İçeriğe geç
Anasayfa » Beslenirken Haddi Aşmak

Beslenirken Haddi Aşmak

Beslenme ihtiyacı biz yaratılmışların dünyevî en temel ihtiyaçlarından bir tanesidir. Ancak açlık kadar -hatta ondan daha da fazla olarak- aşırı yemek yemenin de çeşitli hastalıklara neden olduğu öğrenilince insanoğlu diyet kavramı ile tanıştı. İnsanları ilgilendiren diğer konularda olduğu gibi burada da ticaret, basın, siyaset, popülarite, inanç sistemleri gibi kavramlar da işin içine girince çok değişik ve birbirine ters görüşler kafaları karıştırmaya başladı.

Bugün et ve hayvansal besinler ve bunlarla ilgili insanların kafalarında oluşmuş algılar üzerinde durmaya çalışacağım. Klasik olarak yıllarca kilolu olan veya şişmanlıkla ilgili şeker hastalığı, hipertansiyon gibi çeşitli hastalıkları olan insanlara hayvansal ürünlerden uzak durması ve beyaz et (tavuk ve balık gibi) tüketmesi önerildi. Ancak yapılan çalışmalar sonucu elde edilen kanıta dayalı veriler arttıkça bu tür bir söylemin her zaman için haklı olmadığı ortaya çıkmaya başladı.

Mesela ilk başlarda balık; az yağ içermesi, protein ve beyni geliştirici Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olması nedeniyle çok tüketilmesi gereken bir besin olarak tanıtıldı. Ancak ne yazık ki zamanla fazla balık tüketenlerde çeşitli hastalıkların daha fazla görüldüğü anlaşıldı. Konu araştırılınca balıkların içerdiği cıva gibi bazı ağır metallerin bu duruma yol açtığı anlaşıldı.

Balık ve benzeri deniz ürünlerinde, özellikle midye gibi kabuklu deniz canlılarında bol miktarda cıva mevcuttur. Bunun sebebi ise sanayileşme ve çevre kirliliği. Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan cıva, yağmurlarla akarsulara karışarak göllere ve denizlere ulaşıyor. Burada özellikle dip yosunları ve midye gibi kabuklu deniz canlıları tarafından alınan cıva, besin zincirinin üst basamakları olan diğer balıklarda da yüksek miktarlarda mevcut. İnsanlar tarafından yüksek miktarda cıva içeren balıklar tüketildiğinde bu durum nöropsikiyatrik beyin hasarı, çocuklarda öğrenme bozuklukları, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklara ve hatta kalpte problemlere yol açabiliyor.

Dokularda cıva birikmesi sonucu insanlarda düşünme ve/veya konsantre olmada güçlük, ellerde titreme (tremor), yorgunluk, uykusuzluk, saç dökülmesi, kas ve eklem ağrıları, yürüyüş bozuklukları, el ve ayak parmaklarında uyuşma gibi şikâyetler gelişebiliyor. Televizyonlarda yemek programları yapan ünlü bir gurmenin (Vedat Milor) aşırı miktarda midye gibi kabuklu deniz canlıları tüketmesi sonucu ciddi tremor rahatsızlığı yaşaması bu konudaki farkındalığı arttırdı. Bizim denizlerimizde de özellikle kalkan, barbun veya mezgit gibi diplerde beslenen balıkların daha fazla oranda cıva içerdiği söylenebilir. Bu amaçla genel olarak dünyanın önde gelen sağlık otoriteleri haftada iki günden fazla balık tüketilmemesini ve ton balığı, kılıç balığı gibi yüksek miktarda civa içerdiği bilinen balıklardan uzak durulması gerektiğini belirtiyorlar.

Yine balıklarla ilgili önemli bir yanlış bilgi yağ oranının azlığı konusu. Bugün levrek, çupra, ton balığı (orkinos), somon gibi bazı balıklar kültür balıkçılığı adı altında açık denizde ya da gemilerde çiftliklerde üretiliyor. Dolayısıyla bu balıklar doğal yoldan beslenmediği ve hareket alanları da dar olduğu için yağ oranları doğal balıklara oranla çok daha fazla artmış durumda. Bunların raf ömrünü arttırmak için kullanılan antibiyotik ve diğer başka koruyucu unsurları da hesaba katarsanız aslında balık yemenin her zaman için sağlıklı sonuçlar vermeyeceğini görürsünüz.

Aslında beslenmeyle ilgili yapılan bütün çalışmaların sonuçları -her konuda olduğu gibi bu konuda da- aşırıya kaçmamanın önemini göstermekte. Çok et tüketmek damla hastalığı (gut) gibi bazı hastalıklara yol açarken, az tüketince birtakım protein ve vitamin eksiklikleri oluşuyor. Aşırı kilolularda şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastalıkları ve eklem rahatsızlıkları fazla görülürken çok zayıf olanlarda ise psikolojik bozukluklar, verem ve bazı kanser türleri yaygın. Çok balık tüketince cıva zehirlenmesiyle karşılaşabiliyorsunuz; oysa belli miktarda balık, çok çeşitli besin ögelerini sağlama açısından pek mühim. Kısacası her konuda olduğu gibi beslenme konusunda da haddi aşmamak çok önemli…

“Ey îman edenler! Allah’ın size helâl ettiği o temiz ve güzel şeyleri (nefsinize) haram kılmayın. Haddi aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.”1

“…dünyada insanların en çok doymuş olanları, kıyamet günü en çok kalacak olanlarıdır.”2

Mikdâm İbn Ma’dikerib (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Âdemoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Âdemoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak [nefsinin galebesiyle] illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın).”3


1 Mâide, 5/87.

2 Tirmizî, Kıyamet, 38, 2480; İbn Mâce, Et’ime, 50, 3350.

3 Tirmizî, Zühd, 47, 2381; İbn Mâce, Et’ime, 50, 3349.