İçeriğe geç
Anasayfa » BİR ŞÜKRAN NİŞANESİ SADAKA-I FITIR

BİR ŞÜKRAN NİŞANESİ SADAKA-I FITIR

“Sadaka- Fıtır, “Ramazân-ı Şerîf ayının sonuna erişen, havâic-i asliyesinin[1] dışında en az nisap miktarı[2] mala sahip olan hür bir Müslümanın, bu ayın mükâfat ve bereketinden faydalanmasının bir şükran belirtisi olarak verilmesi vâcib olan bir sadakadır. Ayrıca bu ibadetin “fıtra (sevap için verilen yaratılış sadakası)” ve Türkçe’de “fitre” şeklindeki kullanımları da yaygındır.

Fıtır sadakası, Ramazan orucuyla birlikte hicretin 2. yılında Rasûlullah (s.a.v) tarafından farz kılınmıştır.[3] Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır. “Hür veya köle, erkek veya kadın her Müslümana hurmadan bir sâ‘  veya arpadan bir sâ‘ olmak üzere fıtır sadakası vermek farzdır.[4] Diğer bir hadiste ise “Büyük veya küçük, hür veya köle her Müslüman’a fitre vermek farzdır.[5] buyrulmaktadır.

Sadaka-ı Fıtırın Önemi

Toplumda daha çok, fitre vermek diye yaygınlık kazanmış olan bu ibadet diğer ibadetler gibi içerisinde ferdî ve ictimaî, maddî ve mânevî birtakım hikmetler ihtiva eder.

Sadaka-ı fıtır; Ramazan ayına kavuşması, bu ayın sonuna erişmesi ve oruçları tamamlamasından dolayı bir mü’minin, şükran nişanesidir. İn’am ettiği, ihsan buyurduğu bütün nimetler için Cenâb-ı Hakk’a bir hamd vesilesidir. Ayrıca bu ibadetiyle bir mü’min büyük bir ecir ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilir. Tuttuğu oruçların, yaptığı ibadetlerin kabulüne vesile olabilir.

Allah Teâlâ’nın rızasını arayan bir mü’min, bu vesileyle, Allah’ın izniyle, günahlarından, anlamsız ve çirkin davranışlardan temizlenir. Bunlarla beraber, “Şüphesiz, iyilikler kötülükleri giderir.”[6] âyet-i celîlesinin tecellisine de mazhar olabilir. Cimrilik hastalığından kurtularak, cömertliğin şerefine nail olur. Ramazan boyunca oruç tutmakla bedenini temizlediği gibi, zekât ve sadakasını vermekle de malını temizlemiş olur.

Abdullah ibn Abbas’tan (r.a) nakledilen şu rivayet de bunu açık bir şekilde ifade etmektedir: “Rasûlullah (s.a.v) fitreyi, oruç tutanı anlamsız ve çirkin davranışlardan temizlesin, fakirlere de yiyecek bir lokma olsun diye farz kılmıştır. Kim (onu) (bayram) namaz(ın)dan önce verirse bu, onun için makbul bir sadakadır. Namazdan sonra verenler için de o, sadaklarından bir sadakadır.” [7]

Ayrıca sadaka-ı fıtır, Müslüman fakir ve zenginler arasında yardımlaşmaya, birliktelik oluşmasına ve bir dayanışma ortamı kurulmasına vesile olur. Fitre miktarının asgarî ölçüde tutulması ve ödeme kolaylıklarının bulunması da bu dayanışmayı azamî seviyeye çıkarma ve daha çok insana yardım etme zevkini tadabilme imkânı tanımıştır.

Kimler Sadaka-ı Fıtır Vermelidir? Kimler Adına Verebilir?

Bu ibadetle mükellef olabilmek için;

  • Hür olmak
  • Müslüman olmak
  • Havâici-asliyesinden fazla olarak nisap miktarı mala sahip olmak gerekmektedir.[8]

Fitre vermekle mükellef olan kimse;

  • Kendisinin ve küçük çocuklarının adına fitre verir.
  • Anne-babası, büyük çocukları ve eşleri adına fitre vermesi gerekmez.Şayet onlar da bu şartları taşıyorlarsa kendi adlarına kendi mallarından fitre verirler.

Kimlere Fitre Verilmez?

  • Fitre vermekle mükellef olanlar yani dinen zengin sayılanlar fitre alamazlar.
  • Mükellefin, fakir olsalar bile anne, baba, dede, nine gibi usulü (üst soy) ile çocukları ve torunları gibi füruuna (alt soy) ve hanımına fitre vermesi câiz görülmemiştir. Çünkü sadakayı, bakmakla yükümlü bulunduğu kimselere vererek kendisi için dolaylı bir menfaat sağlamış olmaktadır.
  • Öte yandan fitrenin zimmî statüsünde olmayan gayrimüslim fakirlere verilemeyeceğinde de ittifak vardır.

Fitre Ne Zaman Verilir?

Sadaka-ı fıtır, Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecrin doğmasından itibaren vâcib olur. Ancak kişi, bu vakitten önce fitreyi vermesiyle de eda etmiş olmaktadır. Fitreden maksadın muhtaçların, bayram günlerinde ihtiyaçlarını karşılayabilmesi olduğunu beyan eden fakihler, onların lehine olarak, fitrenin bayramdan birkaç gün öncesinden verilebileceğini söylemişlerdir. Hatta önemli bir mazeret bulunmadıkça fitrenin bayram gününde namaza çıkmadan evvel verilmesi müstehap olarak görülmüştür.

Burada şu hususu da açıklığa kavuşturalım ki her ne kadar fitrenin ne zaman verileceği ifadesini kullansak da aslolan fitrenin fakirin eline ulaşmasıdır. Yani mevzu bizim elimizden paranın çıkması değil fakirin eline ulaşmasıdır. Özellikle bazı yardım kuruluşları vasıtasıyla fitrelerini veren kişilerin bu konuda hassas davranmaları gerekmektedir.

Fıtır Sadakasının Miktarı Ne Kadardır?

Fitrenin üst bir sınırı bulunmadığı, herkesin kendi hayat standardına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesinin uygun olacağı esas alınmasıyla birlikte en az sınırı hususunda dönemin şartlarına göre değişiklik göstermektedir. Mesela bu miktarın Peygamberimiz (s.a.v) döneminde Medine’de en çok tüketilen gıda maddelerinden 1 sâ‘ miktarı (3,328 gr.) olduğu hususunda kaynaklar hemen hemen ittifak halindedirler. Nitekim sahâbe-i kirâmdan Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) asrında fitreyi yiyecek maddelerinden 1 sâ‘ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.”[9]

Bununla birlikte başta İmam Âzam Ebû Hanîfe (r.h) olmak üzere bazı fakihler fitrenin bu mahsullerin değeri üzerinden (para olarak) verilebileceği görüşünü benimsemiştir. Özellikle alışverişin mübadele usulüyle değil nakitle yapıldığı çağımızda fitrenin para olarak verilmesi daha çok önem kazanmıştır.

Günümüzde de ise fitrenin tespiti için hadislerde geçen yiyecek maddelerinin 1’er sâ‘ miktarının para cinsinden değerleri hesaplanır. Bu uygulama ile Ramazan ayında üzüm, hurma, buğday, arpa gibi maddelerin çeşitli kaliteleri göz önüne alınarak fitre için bir fiyat belirlenir. Ya da bir fakirin bir günlük yiyeceğini sağlayacak fiyat tespit edilir.

Ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı çalışmalar neticesinde asgari bir fiyat belirlenmektedir. Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinin katılımıyla yapmış olduğu değerlendirmeler sonucunda2020 fıtır sadakası miktarı 27 Türk Lirası olarak belirlenmiştir. Bu miktar her yıl değişebilmektedir. Çünkü her sene asgari geçim düzeyi ve ürünlerin değerleri değişmektedir. 

Fitreyi Vermeye Kimlerden Başlamalı? İslâm âlimlerinin genel kabulüne göre, fitre verecek kimselerin zekâtta olduğu gibi öncelikle bulundukları yerdeki fakirlerden ve fitre verilmesi câiz olan akrabalarından başlamaları daha uygundur. Fitre verilecek kişilerden dindar ve güzel ahlâklı olanlarının tercih edilmesi mümkün olduğu gibi bu konuda yoksulluk derecesi de ölçü alınabilir. Fitrenin bir ihtiyacı karşılayacak miktarda olmasına da özen gösterilmelidir. Ayrıca bir ailenin fitrelerinin tamamını bir fakire vermesi câiz olduğu gibi birkaç fakire bölüştürülmesi de mümkündür. Fitre fakirlerin dışında borçlular, yolda kalanlar, Allah yolunda olanlar gibi zekâtın verileceği yerler olarak Kur’an’da belirtilen[10] diğer kimselere de verilmektedir.


[1] Aslı ihtiyaçlara; 1- Kişinin oturacağı evi veya bunun kirası 2- Giyeceği yazlık, kışlık elbiseleri 3- Evine lüzumlu ev eşyası ve yakacağı 4- Sanatkârın alet ve edevâtı 5- Binek hayvanı veya otomobili ya da toplu ulaşımdan yararlanabilme imkanına sahip olması 6- İlim adamının kitapları 7- Bir yıllık geçim masrafı 8- Geçimini sağlamak için zarurî ihtiyaçları 9- Hastalık halinde tedavi masrafları 10- Eğitim masrafları 11- Haberleşme vb. hususlar dahil edilmektedir.

[2] Nisap miktarı; gümüşte 200 dirhem ( 561.2 gr: 361×3.64= 20.420); altında 20 miskal (80. 18 gr= 80.18×321=25.737) ya da bunlara karşılık gelen, kişinin aslî ihtiyaçları dışında kalan malıdır (sermayesidir.).

[3] Yavuz, Yunus Vehbi, “Fitre” DİA, XIII, 160.

[4] Müslim, Zekât, 12; Buhârî, Zekât, 70.

[5] Müslim, Zekât, 13.

[6] Hûd, 11/114.

[7] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Kahire 1313, II, 277; V, 432.

[8] Hanefîler’in dışındaki diğer üç mezhebe göre ise, zekâtın farz olması için gerekli görülen nisab miktarı bir mala sahip bulunma şartı fitre için geçerli olmayıp; mesken, ev eşyası ve temel ihtiyaç maddelerinden başka kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler için bayram günü ve gecesinin (yirmi dört saatlik) yiyeceğinden fazlasına sahip olan her Müslüman fitre ile mükelleftir. Fitre alması da yasaktır.

[9] Buhârî, Zekât, 74.

[10] Kur’ân-ı Kerîm’de Tevbe Sûresi 60. ayette: “Sadaka” (zekât) ancak şunlara verilir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlar) köleler, borçlular, Allah yolunda ve yolcular. Allah tarafından böyle farz kılınmıştır. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”