Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla… Elhamdülillahi rabbi’l âlemin. Vessalatü vesselamu ala rasûlina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Allah Teâlâ’ya sayısız sonsuz hamd ü senalar olsun ki; dergimizin bu sayısında da bizlere bir kaç cümle de olsa yazma imkân ve fırsatını nasip ve müyesser buyurmuştur. Bu fırsatı bizlere bağışlayan Allah Zülcelâl Hazretleri, cümlemize, bu […]
Kategori: 2011/3 – 23
İhlâs sözlükte, bir şeyi saf ve halis kılmak, bir şeyin özünü kavramak manalarına gelir. İstilâhî manası ise, kalbin saf ve berraklığına engel teşkil eden bütün şeylerden kalbi koruma altına almaktır. Bir şeyin içinde hiçbir katkı ve karışımı olmayanına “saf, halis” şey denir.
Bir şeyi irade ve sevgiyle kabul etmek, gönülden istemek demek olan samimiyet; müslüman için her işinde haktan yana ve kararlı olmayı, bu meyanda öncelikle inanmayı ve inancına göre yaşamayı gerektirir. Ayrıca samimiyet ve dürüstlük, her başarının anahtarı, mutlu ve huzurlu yaşamanın köprüsüdür.
İnsanı olgunlaştıran ve Rabb’ine yaklaştıran; namaz, zekât, oruç, hac, helal rızık kazanmak, kardeşlik hukukunu gözetmek, zikir, şükür, tilavet-i Kur’an, salât ü selâm ve her türlü ihtiram gibi ibadetlerin yanında ihlâs-ı kalbiye ve muhabbet-i samimiye’nin de büyük tesiri olduğu bilinen bir gerçektir.
Kibir, büyüklük demektir. Tekebbür, büyüklük göstermek; mütekebbir, kendisini büyük göstermeye çalışan kimsedir. Müstekbir, küçük olmasına rağmen büyüklük iddiasında bulunan kimsedir. Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de şeytanların babası olan İblis ve onu izleyenler için müstekbir ifadesini kullanmıştır. Çünkü Peygamber ve ümmetlerinin makamları büyük, karşı çıkan İblis ve izleyicilerinin makamları küçüktür.
Metre ile değil niyet ile Gözümüzde büyük görülen nice işler Allah’ın nazarında bir hiç, yine gözümüzde değersiz gördüğümüz pek çok iş de Allah’ın nazarında karşılığı cennet olacak kadar değerlidir. Allah amellerimizi gramla, santimle ölçmüyor. Büyüklük-küçüklük, en-boy, ağırlık-hafiflik, renkli- renksiz, gösterişli-gösterişsiz, az-çok yok! Niyet var, ihlâs var. Sevgili Peygamber’imiz aleyhisselam asırlar öncesinden Allah’ın, kullarının amellerini nasıl […]
Çocuklarımız uzun bir tatile girdi. Gezip dolaşacak, dinlenecekler. Şimdi anne babalar için vazife saati çaldı. Bu vazife ilk önce disiplin ister. Çocuk evinde düzenli bir hayat takip etmelidir.
Ramazan-ı Şerif, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in iki ay öncesinden dualarında kavuşmayı temenni ettiği bir ibadet ayı, bir mağfiret ayıdır.[1] Kâbe-i Mükerreme’nin, Mescid-i Nebevî’nin ve Beytü’l-Makdis’in sâir mekânlara üstünlüğü gibi bu rahmet ve bereket ayı da sahip olduğu bir takım hususiyetler sebebiyle diğer aylara üstün kılınmış ve on bir ayın sultanı olarak zikredilegelmiştir.
Şer’î ıstılahta oruç neye nedir? Sıfat-ı mahsûsa (Allah Teâlâ’ya kurbiyet kasdı) ile vakt-i mahsûsta (fecr-i sâdıkın doğuşundan akşam güneşin batışına kadarki zamanda) şahs-ı mahsûstan (Müslüman olup âkıl ve bâliğ olan ve hayız ve nifastan temiz olan kimseden) lazım gelen imsâk-ı mahsûsa (yemek-içmek ve cinsî münasebetten geri durma)dır.
“İşte Rabbiniz Allah O’dur. Ondan başka ilah yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. O her şeye vekildir (güvenilip dayanılacak tek varlık O’dur).”