İçeriğe geç
Anasayfa » İslam Müesseselerinden: KÜTTÂB

İslam Müesseselerinden: KÜTTÂB

Küttâblar, Müslümanların eğitim kurumlarından bir tanesidir. Bu kurum Müslüman çocuklara okuma-yazma, Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîf, Arap dili ve bazı temel bilgileri öğretmek ve güzel bir ahlâk elde etmelerini sağlamak amacıyla ibtidaî düzeyde eğitim veriyordu.

Bazı rivayetlerde küttâb terimi kullanılmaktadır. Bu itibarla, genel olarak küttâblar, Efendimiz’in (s.a.v) zamanına kadar geri götürülmektedir. Ümmü Seleme’nin (r.anhâ) bir küttâb hocasından kendisine yardım edecek talebe istemesi, İbn Ömer’in bir küttâba uğraması, Efendimiz’in (s.a.v) küttâb hocalığı için Abdullah b. Saîd b. As’a talimat vermesi bu konuda örnek olarak zikredilir.

Küttâblar, Hz. Ömer (r.a) zamanında yaygınlık göstermiştir. Küttâbların kurulması ile birlikte hocalarına bazı maaşların verilmesi de o dönemin yenilikleri arasındadır. Emevî ve Abbasîler döneminde ise küttâblar, İslam’ın yayılması ve farklı kültürlerin Müslümanların hayat tarzlarını benimsemesi hususunda önemli rol oynamıştır.

Müslüman çocuklara ibtidaî düzeyde eğitim veren küttâbların varlığı daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Osmanlı’da ise ismi değişip sıbyan mektebi olarak devam etmiştir. Osmanlı’da ve daha sonraki modernleşme dönemiyle birlikte bazı değişimler geçirmiştir. Ancak bunlar ayrı ve daha detaylı yazılara konu olabilecek düzeyde bilgiler olduğu için bu yazıda yer verilmemiştir. Küttâblar hakkında araştırmalar da daha ibtidai düzeyde olduğu için her döneme ait ayrıntılı bilgiler bulunmamaktadır. Bu nedenle önünüzdeki metin, küttâbın tarih içerisinde ki işlevi hususunda genel bilgiler içermektedir. 

Hoca

Küttâb hocaları için genellikle muallim unvanı kullanılmakla birlikte farklı kaynaklarda müeddib, fakih, fakihu’l-küttâb vb. kavramlar da kullanılmıştır. Yetimler için kurulan hususî küttâbların hocalarına ise fakihu’l-eytâm deniliyordu. Küttâb hocaları için zaman içerisinde müderris, hoca, mektebdâr ve molla gibi farklı unvanlar kullanıldığı olmuştur.

Farklı âlimler, eserlerinde küttâblarda eğitim verecek hocalar hususunda bazı yeterlilikler olması gerektiğini düşünmüşlerdir. Bunlar:

Hafız olmak, yeterli dinî bilgi sahibi olmak, okuma-yazma bilmek, hüsn-i hat sahibi olmak, hesap, gramer, edebiyat bilmek, güzel huylu olmak, saygın ve şefkatli olmak vb. yeterliliklerdir.

Küttâblar genel olarak özel teşebbüs yani vakıflar aracılığıyla kurulurdu. Bu kurumlara gitmek bugün düşünüldüğü gibi zorunlu değildi. Yani isteyenler eğitimi kendi evlerinde de verebilmekteydiler. Küttâblar hemen hemen her mahallede bulunuyordu. Küttâbların bir kısmı cami veya mescitlerin yanında müstakil bir şekilde inşa edilirken bazıları ise hocanın evinin bir odası veya bir dükkân da olabilirdi.

Küttâb eğitimi verenlerin bir kısmı bu işi hiçbir ücret almadan yapardı. Diğer bazıları ise geçimlerini tamamen bu eğitimden sağlayacak kadar olmasa da kısmî ücretler alırdı. Ücret alanlar eğitim verilecek yerin masrafları ve geçim şartları için kullanılacak zamandan kısarak bu işi yapmaları gibi nedenlerden ötürü bu ücreti alırdı. Ücret, hoca ile talebenin velisi arasında anlaşılarak belirlenirdi.

İslam devletlerinde çarşı, pazar ve şehrin muhtelif yerlerinde denetimi sağlayan muhtesibler aynı zamanda küttâblardan ve hocalarından da sorumluydular. Muhtesibler, küttâblardaki eğitimi takip eder ve yanlış bir davranış olduğunda müdahale ederdi. Burada özellikle hocanın talebeye şiddet uygulamamasına itina gösterilirdi.

Talebeler

Küttâblarda çoğunlukla erkek çocuklar eğitim almakla birlikte zaman zaman kız çocukları da eğitim görmüşlerdir. Bir küttâba hem kız hem erkek çocuklar gidiyorsa genellikle ayrı ayrı ders görürlerdi. İran ve Hindistan’da ki bazı istisnalara göre aynı yerde ders gördükleri de olurdu.

Küttâbların belirli yaş sınırlandırmaları yoktu. Bundan dolayı farklı yaşlardaki çocuklar aynı sınıf içerisinde ders görebiliyorlardı. Genellikle 5-7 yaşlarında küttâb eğitimi başlamakta ve 4-6 yıl bu eğitim sürebilmekteydi.

Küttâblarda eğitim gören çocuklar eğer eğitim hayatlarına devam etmek isterlerse medreseye giderlerdi. Daha sonra müderris, kadı vb. ilim tarikine girmiş olurlardı. Eğer ilim tarikine girmek istemezlerse farklı meslek gruplarına yönelirler ve çıraklıktan başlayarak hayatlarına devam ederlerdi. Bu, zenginlerin veya yüksek devlet vazifesinde bulunanların çocuklarında değişiklik arz edebilirdi. Zira nüfusları ve maddi imkanları iyi olduğu için alt düzeyde bulunan halkın kolay kolay erişemeyeceği mevkilere ulaşmaları daha muhtemeldi.

Müfredat

Küttâblarda temel okuma-yazma ve Kur’ân-ı Kerîm öğretiminden sonra hesap, dört işlem, şiir ve atasözleri, hadis, basit düzeyde gramer, ferâiz, tarih bilgileri gibi derslerde verilirdi.

Küttâb eğitiminin temel vazifesi Kur’ân-ı Kerîm’in okutulması ve ezberletilmesiydi. Küttâb eğitimine başlayan çocuklar otuzuncu cüzde “Amme” suresinden derse başlardı. Önce harfleri ve kelimeleri heceleyerek ve farklı harekeleri görerek öğrenirlerdi.

Küttâb eğitiminde usul olarak ezberleme ve yazma esası vardı. Talebe silinebilen tahtalar üzerine hocalarının ezberlemelerini istedikleri ayetleri vs. yazarlar, bunları ezberleyip hocaya verirlerdi. Eğer hoca verdikleri dersi beğenirse diğer ders için bu tahtaları silip temizlerlerdi.

Küttâblar hususunda dönem dönem ayrıntılı bilgiler yeterli miktarda olmadığı için bu müfredat genel olarak verilmiştir.

Eğitim Zamanı ve Tatil Günleri

Küttâblarda eğitim, haftanın altı günü devam ederdi. Talebe sabah güneşin doğmasıyla beraber eğitime başlar ve öğlene kadar devam ederdi. Öğlen vakti istirahat, yemek ve namaz için bir miktar ara verildikten sonra günün sonuna kadar eğitim kaldığı yerden devam ederdi.

Küttâblar her hafta Cuma günleri, Ramazan ve Kurban bayramlarında tatil olurdu.

Kaynakça

Kazıcı, Ziya, Ana Hatlarıyla İslam Eğitim Tarihi, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2018.

Yıldırım, Kadri, “İslam Kültüründe Küttâb Eğitimi Üzerine Bir İnceleme”, Diyanet İlmi Dergi Cilt:c45, Sayı:3, 2009.

Öymen, Hıfzırrahman Raşit, “İslamiyette Öğretim ve Eğitim Hareketleri”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1963.