İçeriğe geç
Anasayfa » 2014/4 - 36

2014/4 – 36

DİNİN SUNDUĞU TESELLÎ

Hayat şartlarının ta bebeklikten itibaren her ferde birtakım nâiliyetler kadar mahrumiyetler ve külfetler de yüklediği malumdur. Bu külfetler ne kadar ağır olursa olsun onlara katlanıp isyan etmeyerek Cenab-ı Hakk’a karşı “rıza” halinde bulunabilmek dünyevî huzur ve sükûn için şarttır. Din, hayatı olduğu gibi kabul etmeyi emreder. Bununla beraber kabil-i ıslah olanları düzeltip iyileştirmek de dinin emirleri cümlesindendir. Peygamber -aleyhissalatü vesselam-: “İki günü müsavi olan ziyandadır.” buyurmuşlardır. Buna göre hayatı bütün külfetleriyle olduğu gibi kabul ve binnetice Allah’tan razı olmak ataleti icab ettirmez. Belki sırf zihni ve kalbi huzur için şarttır. Gerçekten Kur’an-ı Kerim de “İnsana çalışmasının karşılığından başka bir şey yoktur.”[1] umumî hükmüyle çalışıp didinmeyi emreder. İnsan için bin bir mahrumiyete rağmen huzura ulaşabilmek, ancak dinin sunduğu teselli ile mümkündür. Bunda layıkıyla muvaffakıyet için de dini hislerin kuvvetli olması lazımdır.

Daha fazlasını oku »DİNİN SUNDUĞU TESELLÎ

UYANIK OLALIM!

Müslümanlar, Hakk’a iman edip, hak ve hakikati üstün tuttukları için, feraset, basiret ve cesaretle her daim uyanık olarak, batıla karşı nöbet tutarlar.

Uyanık olanlar, ne kendilerinin aldatılmasına ne de başkalarının aldanmasına göz yumanlardır. Bu ise Hakk’ı üstün tutmakla, hakikati gözetmekle, ona karşı yapılacak taarruzlara karşı müteyakkız olmakla mümkündür.

Daha fazlasını oku »UYANIK OLALIM!