İçeriğe geç
Anasayfa » 2017/2 - 46

2017/2 – 46

KÂİNATIN HÜLÂSASI: İNSAN

Allah Zülcelâl ve’l-Kemâl Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri’ne, celâl zâtına, kemâl sıfatlarına layık hamd ü senâlar ve şükürler olsun.

Bizlere sağlık, sıhhat ve afiyet bahşeden Rabbimiz, her birimize mahşerde Rasûlullah’ın sancağı altında, Arş-ı a‘lânın gölgesinde bir araya toplanmayı, cennet âleminde de Rasûlullah’ın komşuluğunda bir araya gelip Cemal-i İlâhiyesini müşahede etmeyi nasip ve müyesser buyursun.

Daha fazlasını oku »KÂİNATIN HÜLÂSASI: İNSAN

ÜMMET İNSANI OLMAK

Cenâb-ı Hakk’a ne kadar şükretsek azdır. Zira bizlere ilim kapısını açmıştır. Fakat şükür sadece dille yerine getirilecek bir vazife değildir. Bizlere düşen vazife; ilmin kemâline ermek için, bunun izzetini bulmak için, gelecek nesillerin peşimizden gelmek suretiyle manevî servetimizi devam ettirmeleri için bu yolda devam etmektir.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) ne buyurmaktadır, dikkatle dinleyiniz ve inşallah hiç unutmayınız:

“İnsan öldüğünde amel defteri kapanır…” Öldükten sonra artık insanın yapacağı bir iş kalmamıştır, dünyadan gitmiştir, amelleri bitmiştir.

Daha fazlasını oku »ÜMMET İNSANI OLMAK

İLİM TAHSİLİNDE BİR USÛLE SAHİP OLMAK*

Bismillâhirrahmânirrahîm. Allah’a (c.c) hamdolsun. Kusursuz, en kâmil salât ve selâm kıyamete kadar Efendimiz, Allah’ın Rasûlü Muhammed Mustafa’nın, ailesinin, ashâbının, tâbîînin, etbâuttâbîînin, Ona uyup Onun gösterdiği dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine olsun.

Âlimlerin, dost ve talebelerine ilim öğretirken üzerinde durdukları ilk şey; onların zihinlerine tahsilleri esnasında, ilmi sağlam, doğru ve tertemiz kaynağından alıyorlarken dikkat edecekleri bir ilim metodu (usûlü) yerleştirmektir. El verdikçe bu hususa işaret etmek istiyorum: “İlim tahsilinde bir yönteme/usûle sahip olmak.”

Daha fazlasını oku »İLİM TAHSİLİNDE BİR USÛLE SAHİP OLMAK*

RASÛLULLAH’IN FİZİKÎ ÖZELLİKLERİNİ BİLMENİN FAYDASI NEDİR?

Meşhur hattatların kaleminden çıkmış olan hilye-i şerîfler birçoğumuzun evinin başköşesinde yer alır.[1] Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in fizikî vasıflarının anlatıldığı rivâyet[2] ile dört halifenin isimleri, besmele ve Efendimiz’le alakalı bazı âyet-i kerîmelerden[3] oluşan hilye-i şeriflerin estetik gayesi yanında asıl hedefi veciz bir şekilde Rasûlullah’ın şemâilini tanıtmaktır. Tabir-i caizse Allah Rasûlü’nün suretini resmetmektir:

Daha fazlasını oku »RASÛLULLAH’IN FİZİKÎ ÖZELLİKLERİNİ BİLMENİN FAYDASI NEDİR?

DİNİMİZİ ANLAMA VE YAŞAMADA RASÛLULLAH’A İTTİBA

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i, dinimizi anlama ve yaşama hususunda hayatımızdan çıkarmanın nelere mâl olacağını bizzat Allah zü’l-Celâl, Kur’ân-ı Kerîm’de bizlere haber vermektedir. Şöyle ki:

  1. Cenâb-ı zü’l-Celâl, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e itaatsizliği kendisine yapılan bir itaatsizlik olarak kabul etmektedir:

“Kim Allah Rasûlü’ne itaat ederse kesinlikle Allah’a itaat etmiştir. Kim de yüz çevirirse… (Unutmasın ki) Biz Seni onların başına (amellerini gözetleyen) bir bekçi olarak göndermedik!”[1]

Daha fazlasını oku »DİNİMİZİ ANLAMA VE YAŞAMADA RASÛLULLAH’A İTTİBA

Muhabbet Yolu Olarak Sünnet

Sözde Peygamber Sevgisinden Özde Peygamber Sevgisine

Bu yazının konusu, kulluğun nihaî gayesi Muhabbetullâhın Habîbullâh’ı sevmeye, O’nu sevmenin de O’nun sünnetine uymaya bağlı olduğudur. Ümmetin sünnetten tamamen uzaklaştığı modern çağda, son yıllardaki Kutlu Doğum programlarında görüldüğü gibi, yuvarlak sözlerle soyut, içi boş bir peygamber sevgisi yayılmakta, “Peygamberimiz açlıktan karnına taş bağlardı” gibi rivayetlerle avunan Müslümanların çoğunluğu, maalesef bu sevgiyi hayatlarına yansıtmak için hiçbir kaygı duymadan yaşamaktadırlar. Hâlbuki ebedî saadet, sözde peygamber sevgisinden özde peygamber sevgisine geçmeye bağlıdır. Kanaatimizce bunun için peygambere ittibâ ve muhabbetin ebedî saadet yolunu, dinin özünü oluşturduğunu keşfetme ve bu sevgiyi ete-kemiğe büründüren Nevevî ve Hacıveyiszâde gibi eski ve çağdaş salihlerin hayatlarından ibret alma ihtiyacındayız.

Daha fazlasını oku »Muhabbet Yolu Olarak Sünnet

İSLAM’I BİR BÜTÜN OLARAK GÖRMEK İÇİN SÜNNETE BAKMAK

Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemin. Vessalâtü vesselâmü alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

Allah Teâlâ’ya iman farz olduğu gibi,  Rasûlullah’a (s.a.v) da iman farzdır.

Cenâb-ı Hak, “Allah’a, Rasûlüne ve indirdiğimiz o nura (Kur’ân’a) iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”[1]

Allah’a ve ümmî Nebî olan Rasûlüne iman edin ki O, Allah’a ve sözlerine iman etmiştir.”[2]

Kim Allah’a ve Rasûlüne iman etmezse, (o kâfirlerdendir).  Biz ise, kâfirler için şiddetli ateş hazırladık.”[3]

Daha fazlasını oku »İSLAM’I BİR BÜTÜN OLARAK GÖRMEK İÇİN SÜNNETE BAKMAK

KUR’ÂN’IN APAÇIK BİR ARAPÇA İLE İNDİRİLMESİ ONU BİZATİHİ ANLAŞILIR MI KILMAKTADIR?

Her peygamberi kendi kavminin lisanı ile gönderen Allah Teâlâ’ya hamd ü senalar, Habîbi Hz. Muhammed Mustafa’ya salât ü selamlar olsun…

Yüce Rabbimizi tanıma yolunda sahip olduğumuz en kıymetli değerimiz Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamberimiz’in şahsında teayyün edip Onun ahlâkı haline geldiğinde Arap lisanı ile ifade edilen kelâm-ı ilâhî o saadet asrında gökteki yıldızlar mesabesindeki ashâbın dünyalarına ışıklar saçan bir kandile dönüşüyordu. İlk muhatapları olan Araplar Kur’ân’la, kendi içlerinden seçilmiş, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberimiz vasıtasıyla tanışıyorlar, böylece Rahmân isminin tecellisi bütün semalarını kaplıyordu. Arap bir toplum, Arabî bir peygamber, Arap lisanı ile indirilmiş kelâm-ı ilâhî…

Daha fazlasını oku »KUR’ÂN’IN APAÇIK BİR ARAPÇA İLE İNDİRİLMESİ ONU BİZATİHİ ANLAŞILIR MI KILMAKTADIR?

KUR’ÂN’I DÜSTÛR, SÜNNETİ HAKKA GİDEN YOL BİLMEK

Allah Rasûlü, Hidayet Rehberi, Mürşidler Mürşidi, İki Cihan Serveri, Rabbimizin; “Size kendi cinsinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki; sizin sıkıntıya uğramanız veya zorluklarla karşılaşmanız gerçekten onun gönlüne ağırlık verir. Mü’minlere son derece düşkündür; şefkatlidir. Bütün insanlığa sevgi ve rahmet duyguları ile doludur.[1] buyurarak övdüğü, âlemlere rahmet kıldığı[2] ve Makam-ı Mahmûd vaadettiği habîbi, yaratılmışların en hayırlısı, kâinâtın efendisidir.

Daha fazlasını oku »KUR’ÂN’I DÜSTÛR, SÜNNETİ HAKKA GİDEN YOL BİLMEK

SÜNNETİN DİNDEKİ YERİNE DAİR BAZI MÜLÂHAZALAR

1. Hz. Peygamber’in (s.a.v), Kur’ân’ı Açıklama Görevi

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

“Biz her peygamberi mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara emredilen şeyleri açıklasınlar. O, (iradesinde) yegâne (hâkim ve) galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”[1]

وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

“Sana da zikri (Kur’ân’ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.”[2]

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ

“Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir erbabına sorun.”[3]

Daha fazlasını oku »SÜNNETİN DİNDEKİ YERİNE DAİR BAZI MÜLÂHAZALAR