İçeriğe geç
Anasayfa » RAMAZAN FIKHI

RAMAZAN FIKHI

 Şer’î ıstılahta oruç neye nedir?

Sıfat-ı mahsûsa (Allah Teâlâ’ya kurbiyet kasdı) ile vakt-i mahsûsta (fecr-i sâdıkın doğuşundan akşam güneşin batışına kadarki zamanda) şahs-ı mahsûstan (Müslüman olup âkıl ve bâliğ olan ve hayız ve nifastan temiz olan kimseden) lazım gelen imsâk-ı mahsûsa (yemek-içmek ve cinsî münasebetten geri durma)dır.

Orucun kaç derecesi (mertebesi) vardır?

Üç derecesi vardır:

1.Avâmın orucu (ki yemek, içmek ve cimâ’[1]dan kendini muhafaza edenlerin orucudur).

2.Havâssın orucu (ki kulak, göz, lisân, el, ayak ve sâir azasını günahlardan muhafaza edenlerin orucudur).

3.Havâssü’l-Havâssın orucu (ki kalbini dünya dertlerinden ve dünyevî fikirlerden ve bütünüyle mâsivâdan muhafaza edenlerin orucudur). 

Oruç kaç çeşittir?

(Esâsen) iki çeşittir: Vâcib ve nâfile.

Vâcib olan oruç da iki kısımdır:

1.Ramazân orucu ve muayyen (vakti belirlenmiş) nezir (adak) oruçları gibi. Bu oruçlara geceden niyet etmek câizdir, eğer gece niyet edilmeyip gündüz uyandığında zevâl (öğle vaktinin girişin)e kadar niyet ederse, bu o kimseye kâfî gelir.

2.Zimmetde sabit olan Ramazân orucu kazası, mutlak (vakti belirlenmemiş)nezir orucu, zıhâr orucu ve keffâret orucu gibi. Bu gibi oruçlarda ise niyet geceden yapılmalıdır.

Nâfile oruçlarda ise zevâle kadar yapılan niyetler câizdir.

Orucun vakti ve zamandır?

Fecr-i sânînin (ikinci fecir/fecr-i sâdık) doğuşundan, akşamleyin güneşin batmasına kadardır.

Oruçlu bir kimse unutarak yemek yese yahut su içse veyahut cimâ’ eylese (cinsî münasebette bulunsa) orucu bozulur mu?

Orucu bozulmadığı gibi bu kimsenin üzerine kaza ve keffâret de lazım gelmez.

Fakat bu (unutarak yiyen, içen, vs.) kimse, orucum bozuldu, diyerek kasden (bilerek) yemek yese, bu kimseye ne lazım gelir?

Keffâret lazım gelmeyip yalnızca bu orucunu kaza etmesi gerekir.

Oruçlu olan kimse uyusa ve ihtilâm olsa (rüyâlansa) yahut hanımına bakıp inzâl bulunsa (meni gelse) veyahut öpse orucu bozulur mu?

Bunların hiçbiri orucu bozmaz. Fakat öpmek yahut da dokunmak sebebiyle meni gelse, bu kimse üzerine kaza lazım gelir (keffâret gerekmez).

Oruçlu kimse vücudunu yağlasa veya kan aldırsa orucu bozulur mu?

Bunların hiçbiri orucu bozmaz.

Kusmak orucu bozar mı?

Kendiliğinden kusarsa orucu bozulmaz. Fakat kasden (kendi isteğiyle) ağız dolusu kusarsa orucu bozulur ve bu kimseye kaza lazım gelir (keffâret gerekmez).

Bir kimse ufak taş yahut demir parçası veya meyve çekirdeğini kasden yutarsa ne lazım gelir?

Bu kimseye yalnız kaza lazım gelir.

Bir kimse kasden cimâ’ eylese yahut gıdalanılan bir şeyi yese yahut devâ olunan (kendisiyle tedâvi olunan) bir şeyi içse/yese bu kimseye ne lazım gelir?

Bu kimseye hem kaza hem de keffâret (oruç keffâreti) lazım gelir.

Keffâret[2] nasıl olur?

Bir köle âzâd etmek yahut (bunu yapamazsa) iki ay peş peşe (ara vermeksizin) oruç tutmak yahut (buna da güç yetiremezse) altmış fakire (bir günlük) yemek yedirmektir.

Ramazân-ı Şerîf (orucunun) dışında tutulan orucun bozulması halinde keffâret gerekir mi?

Bunlar için keffâret gerekmez (kaza kâfîdir). Zira diğerinde Ramazân-ı Şerîf’e gereken hürmet ihmâl ve ihlâl edildiğinden böyle bir zecr (zorlama) ve ceza (keffâret) vardır.

Oruç tutan kimse, dişleri arasında kalmış olan yemek artığını yutsa orucu bozulur mu?

(Pişmemiş) nohut tanesinden küçük miktardaki bir artığı yutsa orucu bozulmaz.

Bir kimse fitil kullansa yahut burnuna ilaç çekse yahut kulaklarına bir şey akıtsa yahut böğründe olan bir yaraya ilaç akıtsa yahut başındaki yaraya ilaç akıtsa ve bu ilaç içine veya dimâğa ulaşsa orucu bozulur mu?

Bunların hepsinde oruç bozulur. [3] Kaza lazım gelir.

Bir dilinin ucuyla bir şey tatsa orucu bozulur mu?

Boğazına bir şey kaçmadığında bozulmaz. Fakat mekrûh olur.

Bir hanım, küçük çocuğu için yemek çiğneyip ona yedirse mekruh olur mu?

Eğer bundan başka bir şeyle çocuğu idare edebiliyorsa ve hanım bunu tercih etmiyorsa mekrûh olur; fakat başka bir ihtimal mümkün değilse çiğneyip yedirmesi mekrûh olmaz.

Sakız çiğnemekle oruç bozulur mu?

Bozulmaz; fakat mekrûh olur. (Burada “Orucu bozmaz; lâkin mekrûhtur.”denilen doğal damla sakızıdır ki bununla alakalı da “daha evvelden (bir gün öncesinden) çiğnenmiş ise” gibi kayıtlar da vardır. Dolayısıyla bugün piyasada satılan renkli, şekerli, aromalı, vs. sakızlar bu hükme dâhil değildirler.)

Oruç tutan bir kimsenin boğazına sinek yahut ince toz yahut duman girse[4] oruç bozulur mu?

Bu gibi şeylerden kaçınmak mümkün olmadığından oruç bozulmaz.

Bir kimse, Ramazân’da hasta olup oruç tutmakla, hastalığının artmasından korksa orucu bozar mı?

Bu kimse orucunu bozup, hastalıktan iyileştikten sonra kaç gün yedi (tutamadı) ise onu kaza eder.

Seferî (yolcu) olan bir kimseye Ramazân’da oruç tutmak zarar verdiği takdirde oruç tutar mı?

Seferde iken oruç tutmamaya izin verilmişse de tutması efdaldir (daha faziletlidir). Eğer o halde orucu bozup da sonradan kaza etse câiz olur.

Eğer hasta yahut bir yolcu, hastalık yahut sefer halinde vefat etseler bunlara kaza lazım mıdır?

Bunlar başka günlere erişemediklerinden kaza lazım gelmez.

Bir hasta hastalıktan iyileşse yahut bir seferî mukîm olsa (seferîlikten çıksa) daha sonradan seferî ile hasta vefat etseler kaza lazım gelir mi?

Hastaya sıhhat miktarı ve yolcuya da ikamet miktarı kaza lazım gelir. Mesela hastanın yahut yolcunun üzerlerinde yirmi gün Ramazân-ı Şerîf’ten borç olsa Ramazân’dan sonra hasta olan on gün kadar iyi olsa yahut yolcu bu miktar mukîm olsa ve ardından vefat eyleseler on gün oruç onlara lazım gelir.

Ramazân-ı Şerîf (orucu) kazası nasıl yapılır?

Kazalarını dilerse ardı ardına dilerse de ayrı ayrı tutar.

Hamile bir kadın yahut sütannelik eden bir kadın çocuğa zarar gelir korkusuyla orucu bozarsa sonra kaza eder mi?

Evet, kaza eder; fakat fidye gerekmez.

Oruç tutmaya güç yetiremeyen bir ihtiyar ne yapar?

Keffârette olduğu gibi hergün için bir fakire (bir günlük) yemek yedirir.

Üzerinde Ramazân (orucu) kazası olan bir kimse vasiyet edip sonra vefat eylese ne lazım gelir?

Bu (vefat eden) kimse için velîsi, hergün için bir fakire buğdaydan yarım sâ’ yahut hurma, arpa veya kuru üzümden bir sâ’ yedirirse yahut kıymetini verse câiz olur.[5]

Eğer vefat eden kimse önceden (bu oruç kazalarını) vasiyet etmemişse vârisine bu yedirme lazım gelir mi?

Lazım gelmez; ama vârisleri teberruan (mevtâ için bağış olarak) yedirseler câiz olur.

Bir kimse nâfile oruç veya nâfile namaza başlayıp ardından onları ifsâd eylese (bozsa) ne gerekir?

Bu kimseye o ibadetleri kaza etmek vacib olur.

Bir kimse Ramazân-ı Şerîfte bayılsa o günün kazası lazım gelir mi?

O bayıldığı günü kaza etmeyip ondan sonra olan günleri kaza eder.

Bir hanım Ramazân-ı Şerîfte hayız ve nifâs vaktinde ne eder?

Orucu bozup, temiz olduktan sonra bunları kaza eder.

Ramazân-ı Şerîfin gündüzünün bir kısmında yolcu olan kimse mukîm olsa yahut hayızlı olan hanım temizlense (hayızı bitse) ne lazım gelir?

O günün kalan kısmında yemek ve içmekten imsak (geri durmak) lazım gelir.

Bir kimse fecir (fecr-i sâdık/imsak) doğmamış zannederek yese ve içse yahut günüş battı zannedip iftar etse (orucu bozsa), sonradan şafağın doğduğu (imsak vaktinin başladığı) ve güneşin batmadığı anlaşılsa o kimseye ne lazım gelir?

Bu kimseye bu günü kaza etmesi gerekir (keffâret gerekmez).

SADAKA-I FITIR (FİTRE)

Fıtır sadakası kime vâcibtir?

Ev, elbise ve eşyası, at (binek/araba) gibi havâic-i asliyyesinden (aslî ihtiyaçlarından) fazla olarak nisab miktarına mâlik olan her Müslüman üzerine vâciptir.

Nisâba mâlik olan kimsenin kendisi için sadaka-ı fıtır vermesi vâcib olduğu gibi başka kimlerin fıtır sadakalarını vermesi vâciptir?

Kendisi için verdiği gibi küçük çocukları (nın her biri) için de fıtır sadakası vermesi lazımdır.

Fıtır sadakasının (fitrenin) miktarı ne kadardır?

Buğdaydan yarım sâ’ (520 dirhem) yahut hurma, kuru üzüm veya arpadan bir sâ’ (1040 dirhem) vermek lazımdır.

Sadaka-ı fıtrın vâcib olması neye bağlıdır?

Bayram gününden şafağın tam olarak doğmasına bağlıdır.

Müstahab olan, fitreyi ne zaman vermektir?

Ramazân Bayramı gününde bayram namazı kılınacak yere (mescid/câmi) girmeden evvel fitreyi vermek müstehab olandır.

Bir kimse bayram (Ramazân) gününden önce fitresini verse câiz olur mu?

Câiz olur hatta Ramazân-ı Şerîf ayı girince (hemen) fitresini verse yine câizdir.

Eğer fitre bayram namazından evvel verilmeyip kalsa fitre sâkıt olur mu (üzerinden düşer mi)?

Sâkıt olmayıp fitreyi vermek (yine) vâcib olur.

[1] Cimâ’: Cinsî münasebet.

[2] Keffâret-i savm: Ramzân-ı Şerîf’te bir özrü bulunmaksızın muayyen şartlar dâhilinde orucunu bozan bir mükellefin müslüman yahut gayr-i müslim bir köle veya câriye âzâd etmesinden, buna kâdir değilse iki ay peş peşe oruç tutmasından, buna da kâdir değilse altmış fakire yemek yedirmesinden ibarettir (Ömer Nasûhî Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli).

[3] Bu zikri geçen hususlar pek tafsîlâtlı olduğundan, Merhûm Ömer Nasûhî Bilmen Hocaefendi’nin Büyük İslâm İlmihâli isimli kıymetli eserine müracaat edilmesi tavsiye olunur.

[4] Burada akla gelebilecek bir mesele de “Sigara içmek orucu bozar mı?” sorusudur. Vehle-i ûlâda, düz mantıkla, kıyas ederek hemencecik “o vakit sigara içmek orucu bozmaz.” gibi bir vesvese-i şeytaniye akla gelebilir. Aslında üzerinde söz söylemeye pek de hacet olmayan bu hususta iki cümle ile kani bir cevap verilecek olursa: Evvelâ, sigara neredeyse zehir ile eşdeğerdedir. Böyle bir şeyi kullanmak göz göre göre zehir almaktır ki bu Dînin ve de aklın kabul etmeyeceği bir hakikattir. Diğer yandan mevzumuzla alakalı hususta (sigaranın orucu bozacak olması) ise burada bir “kasd”ın var oluşundadır. Yoksa yukarıda işaret olunduğu üzere, dumandan “kaçınamama” gibi bir şey burada yoktur.

[5] Günümüzde bu miktarın alt sınırı olarak 7 tl. ifade olunmaktadır. Bu miktarın bir üst sınırı bulunmamaktadır.