İçeriğe geç
Anasayfa » SAĞLIKTA REKLAM KOKAN HAREKETLER

SAĞLIKTA REKLAM KOKAN HAREKETLER

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın, “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyerek ifade ettiği gibi sağlık, insanoğlunun dünyada sahip olduğu en değerli varlıklardan bir tanesi. Ve pek çok zaman sağlığımızın değerini onu kaybedince anlıyoruz. İnsanoğlu hayatı boyunca maddi değerler için ölesiye çalışıyor ve çoğu bu arada sağlığına dikkat etmiyor. Hatalı besleniyor, hareket etmiyor,  hatta sigara ve alkol gibi sağlığa zararlı alışkanlıklardan sakınmıyor. Gün gelip hasta olunca da iyileşmek adına o zamana kadar edindiği bütün dünyevî servetini rahatlıkla gözden çıkarabiliyor.

İşte özellikle tedavisi olmayan ve ölümcül seyredebilen hastalıklara tutulmuş insanların ve ailelerinin bu çaresizliği çoğu zaman fırsatçılar tarafından acımasızca kullanılıyor. Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel basında bu konuda yeni bir haber çıkmasın. En son örneğini geçtiğimiz ay içinde, “Küba’da yapılan (yapıldığı iddia edilen) kanser aşısı” haberinde yaşadık. Olayı kısaca özetleyelim.

Dünyaca ünlü bir haber kanalının Türkiye uzantısı bir kanalda yapılan haberde Küba’da bir “kanser aşısı” geliştirildiği ve pek çok terminal (tedavi şansı kalmadığı düşünülen) hastanın bu sayede sağlığına kavuştuğu iddia edildi. Olayı Küba’nın yönetim şekli nedeniyle komünizmin başarısı olarak görenler bir yana evinde kanser hastası olanların çoğu –aynen benzer haberlerde olduğu gibi- hemen Küba’ya gitmenin yollarını araştırmaya başladılar.

Birkaç gün içinde olayın gerçek şeklinin aslında çok farklı olduğu anlaşıldı. Sağlığına kavuştuğu iddia edilerek resmi yayınlanan bir hastanın aslında tedaviyi takip eden aylar içinde vefat ettiği eşi tarafından açıklandı. Peşinden gelen diğer haberler de aynı şekildeydi. Ortada mucize bir tedavi yoktu. Dünyanın pek çok bölgesinde yeni denenmeye başlayan bir ilaç grubu Küba’da da hastalara deney amaçlı kullanılıyordu. İlaç, kullanan hastaların yalnızca bir kısmının en fazla 2-3 ay daha fazla yaşamasına sebep oluyordu.  Bu amaçla insanlar Küba’ya ulaşmak için binlerce lirayı gözden çıkarıyorlardı.

Bu arada aracı firmalar ve turizm şirketleri insanlara umut pompalayarak bu işten ciddi paralar kazanma peşindeydi ve haber de muhtemelen bu amaçla yapılan bir PR çalışmasıydı. Ve her zaman olduğu gibi basınımız ve sosyal medya bu oyuna çok kolaylıkla gelmişti. Olayla ilgili açıklama yapan Onkoloji hocası Prof. Dr. Mahmut Gümüş’ün şu sözleri çok önemli: “…Geliştirilen bu tedavi yöntemlerini, mucizevî bir şekilde hastalığı yok ediyor, diye sunmamak gerekiyor. Hastalarımızı umut tacirlerinin eline sürüklememek gerekiyor. Hastalar doktorlarına danışarak hareket etmeli. İnternetteki duyumları fazla dikkate alanlar, umut tacirlerinin eline düşerek zaman ve para kaybedebilir.”

Özellikle sosyal medyada bu ve benzeri mucizevî gibi sunulan tedavi yöntemlerine son derece ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. Bu konuda bilgi sahibi olmayan insanların sunduğu efsane reçetelerle, mesela 6 ay süreyle limonlu yoğurt yiyince şeker hastalığının iyileşeceği inancıyla, ilaçlarını bırakan, kısa süre sonra şeker komasıyla acil servislere başvuran çok sayıda hasta biliyoruz. Ben gerek maddi amaç için olsun, gerekse iyi niyetlerle olsun kişilerin sağlığıyla oynayan bu kimseleri “sağlık münafıkları” diye adlandırıyorum. Günlük pratiğimizde biz hekimler vaktimizin çoğunu bu tür dezenformasyona uğramış-çarpıtılmış bilgilerin düzeltilmesine harcıyoruz.

Hani atalarımız “Yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder” demişler ya; insanlar için maddi-manevi çok önemli olan sağlık ve din gibi konularda çarpıtılmış bilgiler yaymanın dünya ve ahirette vebali olduğunu söyleyerek son sözü arif bir zata bırakalım.

“Şaşarım insanların haline! Geçimi maaştan, şifayı ilaçtan bilirler…” (Seyyid Abdülhakim Arvâsî)