İçeriğe geç
Anasayfa » İSLAM BİZE YETER

İSLAM BİZE YETER

Bugün sizin üzerinizdeki nimetimi tamamladım, size din olarak İslam’ı seçtim.[1]

Rabbimiz, insanı evvela kendi katında yarattı ve insan Rabbinin kontrolündeydi. Henüz dünyaya gönderilmeyen insana, nasıl yaşaması gerektiği konusunda Allah her şeyi hazır bir şekilde sunmuştu. Ekonomik bir sistem kurmasına, üretim yapmasına, bir hukuk sistemi oluşturmasına; yediği herhangi bir şeyin sağlığa zararı olup olmadığı konusunda kafa yormasına gerek yoktu. Daha sonra yaşam koşullarını hiç bilmediği bir dünyaya gönderildi. Bu yeni dünyasında insana hiç bir şey hazır olarak sunulmadı ama merhamet sahibi Rabbimiz; onu kendi haline de bırakmadı. Ona yaradılışına (fıtratına) en uygun sistemi gönderdi. Bu sistem, İslam’dır.

Kullanma kılavuzumuz: Kur’ân-ı Kerim

Mecliste milletvekilinin biri elindeki bozuk bir aleti milletvekillerine göstererek “Bu aleti nasıl tamir edeceğimizi oylarınıza sunuyorum. Önce teklifleri alacağım.” dese ne olur? Parmak kaldıran olmayacağı gibi, tamirci varken aletin parmak hesabıyla tamir edileceğine inanan bu adamın, aklından zoru olduğu düşünülür. Aleti üretenin olduğu yerde onun tamiri tahmine, parmak sayısına bırakılamaz. Aynı şekilde evimizdeki herhangi bir eşyanın özelliklerini ve nasıl kullanılması gerektiğini; onu üreten firma ya da kişi elbette bizden daha iyi bilir. Çünkü onu yapan kendisidir. Ve aldığımız en küçük bir üründe bile; üretici firma bize bir kılavuz verir. Niçin? Kendi ürününü uzun süre ve en verimli şekilde kullanalım diye… İşte, Rabbimiz de bizim için neyin faydalı neyin zararlı olduğunu bizden daha iyi bilir. Çünkü bizi yaradan kendisidir. Bundan dolayı bize hayatımızı tanzim etmemiz için elçiler ve kitaplar göndermiştir. Daha mutlu, huzurlu, uzun süre ve verimli şekilde yaşayabilmemiz için… İşte bizim hayat kılavuzumuz da; yüce kitabımız Kur’an ve uygulayıcısı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’dir (sav).

İnsanların hayatını ilgilendiren konularda kılavuz ve tamirci (yol gösterici) varken parmak sayısına başvurulduğunda; yaratanın düsturuna değil de, yaratılanların fikirlerinden medet umulduğunda; dengelerimiz alt üst oluyor. 

Huzurlu Bir Dünya İçin: İslam

Rabbimiz dünyaya gönderdiği kullarını; belirlemiş olduğu kurallara göre yaşadıkları takdirde, ebedi hayatta cennetle mükâfatlandıracağını; Onun kurallarına uymayıp isyan ettikleri takdirde ise, cehennemle cezalandıracağını bildirmiştir. Yani aslında mesele basit; bizi bu dünyaya Allah gönderdi ve kuralları da O (c.c) koydu. Ya Onun (c.c) istediği gibi yaşarız ya da hem dünyamız hem de ahiretimiz cehennem olur. Ama Rabbine gerçek manada itaat eden bir kul, sadece cenneti kazanmak ya da cehennemden kurtulmak için değil, en başta Allah’ın hoşnutluğunu, Onun (c.c) rızasını kazanmak için ibadet eder. Bizim dünyamızda Rabbimizin sözü ne kadar geçerse, Rabbimizin katında da bizim değerimiz o derece artar.


[1] Mâide, 5/3.