Bir yığın art niyet sahibi zalim güruh karşısında hakkı söylemek, haktan ve haklıdan yana olanlar safında yer almak; tehlikesi söyleyene, faydası ise topluma yönelik olan en büyük ve en üstün cihaddır.
Yazar: Yakup ÇİÇEK
Da’vet ve irşad ehli olan İslâm âlimleri her zaman Hak’tan yana olmuş, bu yolda karşılaştıkları rahatsız edici söz ve davranışlara büyük bir kararlılıkla göğüs gererek hakkı her durum ve zeminde söylemekten geri durmamışlardır.
Kur’ân-ı Kerîm’in birinci hedefi, tevhid inancı ve Allah’ı her şeyden daha çok sevmektir. O’nu sevmek demek O’nun tüm emir-yasaklarını başkalarının emir ve yasaklarına tercih etmek demektir. Aynı durum Peygamber sevgisi için de vardır. Bu sevgiye “aklî sevgi” denir. Tabii ki mü’min Allah’ı tanıdıkça ve O’nun nimetlerinin farkına vardıkça hissî anlamda da Allah sevgisine erer. Aynı şekilde hidayet rehberi olan […]
Dünya hayatı ve ömür, insanın doğumundan ölümüne kadar yaşadığı süre demektir. İnsan bu sınırlı hayatını dünyada Yüce Allah tarafından sunulan nimetlerden faydalanarak geçirir. Sonunda hesap vernek üzere Allah’ın huzuruna gider.
Kur’ân-ı Kerîm’in Arap diliyle nâzil olması, öncelikle onun belli bir beşer dilinde indirildiğini ve anlaşılması için de Arapça’nın bilinmesinin gerekli olduğunu ortaya koyar.
Kur’ân’ı doğru anlamayı zorlaştıran ilk anda akla gelen; nefs-i emmârenin esâreti altında yaşamak, bozuk bir sosyal ortamda bulunmak ve dünyalık hırsının esîri olmak gibi bir takım sebepler arasında Modernizm de yer alır. Bu yazıyla, bunlardan Modernizm denilen anlayış üzerinde kısaca durmak istiyorum.
Allah Teâlâ, Fussilet Sûresi 6. ayet-i kerimede: “De ki; ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın tek ilah olduğu vahiy olunuyor. Artık ona yönelin, O’ndan mağfiret dileyin. O’na şirk koşanların vay haline.” Yine Bakara Sûresi 222. ayet-i celilede: “Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de temizlenenleri de sever.” buyurur. Peygamberimiz (s.a.v) de: […]
Arapça’da “bilmek, tanımak, düşünerek kavramak” anlamındaki ‘irfan kökünden gelen “ma’ruf”, sözlükte “bilinen, tanınan, benimsenen şey” mânasına gelir. “Bir şeyi bilmemek, bir şey zor ve sıkıntılı olmak” gibi anlamlar taşıyan “münker” ise marufun zıddı olup tasvip edilmeyen, yadırganan, sıkıntı duyulan şey” demektir. Buna göre iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye çalışma yönündeki tüm faaliyetler için dinî, ahlâkî ve hukuki […]
Kısaca İslâm dinini tanıtıp insanlığa sunmak ve müslümanları dinî vazifelerini yerine getirmeye çağırmak anlamına gelen “da’vet” ile müslümanın söz ve yaşantısıyla doğru yolu göstermesi” demek olan “irşad”, başta ulema olmak üzere her Müslüman için önemli olan dini bir görevdir.
(Habîbim) Ey Muhammed! Rabbinin sana vahyettiği bu yüce Kur’an’ı oku. Namazı vaktinde şartlarını yerine getirerek kıl. Çünkü namaz insanı, aklın ve dînin beğenmediği ve yasaklanan her şeyden men eder, alıkor. Allah’ın zikri en büyüktür. Allah, neler yaptıklarınızı bilir. (Ankebût, 45)