İçeriğe geç
Anasayfa » 2018/4 – 54

2018/4 – 54

Nafha-i Muhammed (sav.) -ÖLÜM-

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ غَرَزَ بَيْنَ يَدَيْهِ غَرْزًا، ثُمَّ غَرَزَ إِلَى جَنْبِهِ آخَرَ، ثُمَّ غَرَزَ الثَّالِثَ فَأَبْعَدَهُ، ثُمَّ قَالَ: «هَلْ تَدْرُونَ مَا هَذَا؟»  قَالُوا: اللهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ، قَالَ: «هَذَا الْإِنْسَانُ، وَهَذَا أَجَلُهُ، وَهَذَا أَمَلُهُ يَتَعَاطَى الْأَمَلَ، وَالْأَجَلُ يَخْتَلِجُهُ دُونَ ذَلِكَ»

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhu anh’tan nakledildiğine göre Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yere bir çubuk dikti. Sonra bunun yanına başka bir çubuk, ilerisine de üçüncü bir çubuk dikti. Daha sonra ashâbına dönerek: “Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Onlar: “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.” dediler. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:“Bu (birinci çubuk) insan, (biraz ilerisindeki) onun eceli, (daha ötede olan da) istek ve arzularıdır. İnsan pek çok istek ve arzu peşinde koşup dururken ecel önünü keser ve onu alıp götürür.”

Ahmed b. Hanbel, Müsned, 17/201.

Daha fazlasını oku »Nafha-i Muhammed (sav.) -ÖLÜM-

EY İNSANOĞLU ÖLECEKSİN!

Yapılan bir araştırmaya göre (PRB) dünyamızda günümüze kadar yaklaşık olarak 109 milyar insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Bugün dünya nüfusunun ortalama 8 milyar olduğunu düşünürsek, 101 milyar insan ceset durumunda… Aslında dünya büyük bir morg ve milyarlarca insan bu cesetlerin üzerinde yaşamakta… Ve yine aynı dünyada bir günde ortalama 155 bin insan ölmektedir.

Daha fazlasını oku »EY İNSANOĞLU ÖLECEKSİN!

ÖLÜMDEKİ HAYAT

Ölüm ve hayat insanoğlunun imtihanı için yaratılmıştır. Hayat insanın amel edebileceği alan, ölüm ise kişiyi amel-i sâlihin taçlandırdığı yaşama çağıran bir münâdîdir. Allah (c.c) tarafından takdir ve halk edilmekle Ona kul olmanın şerefini idrak etmiş nefsin, altında ezildiği bir fırsat, kazanılmadan verilen bir sermayedir hayat… “Rabbim” diyen dilin hareketini, ubudiyetin şükrünü haykıran kalbin titreyişini, bu makama layık olamadığı için dökülen gözyaşlarının süzülüşünü mümkün kılan bir varlıktır hayat… Bu sınırlı âlemde Ma‘budu bulan gönüllerin yokluktan varlığa uzanan yollarıdır hayat…

Daha fazlasını oku »ÖLÜMDEKİ HAYAT

ALLAH BİZE YETER! O, NE GÜZEL VEKİLDİR

Dünyada her kırk saniyede bir, ölümle sonuçlanan intihar olayı meydana gelmektedir. İntihar teşebbüsleri ise bu rakamın 10 ile 20 katıdır. Sosyal medyanın ve internetin gelişmesiyle fertlerin hakiki sosyallikten ve aidiyetlerden uzaklaşarak bireyselliğe ve yalnızlığa geçmesi bu rakamları artırdığı ve daha da artıracağı açık bir gerçektir. Bu yüzden intihar her toplumca göz ardı edilmemesi gereken bir problemdir. Yazımızda önce intiharın sebepleri, ardından intihara meylin belirtileri ve yapılması gerekenleri, son olarak intiharın fıkhî boyutunu ele almaya çalışacağız.

Daha fazlasını oku »ALLAH BİZE YETER! O, NE GÜZEL VEKİLDİR

KABİR ZİYARETİNDE ÖLÇÜLER

Kabir ziyareti sünnettir. Mümkünse her hafta yapılabilir. Kabir ziyareti için en faziletli gün Cuma günüdür. Cuma günü dışında Perşembe, Pazartesi ve Cumartesi günü yapılması da tavsiye edilmiştir. Fıkıh kitaplarımızda, ölülerin Cuma günü, bir önceki gün yani Perşembe ve bir sonraki gün yani Cumartesi günleri kendilerini ziyarete gelenlerden haberdar olacakları rivâyet edilmektedir.

Daha fazlasını oku »KABİR ZİYARETİNDE ÖLÇÜLER

SÛRET-İ HAK’TAN GÖRÜNMEYE ÇALIŞAN DİN TAHRİPÇİLERİ

Şefaat, kabir azabı, mezhep ve önemi hâiz daha nice birçok hak ve hakikati görmezden gelip örtbas etmeye çalışanların asıl hedef ve gayeleri; suya sabuna dokunmayan, cihat şuurundan yoksun, İslam şeriatinin birçok hükmünün devre dışı bırakıldığı, sulandırılmış, yumuşatılmış, ehilleştirilmiş, ılımlı, şeriatsiz, fıkıhsız, sünnetsiz, cihatsız ve nihayet peygambersiz bir İslam modelini ihdas ederek batının ve ehl-i sâlibin övgüsünü ve beğenisini kazanmaktır. Gaye ve maksatları işte budur. Bütün bu gayretleri, Kur’ân Müslümanlığına bürünerek aheste aheste ve sinsice bu ümmeti ehl-i sünnet prensiplerinden uzaklaştırmak, peygamberî bir hayattan mahrum bırakmaktır.

Daha fazlasını oku »SÛRET-İ HAK’TAN GÖRÜNMEYE ÇALIŞAN DİN TAHRİPÇİLERİ