevver gençliğin üzerine çullanan bozuk fikirleri ve gönül ızdıraplarını gidermek, akıl, din ve kültür yoluyla onları ikna edip İslam’la doyurmak.

4-Gönüllere yerleşmiş ve akıllara hakim olmuş cahiliyye prensiblerine karşı, din, ilim ve akıl yollarıyla mücadele etmek, bunların yerini gönül huzuruyla, iman ve islam prensibleriyle doyurmak.

5-Yabancıların felsefeleriyle, nizamlarıyla alakadar olmak, ilmi muhasebeye tâbî tutmak, tenkid süzgecinden geçirmek ve onlara neticeyi arzetmek.

6-Dinin, dindar ve saygılı bir milletin ancak sağlam ve takva üzere kurulmuş bir idare ile ayakta durabileceğini anlatıp inandırmak.

7-Yanlış anlamanın, az okumanın veya islam’dan ve onun atmosferinden uzaklaşmanın kalplerde ve fikirlerde icad ettiği düğümleri çözmek.

8- Bütün bu işleri karşlılıklı tanışmalar, konuşmalar, dostluklar, mektuplaşmalar, seyahatler, konferanslar, yararlı ve tesirli islami edebiyat, şahsi bağlar gibi yollarla gerçekleştirmek.

İslâm dünyası yeni bir İslâm davetine şiddetle muhtaçtır. Daveçilerinin ve bu yolda çalışacakların, bugünkü parolası ve hedefi “yeniden imana doğru” olacaktır.

Müslümanların ve İslâm’ın derdiyle dertlenen her mümin kardeşimiz bu önemli meseleyi iyice araştırmalı ve düşünmelidir. Üzerine ne gibi bir vazîfe düşüyorsa –hiç vakit kaybetmeden- hemen onu yapmaya çalışmalıdır. Çalışmak bizden, Yardım ve muvaffakiyet Allah (cc.)’tan.