Neşre Hazırlayan: Abdüssettâr Elif
“Üç aylar” dediğimiz[1] şuhûr-i selâse-i mübârekenin ikincisi olan “Şa‘bânü’l-Muazzam” hulûl etti. Cenâb-ı Hak; ümmet-i Muhammed hakkında hayırlı eyleye.
Beyne-l-Arab Şaban’ın ism-i kadimesi “Âzil” olduğu Bulûğu’l-Arab’da muharrer bulunduğu gibi Kâmus’un zaptıyla da müekkeddir.
Nâm-ı halisi için yine Bulûğu’l-Arab “” diyor, Kâmus tercümesi de: “… bir maruf ayın ismidir ki Recep ile Ramazan beynindedir. Arap şehr-i mezburda su talebi için, yahut nehb ve gârat için müteşa‘ib ve müteferrik olmalarıyla Şa‘bân tesmiye edilir” malumatını veriyor.
Leyle-i Berat
Bu ayın on beşinci gecesi “leyle-i berat” ünvanlı bir şeb-i mübarektir. Sûre-i Duhân’ın ibtidâlarındaki ayet-i celilesindeki zamirin mercii; bu leyle-i müteyemmine olduğu bazı müfessirin beyan edilmiştir. Ezcümle Hüseyin Vaiz Tefsiri’nde:
[arabic-font] “ جمعی برانندكه لیلۀ مباركه شب برات است و آن نیمۀ شعبان است و ركت او درنزول ملائكە و اجابت و فصل اقضیە و تقسیم نعم است (فیها) درین شب (یفرق) جدا كردۀ فیصل دادە شود (كل أمر حكیم) هر امری كه حكم كردە شدە است در همە سال از ارزاق و آجال. و شب برات از لیالی فاضلە است كه بدین امت دادە. در حدیث آمدە كه درین شب بیا مرزندە از كناهكاران بعدد هر مویی كه بركو سفندان بنی كلب است.”[/arabic-font]
Der ki “Bazı müfessirine göre bu ayetin üst tarafındaki (leyle-i mübareke) Şaban’ın nısf-ı leyali olan berat gecesidir. Mübarek olması da o gece meleklerin nuzulü, duaların kabulü, kadâyânın faslı, nimetlerin taksimi dolayısıyladır. Her yıl o gecede erzak ve âcâlden hüküm edilmiş olan emir; fasl ve tefrik olunur.
Kesret ağnâmıyla müştehir olan “Benî Kelb” aşiretinin koyunlarındaki tüylerin adedi kadar günâhkârânın leyle-i beratta mazhar-ı gufrân olacağı hadis-i şerifte beyan buyurulmuştur” mealindedir.
Tabiri caizse umum-ı kâinata ait bir senelik manevi bütçe ve talimatnamenin zaman-ı tasdiki olan leyle-i berat hakkında Hacı Zihni Efendi merhumun Kitabu’s Salat’ı şu satırları muhtevidir:
“…O leyle-i mübarekede erzâk ve âcâlı ve iğnâ ve ifkâr ve i‘zâz ve izlâl ve ihya ve imate ve aded-i huccac takdir olunur. Hak celle ve âla onun hakkında () buyurmuştur. O leyle-i mübarekte Cenab-ı Hak hayrı seh eder, yani yağmur gibi yağdırır. Beş gece vardır ki onlarda dua merdud olmaz: Cuma gecesi, Receb’in ilk gecesi, Şaban’ın nısfı gecesi, îd-i fıtr gecesi, îd-i edhâ gecesi.
Bir hadisi şerifte dahi: “Beş gece ihya edin, nâil-i saadet olur. Terviye gecesi (terviye:terbiye vezninde Zilhicce’nin 8.günü adıdır), Arefe gecesi, îd-i fıtr gecesi, îd-i edhâ gecesi, nısf-ı Şaban gecesi” buyurmuşlardır.
Hadis-i diğerde Aleyhissalavatu ve sellem Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki: “Şabanın nısfı olduğunda gecesini kaim ve gündüzünü saim olun. Zira o gecenin bahşayişine nihayet yoktur.” Yine Sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri buyurmuşlardır ki: “Nısfı Şaban gecesi ve iki bayram gecesi kaim olanın kalbi nur-ı ezeli ile müstenir olur.””
Surre-i Hümâyûn
Leyle-i berat’ın ertesi olan 15 Şaban’da didene-i dirine-i saltanat-ı seniyyeden olmak üzere Surre-i Hümâyûn alayı icra edilirdi ki mukaddimen 12 Receb’de yapılan bu resm; Surre’nin deniz tarikiyle gönderilmesi ve zaman-ı seferin bittabi kısalması dolayısıyla olmalı ki nısf-ı Şaban’da ifa edilmeye başlanılmıştı
İnşallah tatili muvakkattir.[2] En son yapılan Surre alayı (1)333 sene-i maliyesinde icra edilmişti.
Surre kelimesi Kâmus Tercümesi’nde:
es-Surre: Sad’ın dammıyla keseye ıtlak olunur ki içine akçe ve altın vaz olunur.
Lehçe-i Osmanî de:
“Surre: Madmûmdur. Hicaza resmen götürülen atıyye, hediye çıkın” diye tarif ediliyor.
Eyüb Sabri Paşa’nın Mir’âtü’l-Harameyn’ninde şöyle malumat veriliyor:
“Haremeyne en evvel surre irsali Muktedir-billah Abbasi asrında yani 311 senesinde âdet olmuştur. Muktedir-billah’ın gönderdiği Surre’nin miktarı 31.5426 filori altını idi.
Muktedir-billah’tan tahminen 81 veya 82 sene evvel Vasık-billah tarafından dahi fukara-yı Harameyne ihsan ve ikram edilmiş ise de sene be-sene gönderilip yalnız esna-yı hacda tevzi edilmiştir.
Muktedir-billah Abbasi’den sonra Çelebi Sultan Mehmet Han ikinci defa olmak üzere miktar-ı kâfi Surre göndermiş ve bu yolda üçüncülük şerefine de firdevs-i âşiyan muşarun ileyhin necl-i necili şehriyârîleri mazhar olmuştur. Üçüncü defa gönderilen Surre miktarı, 35000 filori olup bu miktar be-her sene gönderilmesi usul ittihaz edilmiştir.
Dördüncü defa da (717) Sultan Murat Han-ı Sani Hazretleri göndermiş ve beşinci defa gönderilen Surre 855 tarihine tesadüf eylemiştir.
855 senesi gönderilen Surre’nin miktarı 801 kese olup 843 tarihinde Acem şahlarından Şahruhh dahi bir miktar Surre irsal eylemiştir.
886 senesinde Sultan Yavuz Han-ı Sani bin Sultan Mehmet Han Hazretleri nısfı ehli Mekke ve nısf-ı diğeri ehli Medine’ye mahsus olarak senevi 14000 altın Surre irsali irsalini mutat edinmiş ve ondan sonra Surre’nin miktarı tezâyüd ede ede şimdiki raddeye varmıştır.
Yine Mir’âtü’l-Harameyn’e bakılırsa görülür ki:
Bayazid-i Sani’nin 14000 altınlık Surre’sine şükrane olmak üzere Medine şuarasından Şeyh Şihabeddin Ahmed Bin el-Alif
خذوا من ثناى موجب الحمد والشكر
من در لفظى طيب النظم والنثر
Matlaıyla musaddar bir kaside nazm ederek Mekke hatiplerinden Şeyh Muhyiddin Abdulkadir el-Irakî ile İstanbul’a gelip senevi 1000 altınlık bir caizeye nail olmuş.
Bayazid-i Sani’ye kadar olan padişahlarımızın gönderdikleri Surreler teberruat ve teberrükat kabilinden idi. Fakat Selim-i Evvel devrinde iş değişti. Harameyne Surre irsali vezâif-i siyasiye sırasına geçti.
Malumdur ki: Mısır kıtası Eyyubilerden sonra kölemenlerin eline geçmiş. Hutta-i Hicâziye’de epeyce bir müddet Mısır hükümetine tabi bulunmuştur.
Kölemenler Hicaz ulemasının taraftarlığını kazanmak için onlar namına senevi bir miktar zahîra gönderirler. Haremeynde de buna Sadaka-ı Mısriyye derlerdi.
Selim-i evvel 923 tarihinde Mısır’ı alıp da Hâdimü’l-harameyni’ş-şerifeyn olunca kölemenlerin zahîra-i mürettebesini kemafissâbık yollamakla beraber kendi tarafından ilave olarak 200.000 altın 7.000 erdeb[3] zahîra gönderdi. Hicaz’da Sadakât-ı Rumiyye denilen Osmanlı Surra’sından zahîranın miktarı Sultan Mahmud-i Sâni asrında 17.000 erdebe naktin yekunü de Sultan Abdulhamid-i Sâni ahdinden 3.503.610 kuruşa baliğ olmuştu.
Bu bütçeye konulup da gönderilemeyen 334 sene-i maliyesi Surre-i Hümâyûn tahsisatı ise 3.640.272 kuruşa teferru eylemiştir.
***
Eskiden Surre-i Hümâyûn Dâru’s-saâde ağalarının nezaretiyle ihraç edilirdi. Çünkü;
“Bu zatlara Harem-i Hümâyûn hizmet âsımesi nezaretinden başka bir de Haremeyn-i şerifeyn mesalih-i evkaf-ı şerifesi nezaret-i celilesi ilave buyurulmasıyla çarşamba günleri orta kapının (askeri müzesinin karşısındaki kuleli kapı) haricinde has ahır tarafından set üzerindeki kasırda (şimdi mevcut değildir). Harameyn müfettiş ve muhasebeci ve mukâtaacı ve rûznâmçeci ve baş halife ve yazıcı efendilerden müctemi bir mecliste darussaade ağası hazır olduğu halde harameyn evkaf-ı celilesine müteallik olan muhasebat ve buna mütefferi sair mürâfaat ru’yet olunurdur.” Tarih-i Ata.
Surre-i Hümâyûn evvelce Üsküdar’dan kara tarikiyle yollanıldığı cihetle ihraç merasimi Receb’in on ikisinde icra edilirdi. Resm esnasında bulunması lazım gelen zevata bir gün evvel tezkireler yazılır, Surre’nin Üsküdar’a nakli için Kireçkapısı İskelesinde bir çekdiri[4] bulundurulması Kaptan Paşaya tebliğ olunurdu. Divan-ı Hüyâmûn ile tefriş ve tezyini icap eden yerlere döşemeler, perdeler konulur ve iktizası kadar çadırlar kurulurdu.
12 Receb’te huzuru mutat olan zevat toplandıktan sonra Zât-ı Şâhâne mevkeb-i hümâyûn ile gelip kubbe-i hümâyûna girer ve Harem Ağaları’nın omuzlarında getirilen keseler ile bunlara ait defâtir ve emir-i Mekke’ye hitaben yazılan nâme-i hümâyûn müvâcehe-i şehriyâride Kızlar Ağası vasıtasıyla Surre Emini’ne teslim olunur, bu sırada hilatler giyilir, yerler öpülürdü. Bir taraftan da âyât-ı Kur’âniye ve nuût-i Nebeviyye tertîl ve inşâd edilir, esna-yı tilavette mahmel devesi Ahır Kethüdası tarafından yedek deve de Sarban Başı tarafından kubbe-i hümâyûn önünde gezdirilirdi, tilavet ve duadan sonra mahmel devesi Dâru’s-Saâde Ağası tarafından dolaştırılırdı. Bu dakikalar ağa için gayet halecanlı[5] bir zaman idi. Çünkü tebdil ve ta‘bîdi matlup ise yular ağanın elinde bırakılır ve deve ile beraber orta kapıdan dışarıya çıkarılıp Surre Emini ile birlikte Hicaz’a yollanırdı. Yok, vazifesinde ibkâ edilecekse aldığı emir üzerine devenin gümüş zincirini Surre Emini’ne ipek yularını Saka Başı’ya verir ibkâsını ilanen getirilen “mea üstlük serasere kaplı samur kürkü” giyip kubbe-i hümâyûna karşı yer öper ve bâb-ı hümâyûna kadar alayı teşyi ederdi.
* Mahfil, 1339 Şa‘ban, Aded: 10, s. 167-173
[1] Şa‘bânım o mehrûye ki ismi Ramazândır
Eşk-i terim anınçün üç aylarda revandır.
Vâsıf Endrûnî
[2] Cihan harbi sebebiyle gönderilemediğinden dolayı bir temenni.
[3] Erdeb: Hicaz’da 108 Mısır’da 120 kıyyedir.
[4] Hem yelkenli hem de kürekli gemi.
[5] Titreme, oynama.