İçeriğe geç
Anasayfa » TAŞKENT, BUHARA VE SEMERKANT NOTLARI

TAŞKENT, BUHARA VE SEMERKANT NOTLARI

Bu yılın (2017) Mayıs ayı içerisinde Türkiye’den bir grupla birlikte İslam kültür ve medeniyetinin önemli merkezlerinden olan ve şu an Özbekistan’da bulunan Taşkent, Buhara ve Semerkant şehirlerini ziyaret etme fırsatı bulduk.

TAŞKENT

Seyahatimizin ilk durağı Özbekistan’ın başkenti Taşkent oldu. Burada birçok önemli yeri ziyaret etme imkânı bulduk. Başlıca yerler şöyledir:

Hz. Osman (ra) Mushafı

Taşkent’teki ilk işimiz Cuma namazını kıldıktan sonra Hz. Osman’ın Kûfe’ye gönderdiği Mushaf’ı ziyaret oldu.

Kaffâl eş-Şâşî (rh)

Hz. Osman’ın (r.a) Mushaf’ından sonra ikinci ziyaret yerimiz Kaffâl eş-Şâşî’nin türbesi oldu. Kaffâl “kilitçi” demek. Esas ismi Muhammed b. Ali olup aynı zamanda kilit ustası olduğu için Kaffâl denmiş. Şâşî demek Taşkentli anlamındadır. Şâş ismi Taşkent’in XI. yüzyıldan önceki adıdır. Fıkıh alanında büyük bir âlim olan Kaffâl adı tefsir, hadis, kelâm ve fıkıh usûlü kitaplarında geçer.  Kaffâl eş-Şâşî, İbn Cerir et-Taberî ve İbn Huzeyme başta olmak üzere birçok âlimden ders almıştır. Kaffâl, Zilhicce 365’te (Ağustos 976), Şâş (Taşkent)’ta vefat etmiştir.

Türbede ziyaretimizi yaptıktan sonra birisinin bizim ayakkabılarımızı düzeltmiş olduğunu gördük. Kim olduğunu sorunca orada ziyaret için bekleyen yaşlı bir teyzeyi işaret ettiler. Teyzeye teşekkür ettik. Böyle güzel âdetlerimizin devam ettiğini görmek bizi ziyadesiyle memnun etti.

BUHARA

Taşkent’te bir gün kaldıktan sonra uçakla Buhara’ya geçtik. Emir Külâl, Şâh-ı Nakşibend, İsmail Samani Türbesi, Hz. Eyyüp (a.s) Çeşmesi, Bolo Havuz Camii, Buhara Kalesi, Miri Arap Medresesi, Leb-i Havuz Meydanı ve Chor Minör (Dört Minâre) başta olmak üzere birçok önemli mekânı ziyaret ettik.

Emir Külâl (rh)

Buhara’da ilk ziyaret yerimiz Emir Külâl Hazretleri’nin türbesi oldu. Emir Külâl, Bahaeddin Nakşibend Hazretleri’nin mürşidi ve Bursa’nın mânevi sultanı Emir Sultan’ın da babasıdır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) neslinden olduğu için “Emir”, asıl mesleği çömlekçilik olduğu için de “Külâl” denmiştir. Emîr Külâl, 8 Cemâziyelevvel 772 (28 Kasım 1370) tarihinde doğduğu yer olan Buhara’nın Sûhârî köyünde vefat etti ve orada defnedildi.

Emir Külâl Hazretleri’nin Kabri

 

Emir Külâl Hazretleri’nin Kabri

Emir Külâl Hazretleri’nin Türbesi

Bahaeddin Nakşibend (rh)

Emir Külâl Hazretleri’ni ziyaretten sonra talebesi Bahaeddin Nakşibend Hazretleri’nin türbesine geçtik. Bahaeddin Nakşibend Hazretleri, Nakşibendiye tarikatının kurucusu olan Allah dostudur. Türbe Buhara şehir merkezine 10 km bir mesafededir. Emir Külâl Hazretleri’nin türbesi ise Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin türbesine göre şehirden biraz daha uzak bir mesafede bulunmaktadır.

Bahaeddin Nakşibend Hazretleri Türkiye’de Şâh-ı Nakşibend adıyla tanınır. Nakşibend adının, devamlı yapılan hafî zikrin kalpte bıraktığı “nakş”a (iz) ait bir işaret olduğu söylenmiştir.

Bahaeddin Nakşibend Hazretleri, 3 Rebîülevvel 791 (2 Mart 1389) tarihinde doğduğu yer olan Buhara’nın Kasrıârifân köyünde vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Türbesi etrafında birçok sultana ait kabirler de bulunmaktadır.

Buhara ile Bahâeddin Nakşibend Hazretleri arasında kurulan mânevî bağ o kadar kuvvetli olmuştur ki Buharalılar onu, “hâce-i belâ-gerdân” (belayı defeden hoca), diye anmışlar ve şehrin mânevî koruyucusu saymışlardır.

Bahaeddin Nakşibend Hazretleri’nin türbesinde hepimizin dikkatini çeken bir husus oldu. Sabah namazında türbeyle aynı yapı içinde bulunan camiye gelmiştik. Türbe, caminin bahçesindeydi. Sabah namazı için camiye girerken etraftaki ağaçlarda kuşlar büyük bir coşkuyla ötüyorlardı. Sanki kendilerinden geçmişler, hep birlikte Allah’ı zikrediyorlardı. Fakat az ilerde kabrin olduğu yerde tamamen bir sükûnet hali hâkimdi, tek bir kuş yoktu. Hâlbuki aynı dut ağaçlarından kabrin etrafında da vardı.

Bahaeddin Nakşibend Hazretleri’nin Türbesi

SEMERKANT

Buhara’da iki gün kaldıktan sonra otobüsle yaklaşık 4 saat süren bir yolculukla Semerkant’a vardık. Buradaki en önemli ziyaret yerlerimiz şöyledir:

Şâh-ı Zinde, İmam Buhârî’nin Türbesi, İmam Mâturîdî’nin Türbesi, Hızır Camii, Bibi Hanım Camii, Uluğ Bey Rasathanesi, Registan Meydanı.

Şâh-ı Zinde:

Şâh-ı Zinde, “yaşayan sultan” demektir. Bu isim, bu bölgeye İslamiyet’i yaymak için gelen Hz. Kusem b. Abbas’a (r.a) verilen isimdir. Hz. Kusem (r.a), Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) amcası Hz. Abbas’ın (r.a) oğludur. Burada h. 56 (m. 675) yılında şehit olmuştur. Kabrinin etrafına zamanla birçok kişi daha defnedilmiş, ayrıca burada bir medrese ve cami de inşa edilmiştir. Buradaki mânevi ortam ve huzur bizdeki Eyüp Sultan’ı (r.a) andırmaktadır.

Hz. Kusem b. Abbas’ın (r.a) Kabri

İmam Buhârî’nin Türbesi

İmam Buhârî (r.h), Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en güvenilir kitap olan Sahîh-i Buhârî isimli hadis eserinin müellifidir. 13 Şevval 194 (20 Temmuz 810) Cuma günü Buhara’da doğduğu için Buhârî adıyla meşhur oldu. Buhara valisinin sadece kendi çocuklarına ders vermesi yolundaki isteğini, cami ve evindeki derslerinin herkse açık olduğunu söyleyerek reddetti. Bunun üzerine vali onu Buhara’dan sürdü. Buhârî, memleketinden ayrılarak Semerkant’a gitmek üzere yola çıktı. Semerkant’a 3 mil mesafede bulunan Hartenk kasabasındaki akrabalarını ziyaret etti. Fakat orada hastalandı ve Semerkant’a gidemedi. Hicri 256 yılının Ramazan bayramı gecesi vefat etti, ertesi gün (1 Eylül 870 Cuma) orada toprağa verildi.

İmam Buhârî’nin Kabri

İmam Mâturîdî’nin Türbesi

Mâturîdiyye mezhebinin kurucusudur. Semerkant’ın Mâturid Mahallesi’nde doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Hicri 333 (m. 944) yılında yine Semerkant’ta vefat etti.

İmam Mâturîdî’nin Kabri

Registan Meydanı

Registan, “kumlu yer” demektir. Bu meydanda birbirine bakan üç muhteşem medrese bulunmaktadır. Bunlardan ilki Ali Kuşçu’nun da hocası olan Uluğ Bey tarafından 1420 yılında yaptırılan Uluğ Bey Medresesi, diğerleri 1636 tarihli Şîrdâr ve 1660 tarihli Tillâkârî medreseleridir.

Solda Uluğ Bey Medresesi, ortada Tillâkârî Medresesi ve sağda Şîrdâr Medresesi

Burada türbelerde âdet şöyledir:

Türbeye gelen gruba türbe görevlisi kısa bir aşır okuyup dua eder, sonra diğer grup girer. Aynı şekilde görevli onlara da kısa bir aşır okur ve duasını yapar. Tabi şunu da söylemeliyiz: Türbeler oldukça temiz ve bakımlı. Hepsi de yakın zamanlarda restore edilmiş.

Güzel bir adet:

Bu üç şehirde dikkatimizi çeken güzel bir adet var. O da; küçükten büyüğe birçok insanın, sizin yanınızdan geçerken “selâmün aleyküm” diyerek selam vermesi.

 

(Kaynakça: Hamid Algar, “Bahâeddin Nakşibend”, DİA, IV, 458-460; M. Mustafa el-Aʻzamî, “Buhârî, Muhammed b. İsmâil”, DİA, VI, 368-372; Cengiz Kallek, “Kaffâl, Muhammed b. Ali”, DİA, XXIV; 146-148; Şükrü Özen, “Mâtûrîdî”, DİA, XXVIII,  146-151; A. Engin Beksaç, “Şah-ı Zinde”, DİA, XXXVIII, 267-269)