İçeriğe geç
Anasayfa » Nefha-i Muhammed (s.a.v) -Kurban-

Nefha-i Muhammed (s.a.v) -Kurban-

“Mü’minin durumu ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mü’mine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına sıkıntı gelecek olursa ona da sabreder; bu da onun için hayır olur.”

Müslim, Zühd, 64.

“Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Mü’min bir kulumun dünyada sevdiği dostunu aldığım zaman, o kimse (sabrederse ve) Allah’tan ecir beklerse onun karşılığı cennettir.”

Buhârî, Rikâk, 6.

Hz. Âişe’den (r.a) rivayet edildiğine göre o, Resûlullah’a veba hastalığını sormuş, Allah Rasûlü de ona şöyle cevap vermiştir: “Veba, Allah Teâlâ’nın dilediği topluluğa gönderdiği bir çeşit azaptı. Allah, onu mü’minler için rahmet kıldı. Veba hastalığına yakalanan, sabredip ecrini umarak ve başına Allah’ın yazdığından başka hiçbir şey gelmeyeceğini bilerek memleketinde kalan kimse, şehit sevabına nail olur.”

Buhârî, Tıb, 31.

“Allah, Müslüman’ın vücuduna batan bir dikene varıncaya kadar meşakkat, hastalık, endişe, keder, acı ve kaygı gibi musibetleri, onun günahlarına kefâret kılar.”

Buhârî, Merdâ, 1; Müslim, Birr, 50.

“Bir Müslüman küçük bir dikenin veya ondan daha büyüğünün acısına maruz kalırsa, Allah bunu o Müslümanın kötülüklerine kefâret kılar. Onun günahları, tıpkı ağacın yapraklarını döktüğü gibi dökülür.”

Buhârî, Merdâ, 3; Müslim, Birr, 45.

“Allah hayrını dilediği kimseye, –günahlarına kefâret olsun diye– musibet verir.”

Buhârî, Merdâ, 1.

Başına gelen bir musibetten dolayı hiç kimse ölümü istemesin. Mutlaka bir şey istemek durumunda ise ‘Allah’ım, benim için yaşamak hayırlı ise beni yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al.’ desin.

Buhârî, Merdâ, 19; Müslim, Zikir, 10.

“Allah Teâlâ, bir kulunun iyiliğini dilerse onun cezasını dünyada verir. Eğer bir kulunun kötülüğünü dilerse günahı karşılığı onu dünyada cezalandırmaz; kıyamet gününde cezasını tam olarak verir.”

Yine Rasûlullah  (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Mükâfatın büyüklüğü, sıkıntının büyüklüğü nispetindedir. Allah Teâlâ bir topluluğu severse onları sıkıntıya uğratır. Kim hâline razı olursa Allah da ondan razı olur. Kim de başına gelenden dolayı öfkelenirse gazaba uğrar.”[1]

Tirmizî, Zühd, 56.

Mümin erkek ve kadının Allah’a günahsız olarak, tertemiz kavuşuncaya kadar, canında, çoluk çocuğunda ve malında sıkıntı eksik olmaz.

Tirmizî, Zühd, 56.

Kim ölüm hastası olmayan bir hastayı ziyaret eder ve onun yanında yedi kere,

أَسْأَلُ اللهَ الْعَظِيمَ رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ أَنْ يَشْفِيكَ

(Büyük arşın Rabbi olan yüce Allah’tan sana şifa vermesini diliyorum.) derse Allah onu o hastalıktan kurtarır.

Ebû Dâvûd, Cenâiz, 8; Tirmizî, Tıb, 32.


[1] Sıkıntı ve çilenin sevabı büyüktür diye bunlar aranmaz. Aksine Allah’tan sağlık ve afiyet istenir; fakat başa gelince de sabredilir.