Cuma namazı inananları bir anda, mekânda ve aynı duyguda toplayabilmesi, birbirleri ile hemhal edebilmesi açısından Mescid-i Aksa’da başka bir mana arz ediyor. 90’lı yıllarda Oslo’da başlayan barış sürecinde İsrail’de uygulamaya konan düzenlemeler sonucu Filistin özerk yönetim bölgelerinde yaşayanlar ile 48 yılından bu yana İsrail vatandaşı olan Araplar; ilk kıble ve üçüncü Harem-i Şerif Mescid-i Aksa’da bire beş yüz sevaba nail olarak her Cuma’yı eda edebilme açısından aynı şansa sahip değiller.
Kudüs ve havalisinde ikamet eden ve İsrail vatandaşı olan Araplar Mescid-i Aksa’da ibadet açısından olayların yoğunlaşmadığı dönemler dışında Harem kapılarındaki özellikle gençlere yönelik sıkı kimlik kontrolü dışında pek bir problem ile karşı karşıya kalmıyorlar.
Kuzeydeki İsrail vatandaşı olan Araplar Nasıra, Ümmülfahm gibi bölgelerden Perşembe akşamından itibaren bazen kendi imkanları ile bazen de bir hayır sahibinin teberrusu ile temin edilen otobüslerle Kudüs’e doğru yola çıkıyorlar. Sabaha karşı eski şehir surlarının yanına park ederek sabah namazı için Harem kapılarının açılmasını hasretle bekliyorlar Sabah namazı ile yiyecekleri, yaygı ve sergileri ile Harem sahasına girerek Cuma günü ikinde namazı sonrasına kadar sürecek “Aksa’da Cuma Günü” ne başlıyorlar. Harem sahasını süsleyen yüzlerce yıllık zeytin ağaçlan ve çam ağaçlarının dibinde çoluk, çocuk, kadın bu nimeti bir bayram ruhaniyeti ve mesire sevinci ile doyasıya yaşamak arzusundalar:
Filistin özerk yönetimi altındaki bölgelerden yani Beytlahm, Halil, Cenin, Nablus, Tulkerim’den Kudüs’te Cuma’ya gelebilmek uzun ve sıkıntılı bir süreç sonucu gerekli izinleri alabilmeye bağlı. Geçiş belgelerini alıp İsrail tarafına geçerek Mescid-i Aksa’da Cuma namazını eda nimetine ulaşabilenler için namazın yanında Kudüs’te ve civarında yaşayan ve bazen aylar süren ayrılıklardan sonra en yakın akrabalarını görebilme şansı da mevcut.
Cuma gününün farklılığı, özelliği ve güzelliği sabah namazından itibaren Mescidi Aksa Haremi ve eski Kudüs şehrinin Müslüman kesiminde kendini hissettiriyor. Sabah namazı sonrası Harem içindeki Mescid-i Aksa camiinin muhtelif köşelerinde Kuran halkaları ve ilim meclisleri kuruluyor. İnsan mahzun Mesid-i Aksa’da bu ruhaniyeti bir başka haleti ruhiye ile yaşıyor. Kubettüssahra’nın altın kubbesine vuran günün ilk ışıkları ve kuş sesleri insandaki bu hüznü biraz olsun dağıtıyor. Eski Kudüs’teki fırınlar Cuma günü için değişik ekmek türleri ve hamurlu yiyecekleri pişirmeye başlıyorlar.
Cuma’ya doğru Mescid-i Aksa Hareminin dört minaresinden fetih suresi okunmaya başlıyor Eski şehirden ve Kudüs’ün çevre bölgelerinden, Ayzeriyye, Abu Dis, Cebeli Mükebbir’den gelenler Haneme doğru vakur bir coşku ile akıyorlar
Kanuni’nin yadigarı Kudüs surları üzerindeki en güzel kapı Şam kapısından ve eski şehrin diğer kapıları, Babülcedid, Babüzzahir ve Babülesbat’tan Hareme doğru kalabalıklar yol alırken eski şehrin caddeleri ve sokaklarını ilahi bir sevinç ve heyecan kaplamasının yanı sıra hoş ve latif bazı görüntülere de sahne oluyor Bir yanda çevre köylerden peynir çeşitleri getirmiş olan kadınların sergileri, diğer yanda bir tarih tüneli olan kemerli sokaklarda kurulan felafilli sandviç tezgahları, taze sıkma portakal ve nar suyu satanlar; altında yanan kömürle hep sıcak dev cezvelerde kahve sunan bedeviler; hediyelik eşya satan dükkanlardan yükselen Kur’an sesleri arasında insanlar Harem’in batı kapıları Babüssilsile, Babülkattanin’den veya doğu kapısı Babülhıtta ve diğer tali kapılardan Mescid-i Aksa’ya ulaşıyorlar.
Ancak son bir kontrol var. Kapıların dışında güvenlik tertibatı almış İsrail polis ve ordu güçlerinin kontrol prosedürünü aşmak gerek Bazen güvenlik nedeni ile İsrail polis ve askeri güçlerinin 45 yaş altını Harem’e almaması durumunda içeriden dışarıdan Mescid-i Aksa’ya Cuma namazı coşkusu ile koşanlar hüzünle boynu bükük geri dönmek zorunda kalabiliyorlar İsrail bunu Mescid-i Aksa’nın güvenliği için yaptığını söylüyor Ama yerel halk pek aynı fikirde değil.
Kapının içinde ise Mescid-i Aksa vakfının görevlileri de girişe nezaret ediyorlar Amaç gayri Müslim birisinin içeri girip güvenliği tehdit etmemesi. Diğer İslam ülkelerinden gelenleri bazen durdurup emin olmak için Fatiha ve İhlâs sürelerini okuttukları da vaki oluyor.
Kanuni’nin ve Kudüs valisi bizim meşhur Kasım Paşa’nın yaptırdıkları zerafet timsali şadırvanlarda
abdest alanlar; bir iki metre yükseklikte üzeri açık ufak mihraplı namazgâhlarda geleneksel kıyafetleri ile zikir ve tehlillerle ezanı bekleyen ihtiyar Filistinliler; etrafta koşuşturan çocuklar birbirleri ile görüşme fırsatı bulan akrabaların hararetli sohbetleri içinde bir ufak çocuk ilgimizi çekiyor. Arkadaşları ile bir zeytin ağacının dibine oturmuş 12-13 yaşındaki Ammar’ ın gözlerini bizden ayırmadığını görüyoruz. Bizlerin Türkiye’den gelmiş ziyaretçiler olduğunu anladıktan sonra babasının kendisine büyükbabasının eskiden Türklerin ordusunda asker olduğunu söylediğini belirtiyor.
Hanımlar Cuma namazını Kubbetüssahra’dan imama uyarak kıldıklarından Mescid-i Aksa’nın o bölümü aynı bir âlem. Harem sahası içindeki en zarif yapı olduğundan hanımlara namaz için daha çok yakışıyor sanki. Erkekler ise Mescid-i Aksa Camii’ni ve altındaki Mervan Mescidi’ni doldurmaya başlıyorlar. Oldukça büyük bir kesim ise açık havada zeytin ağaçlarının ve çam ağaçlarının gölgeleri altından hutbeyi dinlemeyi ve imama uymayı tercih ediyorlar.
Mescid-i Aksa’nın 40 yıllık baş müezzini Şeyh Said Abbasi’nin yanık sesinden Cuma ezanı okunuyor. Kudüs Müftüsü Şeyh İkrime hutbesinde kanaatin zühdün ve takvanın faziletini anlattıktan sonra Filistinlilerin içinde bulundukları fakrü zarurete karşı zengin Müslüman ülkeleri yardıma çağırıyor ve gündelik siyasi olaylara karşı insanları daha şuurlu olmaya çağırıyor.
Namaz bitimi ile Mescid-i Aksa Haremi içindeki sahalarda başka bir canlılık başlıyor. Yardıma muhtaç Filistinli yetim ve öksüzlere yardım kampanyalarını yürütenlerin açtığı sergiler; yüksekçe bir yere çıkıp siyasi hitabette bulunan ateşli hatipler; Kudüs dışından gelerek namaz sonrası ailece neşe içinde piknik yapanlar; birbirleri ile eski günlerini yadeden Kudüs yaşlıları, hafta içinde görüşme imkanlarının kısıtlı olması sebebi ile namaz sonrası hasretle kucaklaşanlar Aksa’ya has Cuma namazı sonrası manzaraları oluşturuyorlar.
Namazın bitiminden 15 dakika kadar sonra hoparlörden tekrar bir ikamet sesi yükseliyor. Birden bire şaşırıyorsunuz. Öğle namazı olamayacağına göre Cuma namazının farzı mı iade edilecek diye sormaya başlarken bunun ikindinin farzını cem-i takdim ile Mescid-i Aksa’da eda eden Kudüs dışından gelen ve izinleri bittiği için ikindiden önce buradan ayrılacak Filistinliler olduğunu öğreniyorsunuz. Buraya gelmişken bir Cuma’ya daha buraya kavuşma garantisi olmadığı bir ortamda Aksa’ da bir vakit daha farz namazı kılmanın faziletini kaçırmak istemiyorlar.
İkindi’ye doğru yavaş yavaş herkes eşyalarını topluyor. Kudüs dışından gelenler otobüslerine dönüyorlar. Mescid-i Aksa Haremi yavaş yavaş tekrar eski tenhalığına ve mahzunluğuna avdet ediyor. İkindide yedi sekiz saf olan cemaat akşamda dörde üçe düşüyor. Ama dikkat çeken bir şey var Mescid-i Aksa’ ya cemaate devam edenler arasında genç sayısı gittikçe artıyor.