Bir kimsenin yenilecek veya içilecek bir malını başkasına vermesine veya başkasının o malı yiyip içmesine izin vermesine fıkıhta “ibâha” denir. Bir yemeğe dâvet edilen kimsenin o davete katılması ibâha hükümlerine tâbîdir. Aynı şekilde bağ veya bahçe sahibi kimse, birisinin o bağ ve bahçeden yiyip içmesine müsaade ederse o kişi de ibâha hükümleri çerçevesinde hareket etmek […]
Yazar: Ahmet AYDIN
Malının tamamı haram olan veya malına haram karışmış kimselerle münâsebetlerimiz nasıl olmalı? Bu insanlarla alışveriş yapılabilir mi? Davetlerine icabet edilebilir mi? İkramları kabul edilebilir mi? Bu tür soruları bu yazımızda cevaplamaya çalışacağız.
Kabir ziyareti sünnettir. Mümkünse her hafta yapılabilir. Kabir ziyareti için en faziletli gün Cuma günüdür. Cuma günü dışında Perşembe, Pazartesi ve Cumartesi günü yapılması da tavsiye edilmiştir. Fıkıh kitaplarımızda, ölülerin Cuma günü, bir önceki gün yani Perşembe ve bir sonraki gün yani Cumartesi günleri kendilerini ziyarete gelenlerden haberdar olacakları rivâyet edilmektedir.
“Tağuttan, ona tapmaktan kaçınıp da Allâh’a yönelenler(e gelince), müjde onlaradır. O halde kullarımı müjdele. (O kullarım ki) onlar sözü dinlerler de onun en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın kendilerini doğru yola ulaştırdığı kimselerdir ve işte onlar akl-ı selîm sâhibi olanların ta kendileridir.” [1]
Diller, Allah Teâlâ Hazretleri’nin yüce kudretinin en büyük delillerindendir. Milyarlarca insan, Allah’ın lütfettiği konuşma kabiliyeti vesilesiyle birbiriyle anlaşabilmekte, sevincini, hüznünü, ihtiyaçlarını bu yolla ifade edebilmektedir. İnsanlık, sahip olduğu medeniyet ve kültürü bir sonraki nesle dil vasıtasıyla aktarmaktadır. Tek başlarına anlamsız harfler bir araya gelerek anlamlı kelimeleri, kelimeler ise kuralına uygun bir şekilde bir araya geldiğinde […]
Kulluk hayatımızın ana gayesi Allah Zülcelâl Hazretleri’ni tanımak ve bize verilen ömür sermayesinin her anında Onu zikretmektir. Onu zikirden gafil olmanın, sonsuz lütûf ve ihsanlarına karşı nankörlük yapıp Onu zikirden yüz çevirmenin cezası çok ağırdır. Bu gafletin cezası yalnızca ahiret hayatına has değildir. Dünya hayatında da zikirden yüz çevirenleri madden ve manen sıkıntılı bir hayat […]
Cenâb-ı Zülcelâl, Kur’ân-ı Kerim’de insanlığa rehber olarak gönderilen peygamberlerin dört ana vazifesinin olduğunu bizlere bildirmektedir. Bu vazifeler şunlardır: Tilâvet-i Kur’ân: Kur’ân okumak. Ta‘lîm-i Kitâb: Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmek. Ta‘lîm-i Hikmet: Hikmeti öğretmek. Tezkiye-i Nefs: Nefsi temizleyip arındırmak.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i, dinimizi anlama ve yaşama hususunda hayatımızdan çıkarmanın nelere mâl olacağını bizzat Allah zü’l-Celâl, Kur’ân-ı Kerîm’de bizlere haber vermektedir. Şöyle ki: Cenâb-ı zü’l-Celâl, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e itaatsizliği kendisine yapılan bir itaatsizlik olarak kabul etmektedir: “Kim Allah Rasûlü’ne itaat ederse kesinlikle Allah’a itaat etmiştir. Kim de yüz çevirirse… (Unutmasın ki) Biz Seni onların başına […]
Bu yazımızdaki amacımız hadis kaynaklarında geçen “bazı âyetlerin unutturulması”na dair rivayetlerin aklen ve şer’an mümkün olup olamayacağını ele almaktır. Bu rivayetlerin bir kısmı hadis usûlü açısından sahih, bir kısmı zayıf olmakla birlikte biz bu rivayetlerin sahih veya zayıf olmasıyla ilgilenmeyip “unutturulma” ifadesinin Kur’an-ı Kerim’e ve sünnet-i seniyyeye aykırı olup olmadığını ortaya koymaya çalışacağız.
İnternet üzerinden araştırma yaptığımızda, İslam teşrîinin en önemli ve güvenilir kaynaklarından biri olan Sahîh-i Buhârî isimli eserle ilgili iftiralarla dolu yazıların ve yorumların karşımıza çıktığına şâhit olmaktayız. Birazcık dikkatle bakıldığında bu yazıların ilmî değeri hâiz olmayan, mantıkî tutarlılıktan yoksun yorumlar olduğunu görmekteyiz. Fakat aynı içeriğe sahip bu ciddiyetsiz yorumların, farklı pek çok sitede karşımıza çıkması, […]