İçeriğe geç

Sağlığın önemli bir göstergesi ve ölçüsü olan vücut ısısının insan hayatındaki değerini herkes bilir.

Otuz yedi derece olan normal ısı ibresi yavaş yavaş aşağıya veya yukarıya doğru ilerlemeye başladığında vücudun her uzvundan, her bölgesinden ağrılar, sızılar, halsizlikler şeklinde sinyaller gelmeye başlar otuz sekiz derecenin üzerindeki bir ısı neredeyse havale denilen şuur kaybına, daha sonra da komaya sokabilir. Isının otuz beş dereceye inmesi ise çok ciddi ihtilaçlara, şoklara sebep olacaktır.

Normal vücut ısısı bebeklerde, çocuklarda, yetişkin ve yaşlılarda hep aynıdır. Otuz yedi derece.

Yaşa göre değişmeyen ve hayatın her döneminde hep sabit kalan bu normal değer fıtri olanı ve orta yolu hatırlatan güzel bir örnektir. Bu örneği akılda tutarak hayatın diğer alanlarında bir itidal ve muvazene sağlamak müm­kün olacaktır.

Sözgelimi yaşamak için zorunda kalınan sarf konusunu yani harcamayı ve tüketimi ele alalım. Otuz yedi derece dediğimiz normal ve fıtri ısının burada tekabül ettiği kavram cömertliktir.

Cömertlik normal ısısının artarak yukarı doğru ilerlemesi israfı yani müsrifliği, azalarak aşağıya doğru kayması da cimriliği çağrıştırıyor. Her ikisi de fıtrat ve yaratılışa aykırı hastalıklı bir yaşamı temsil eden bu iki kav­ramdan israf olanı ferdin ve toplumun maruz kaldığı çok ciddi ve bulaşıcı has­talıkların başında gelmektedir.

Bu hastalığın sebebi, aileden, toplumdan gelen faktörler ve kişisel bir takım özelliklerdir. İmkânları geniş olan küçük bir azınlık için müktesep hak sayılan bu hastalığın sebep olduğu arazlar orta ve az gelirli kesimde daha belirgindir. Bir aylık ücretini ilk gün harcayarak kalan günleri borç-harç içinde sıkıntıyla geçiren nice aileler var.

Ailede bir kişinin müsrif olması diğerlerini de olumsuz etkilediğin­den hakkaniyet noktasında sınırları zorlayan israfçılar aile içi düzenin de geçimin de bozulmasının hem sebebi hem de sorumlusudurlar.

Hayatlarını evrendeki fıtri düzene bağlı kalarak sürdüren topluluk­lar, cemiyetler hatta devletler bile çürüyüp yok olmamak için israfa karşı has­sas olmalı en küçük bir ihtimali dahi gözden kaçırmamalıdır. Çünkü artan ve israf sebebiyle atılan bir parça ekmek, bir gıda maddesi zahiren çöpe dökülse de as­lında dünyanın öbür ucunda tanımadığımız birinin bu ekmeği bulamadığı için aç kalmasının sebebidir. Yeryüzündeki adaletsiz paylaşım sisteminin bu gerçeği örtbas etmesi mümkün değildir.

İsrafın tehlikesine ve zararlarına hemen hemen bütün dinlerde ve kültürlerde işaret edilmiştir. Hatta felsefesi israfa ve tüketime dayalı sistemler bile muhataplarını israfa teşvik ederken kendi yandaşlarını ekonomik bir disipline yöneltmekte. Bu bağlamda insanlığın kabul ettiği ortak kanaate göre israf yıkıcıdır, yakıcıdır. Cömertlikse yıkayıcı ve temizleyici… İsraf çatık kaşlıdır. Cömertlik güler yüzlü. İsraf kovar, defeder, tüketir ve bitirir. Cömertlikse davet eder, çağırır artırır. İsraf menfiliktir, cömertlik müsbetlik. İsraftan kaçınmak ve cömertlikte buluşmak için geliştirilen, insanlığın bu ortak diline başka sayısız örnekler verilebilir. Çünkü israf kavramını salt yeme içme ve tüketim üzerine dayandırmak yeterli değildir. Her şeyin israfı vardır. Sözün israfı, konuşmanın gülmenin israfı, zamanın, gücün israfı vesaire…

Yanlış bir telakki ile cimriliğin zıddına genelde cömertlik denilmekte­dir. Oysa cömertlik normal vücut ısısının karşılığını ifade ettiğinden itidal ­ve orta yoldur. Cimrilik gibi habis bir hastalık bu sebeple cömertlikle tanımla­namaz, olsa olsa kendi gibi bir hastalıkla ifade edilebilir ve tanıtılır ki o da müsrifliktir.

İsrafın yıkıcı oluşu bireysel olduğu kadar toplumsal ve evrenseldir de. Binaenaleyh, tarihte yer almış ve namı bugüne kadar ulaşan medeniyetlerin, kültürlerin yükselişi kanaat ve az tüketmeye, yıkılışları da debdebe ve israfa yönelme sebebiyledir.

Bu açıdan kişinin ve toplumun ahlakını, karakter yapısını, ortak kişiliğini hem tayin eden belirleyen hem de ele veren en belirgin özelliği onun cömert­lik ve müsriflik dengesini kurmasına veya kuramamasına bağlıdır denebilir.

İsrafın ahlakla ilişkisine, israfla gelişen ve ortaya çıkan kıskançlığı ahlaki bir zaaf olarak örnek vermek mümkündür. Elindekini paylaşmayan ve israf yoluyla mütemadiyen kendine harcayan biri kim olunsa olsun çevresi tarafından dışlanacaktır. Ya da böyle bir ihtimal vardır. Bunun sonucu olarak dostluklar sürdürülemeyecek, dargınlıklar artacak ve hayat acılarla yaşanacaktır.

Bu acıyı tatmamanın yolunun vermekten ve paylaşmaktan geçtiğini anlatan ibretli ve hikmetli bir hikâyeye göre; mal ve para biriktirmeyi çok seven, cimri fakat akıllı bir adam günün birinde elinde avucunda olanları fukaraya ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya başlamış. “Sana ne oldu böyle” diye soranlara, “Artık bu yaşa geldim ahiret yolculuğum yakındır, şimdiden taşınmaya başladım, beni öbür tarafta karşılamaları için mal ve paramı şimdiden gönderiyorum.” diye cevap vermiş.

Yukarıdan beri anlatılanlardan ve bu örnekten bir hisse alınacaksa, o da: Bu kadar tehlikesine rağmen israfın da güzel olanı vardır. O da olsa olsa cömertlikte müsrif olmaktır herhalde.