İçeriğe geç
Anasayfa » MÜNAFIKLAR VE MÜ’MİNLER

MÜNAFIKLAR VE MÜ’MİNLER

Şu gerçeği hepimiz biliriz: Bu dünya imtihan yeridir. Yaşamımız boyunca sürekli olarak Allah tarafından imtihana tabi tutuluruz. İmtihanlarımız, kalitemizin, dayanıklılığımızın, dikkatimizin, hassasiyetimizin, ilkelerimizin, ilkelerimize bağlılığımızın test edildiği yaşantı şekilleridir. Bu yaşantı şekilleri olmadan ne olduğumuz ve nasıl olduğumuz ortaya çıkmaz, belgelenmez, tescil edilmez.

Yüce Mevla’mız bizleri birçok şeyle dener, yoklar, zorlar. Bütün bu yaşadıklarımız aslında birer sınav materyalidirler. Bu sınav materyalleri aracılığıyla imtihandan geçiriliriz.  Rabbimizin kullandığı sınav materyalleri arasından bizim için en zorlu ve en tehlikeli olanları hiç şüphesiz dış görünüşleri itibariyle bize benzeyen, bu yüzden insan ve hatta mü’min zannettiğimiz çok özel bir yaratık cinsi olan münafıklardır.

Münafıkların yaratılış hikmeti kanaatimizce, gerçek mü’minlerin belirlenmesine aracılık etmeleridir. Münafıklar, bu misyonlarını en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için gerekli olan her türlü donanıma sahiptirler: Yalancıdırlar, nankördürler, korkaktırlar, cimridirler, şüphecidirler, vesvesecidirler, kaygılıdırlar, kıskançtırlar, hasetçidirler, yıkıcıdırlar, bozucudurlar, bozguncudurlar, kaypaktırlar, dayanıksızdırlar, sahtekârdırlar, tanımlanamazdırlar, saldırgandırlar, tutarsızdırlar, kibirlidirler, pistirler, akılsızdırlar, mutsuzdurlar, gerçekliği idrak edemezler, zanlarıyla hareket ederler, kindardırlar, aldatıcıdırlar, lobi ve kulisçidirler, iftiracıdırlar, alaycıdırlar, bölücüdürler, ispiyoncudurlar, kumpasçıdırlar, açgözlüdürler, bencildirler ve hepsinden önemlisi ÇIKARCIDIRLAR.

Bir münafığın en önemli özelliği çıkarcılığın zirvesini yaşamasıdır. Yukarıda saydığımız bütün çirkin donanımını şahsi çıkarları için kullanır ve kişisel çıkarları için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Normal bir insan için en zor şey inanmadığını yaşıyormuş gibi görünmektir. Münafık işte bu en zor işi bile başarır, çıkarları için mü’minmiş gibi yaşamayı bile becerir. Onların bu yüksek beceri düzeyi, mü’minlerin imtihanı için son derece gerekli olan bir durumdur. Onlar bu kadar yetenekli olmasa mü’minlerin imtihanları imtihan olmaktan çıkar, çok kolay geçer.

Mü’minlerin var olduğu her yerde münafıklar da mutlaka var olacaktır. Onlarsız İslam toplumu düşünmek muhaldir, böyle bir şey, yani münafıksız İslam toplumu, mü’minler toplumunun yaratılış gayesine terstir. Mü’min ve Müslümanlar varsa münafıklar da mutlaka vardır. Var olan münafıkların foyaları ortaya çıkıp deşifre olduklarında onlardan boşalan yer yeni münafıklar tarafından hemen doldurulur. Yani mü’minlerin münafıklardan kurtulması mümkün değildir, böyle bir durum Sünnetullaha terstir. Münafıklardan arınmış bir ortam bekleyen mü’min, yaratılışını ve kendi mevcudiyetini henüz idrak etmemiş bir mü’min demektir.

En zorlu sınav materyali olduğunu söylediğimiz münafıklar, hakikatte gerçek mü’minler için çok büyük tehlike taşımazlar. Çünkü münafıkların yukarıda saydığımız özelliklerinden bazıları gerçek mü’minlerin gözünden kaçmaz, bu davranışlar onların gerçek yüzlerini ele verir. Çünkü münafıkların foyasını açığa çıkaran özellikleri Kur’an-ı Kerim’de ayrıntılarıyla verilmiştir. Bütün taklit yeteneklerine ve üst düzey rol yapma becerilerine rağmen gerçek mü’minlerden onların ayırt edilmelerini sağlayan farklılıkları vardır. İyi bir mü’min bunları fark eder.

Münafıkların bu açıklarının başında kâfirlere karşı tutumları gelir. Münafıklar, tabiatları gereği, kâfirlerin dostluğunu mü’minlerin dostluğuna tercih ederler. Küfürle ilgili söylemleri mü’minlerinkine benzese de, kâfirlerle ilişkilerinde açık verirler. Kâfirlere karşı besledikleri duyguları pek gizleyemezler, onlara karşı sergiledikleri hoşgörü ve işbirliği gayretleri ve onlarla birlikteyken izlenebilen mutlulukları dikkatli gözlerden saklanamaz. Şüphesiz mü’minler de bazı işleri için kâfirlerle işbirliği yapabilirler. Ancak münafıkların kâfirlerle iş tutuşları ve onlarla birliktelikleri ile mü’minlerinki arasında fark vardır. Bu fark, dikkatli bakan gerçek mü’minler tarafından çabucak görülür. Günümüzde bunların örneklerini görmek mümkündür. Kâfirleri dost ve otorite belleyen, onların dümen suyuna giden, onlarsız var olamayacaklarını düşünen ve ifade eden, kâfirlere değil de mü’minlere karşı şiddetli davranan mü’min görünümlü yaratıkların münafık oldukları has mü’minler tarafından zorlanmadan tespit edilebilir.

Münafıkların açık vermelerine sebep olan bir başka özellikleri ibadetlere fazla düşkün görünme gayretleridir. Onlar, ibadetlerine düşkünmüş gibi görünmeye çalışırlar ancak en basit gerekçelerle de ibadetlerini terk ederler. Normal zamanlarda normal Müslümanlara göre ibadete belirgin olarak düşkün görünmeye çalışırlar. Ancak hazırladıkları kılıf ve bahanelerle ibadetleri terk ederler. Bunu da hizmetlerin bekası için yapmak zorunda olduklarını ifade ederek savunurlar.

Münafıkların açık vermelerine sebep olan bir diğer özellikleri dayanıksız olmalarıdır. Maske olarak sergiledikleri “iyi insan” görüntüsünü zor zamanlarda koruyamazlar. Çıkarlarına dokunan bir durumla karşı karşıya kaldıklarında sergileyecekleri agresif ve saldırgan tutum onları tanıyanları şaşkına çevirir. Dinî konulardaki sınırsız hoşgörüleri, kişisel veya grupsal çıkarları söz konusu olduğunda yerini canavarlığa varan bir saldırganlığa bırakır. Onların yanında Allah’a küfredilse geniş hoşgörüleriyle sırıtırlar, tepki göstermezler, ancak kendilerine yönelik en küçük bir eleştiriye tahammül edemezler.

Onları ele veren bir başka özellikleri de kaypak olmalarıdır. Mü’minliğin en bariz özelliği alabildiğine güvenilir olmak iken münafıklar için bu durum söz konusu olamaz. Onların hangi duruma nasıl tepki vereceğini kestirmek mümkün değildir. Onlara güvenip bir işe kalkışırsanız çıkarlarına ters düşen ilk durumda sizi satacağından emin olabilirsiniz. Dikkatli bir mü’min, onların bu özelliğini hemen fark eder ve bunlarla ilişkilerini ona göre düzenler.

Münafıkları ele veren özelliklerinden biri de aşırı tedbirci olmalarıdır. Fikirlerini, inançlarını, tutumlarını gizlemek için olağanüstü tedbirler alırlar. Sıradan durumlarda bile çok büyük gizlilik sergilemeye çalışırlar. Aşırı kuşkucu olmaları, her şey ve kişiden şüphe etmeleri, sıradan durumlarda aşırı tedbirli davranmaları, kılık kıyafetlerinde ortama uymaya aşırı gayret göstermeleri, gizliliğe aşırı derecede önem atfetmeleri onların en belirleyici özelliklerindendir.

Günlük yaşamlarında mü’minlere tuzak kurmaya, onları zor duruma düşürmeye çalışmaları münafıkları ele veren bir diğer özelliklerindendir. Dikkatle bakıldığında maske olarak sergiledikleri iyi davranışların arkasına sığınarak kendilerinden olmayanlara tuzaklar kurmaktan, onları zor duruma sokmaktan kendilerini alamazlar. Onları dikkatle izleyen gerçek mü’minler, yaşam başarılarını başkalarına kurdukları tuzaklara borçlu olduklarını çok geçmeden fark eder.

Münafıkların yaşantılarındaki öncelikler de Kur’an’ın öncelik sırasına uygun değildir. Kur’an’a ve Hz. Peygambere göre önemli olan durumları, kendilerinin önem verdiklerinden arka plana atarlar. Bunu da Kur’an’a ve sünnete tercih ettikleri kendi kaynaklarına dayandırırlar. Yaşamlarının gerçek referansı Kur’an ve sünnet değildir, kendilerince belirledikleri sözde maslahattır. Bu maslahata ters düşen ayet ve hadislerle karşılaşmamaya özen gösterirler. Karşılaştıklarında da lafı dolandırıp kendi haklılıklarına getirmeye çalışırlar.

Bu ve benzeri tutum ve davranışları onların deşifre olmalarını sağlar. Bunlarla açık vererek deşifre olmaları durumunda gerçek mü’minler bunu hoşgörü ile karşılar. Ancak bunlar, doğaları gereği mü’minlerin hoşgörülerini sürekli olarak istismar ederler. Mü’minlere karşı asla göstermedikleri hoşgörüyü mü’minlerden bol bol görürler. Mü’minlerin, münafıklara karşı yaşayacakları zaafın en önemli sebebi, “Mü’min mü’minin kusurunu hoş görmelidir” nebevi ilkesidir. Bu durumda mü’minlerin hoş görmesi gereken kusurlar, münafıkların alametlerini ve özelliklerini kapsamaz.  Ancak bu ilke bu durumu ihtiva etmez. Zira Kur’an-ı Kerîm bunun tersini bizlerden beklemektedir. Münafıkların ve Yahudilerin yukarıda saydığımız özellikleri birçok ayette açık açık sergilenmiştir. Yüce Mevla bunları mü’minlere bildirmektedir. Bu bildirmenin hiç şüphesiz temel sebebi, münafığa münafık damgasını vurup onun zararlı hile ve tuzaklarından kurtulmak için tedbirler almamızı sağlamak içindir. Hz. Peygamberin, münafıkların hasletlerini maddeler halinde sıralayan hadisleri de aynı gayeye matuftur. Hataları, kusurları görmezden gelmemizi öğütleyen Yüce Peygamber “Bir mü’min aynı delikten iki defa ısırılmaz” buyurarak münafıklık alametlerini, hoş görülmesi gereken hata ve kusurlar listesinde saymadığını vurgulamış olmaktadır.

Kur’an ve hadis külliyatında münafıkların özelliklerinin açık listeler halinde verilmesinin bizim açımızdan çok önemli bir başka sebebi ise münafıklık bataklığına bizzat kendimizin saplanmasına engel olmaktır. Çünkü bizim için en büyük tehlike, bütün tuzak ve hileleriyle etrafımızda yaşamakta olan münafıklar değildir. Bizim için en büyük tehlike bizzat kendimizin münafık olma ihtimalidir. Yani esas imtihanımız münafıklar değil, münafıklıktır. İmanımızı kaybedip bu en aşağılık yaratıkların sınıfına düşme tehlikesi, bizim için en büyük tehlike, en yakıcı felaket ve en acı akıbettir. Bu büyük felakete düşmemek için elimizden gelenden fazla gayret içinde olmamız gerekir. Yukarıda saydığımız münafık özelliklerinin kişiliğimizde en düşük düzeyde bile yer bulmasına göz yummak, felaketimizin başlangıcı olacaktır.