İçeriğe geç
Anasayfa » TEDRİSÂT VE MEDARİSDEN İMTİHANLAR-II -MEHMED FATİN EFENDİ-

TEDRİSÂT VE MEDARİSDEN İMTİHANLAR-II -MEHMED FATİN EFENDİ-

Neşre Hazırlayan: Abdullah Taha İmamoğlu

Tedrîsât-ı İslâmiye her nevʻ levâzım-ı maddiye ve maneviyeden mahrum kalarak gaye-i sükûta yaklaştığı bir sırada ki -1270/1853 senelerine müsadifdir- talebe-i ulûm; kura imtihanı nâmıyla altı sene temâdî eder bir imtihana tâbi tutulmuş idi. Acaba bu kura imtihanlarının tedrîsât-ı medârise derece-i tesiri ne kadar idi? Açıktır ki bu kura imtihanları mütalaât-ı sabıkamıza istinaden tedrîsâtın istikmâli maksadıyla vazʻ edilmemiştir. Belki dışarıda ve İstanbul’da tekessür eden talebenin adedini azaltmak maksadı gözetilmiştir.

Filvâki böyle bir maksad takibinde mecburiyet hâsıl olacağı da tabiidir. Çünkü bir taraftan talebe sıfatını hâiz olanlar askerlikten muaf tutulursa diğer cihetten talebenin seviye-i iktidarı bir mizan-ı takdir ile tayin edilmezse medrese-nişin olmak veya öyle görünmek askerlikten yakayı kurtarmak için pek iyi vesile teşkil eder. Bu ise mülk-i celîl-i ilmîyi perde ittihaz ederek silk-i celîl-i askeriye îkâʻ-ı zarar etmek demektir ki mazarrat-ı maneviye ve maddiyesi der-kârdır.

Şu halde medreselere imtihan vazʻı iki noktadan lazım olduğu anlaşılır. Biri, talebeyi derse çalışmaya mecbur etmek, diğeri menâfiʻ-i askeriyeyi temin etmek.

Şimdi yek diğerine merbût olan bu iki nokta-i nazarın hangisi mühimdir? Hangisi esas ittihaz olunmalıdır? Burasını muhakeme edelim. Malumdur ki teşkil-i hükümet eyleyen efrâdın heyet-i umumiyesi bir şahs-ı manevi demektir. Bu heyet-i umumiyeden ayrı ayrı her ferdin terbiye-i diniyesi o şahs-ı manevinin ahlak-ı fâzılasını, malumât-ı fenniye ve müktesebât-ı fikriyesi tekemmülât-ı dimağiyesini teşkil eylediği gibi heyet-i umumiyenin kudret ve şevket-i askeriyesi de o şahs-ı manevinin selamet-i vücudu ve kuvve-i pazusuna mukabildir.

Şimdi ahlâk-ı redîe sahibi bir şahsın, mazarratından başka bir faidesi olmayacağı ve bu şahsın mazarratının iktidar-ı fikrîsi ve pazusu nisbetinde ziyadeleşeceği ve kemâlât-ı akliye ve terbiye-i fikrîyesi olmayan bir şahsa da, divâne râ kalem nîst, sözünden başka bir şey denilemeyeceği selâmet-i vücudu, kuvve-i bedeniyesi bulunamayan da ilel ve emrâzdan âsude olamayacağı ve bir şeye mukavemet edemeyeceği düşünülürse ve sehpâ-yı hükümet olan bu üç cihet yekdiğeriyle iyice mukayese edilirse görülür ki bir heyet-i ictimaiyeye birinci derecede ehemm olan şey terbiye-i diniye demek olan terbiye-i ruhiye, ikinci derecede terbiye-i fikrîye, derece-i sâlis de kudret-i askeriyedir.

Binaenaleyh terbiye-i ruhiye ile terbiye-i fikrîyenin müştereken teâlisine hâdim olan tedrisât-ı medârisin her şeyden mühim olduğu ve medrese imtihanlarının yalnız talebeyi çalışmaya mecbur etmek için vazʻ edilmesi icap ettiği anlaşılıyor. Talebeyi çalışmaya mecbur etmek ise her sene okudukları derslerden bi’l-imtihan iki sene iktidar ibraz edemeyenlerin medreseden ihracıyla hâsıl olur ki bu suretle ihrac olunanlar mükellefiyet-i askeriyeye bittabi tâbî tutulacağından cihet-i askeriyenin menafii dahi temin edilmiş olur.

Tedrisât-ı medârisin menafi-i esasiyesinden olan şu cihet evvelden beri düşünülemediğinden bizzarure cihet-i askeri, menfaatini temin cihetine gitmiş ve on altı sene evveline kadar kura imtihanları icra olunmuş ve her ne dense bu on altı seneden beri de külliyen menfaatten hâlî olmayan bu imtihanlar da lağvedilerek hem tedrisât bütün bütün zîr ü zeber edilmiş hem de cihet-i askeriye menafii düçar-ı zarar olmuştur.

Şu devr-i teceddüdde ise bizim için faidesi mahdud olan kura imtihanlarından tekrar başlanmak istenildiğini görüyoruz. Lakin acaba medreselerde şimdi sınıf imtihanının icrası mümkün müdür?

Tabidir ki medreseler ihtiyac-ı hazırla mütenasip bir tarzda ıslah edilmezse sınıf imtihanları da bir rabıta-yı muntazama tahtında icra edilemez. Islahât ve tensikât icra olununcaya kadar -ki üç sene kadar temadi edeceği aşikârdır.- kura imtihanlarının icra olunması icab eder. Bu halde bu imtihanların mazarrat ve menfaatini derpiş edelim de hiç olmazsa mazarratın tahdidi çarelerini taharri edelim.

Kura imtihanlarının mazarratları şunlardır:

  1. İmtihanlar tedrisâtı takip eylemediğinden ekseriyetle talebenin evvelce okuduğu veya okuyacağı derslerden imtihan olunması icab eder. Bu suretle talebe takip eylediği dersleri bırakarak geçmiş veya gelecek derslerle meşgul olmasının silsile-i tedrise ne derecede mazarrat olacağı takdir edilmelidir.
  2. İmtihanlar; her millette, her mektepte kabul olunduğu vecihle ders nihayetini takip etmeyip kura keşidesini müteakip icra olunması ve bu sebeple imtihan bazen ders bidayetine ve bazen ders ortasına tesadüf etmesidir ki mevsim-i tahsil ikiye bölünerek öteki tahsilin bütün bütün mahvolması icap eder.
  3. Takdir-i malumat pek kolay bir şey olmayıp talebenin esna-yı imtihanda ahval-i ruhiyesinde ufak bir teşettüt bütün senenin kapanması, malumat ve müktesebatı ibraz edememesi ile neticelenerek bu sebeple bütün mekatibde iktidarını gösteremeyen efendi mektebden çıkarılmayarak sene-i âtîde bir daha tecrübe olunması ciheti ihtiyar edilir. Bunun muhsinâtı derkârdır. Tecrübe-i zatiyemle sabittir ki sınıfdan dönen efendilerden birçoğu ikinci sene fevkalade eser-i terakki göstermiştir. İmtihanın tekerrürü ikinci seneye dehşetli bir intibah hasıl edeceği cihetle talebeyi derse çalışmaya mecbur edecek de ayrıca büyük bir faide teşkil eder. İşte şu fevaid kura imtihanlarında nazar-ı itibara alınmayarak yalnız bir defa tecrübe ile iktifa ediliyor ki bir büyük haksızlıktır.

Kura imtihanlarından istihsal olunan faide ise az çok talebeyi tahsile mecbur etmektir. Binaenaleyh yukarıdaki üç mahzur refʻ edilirse yalnız faidesi kalır ki sınıf imtihanı mevzi edilinceye kadar bu yolda icrâ-yı muamele faideden hâlî değildir.

Velhasıl bütün şu mülahazât zübde edilecek olursa şu netaice destres oluruz.

  1. Medreseler için her halde imtihan lazımdır.
  2. Mekatib-i sairede olduğu gibi medreselerde de sınıf imtihanları icra edilmelidir.
  3. Şimdilik bu sınıf imtihanları kabil-i tatbik olmadığından netaic-i tensikata kadar kura imtihanları bizzarure icra olunacaktır.
  4. Kura imtihanlarından temamı-i istifade temin olunması için imtihanın her halde tahsil-i nihayetine talik edilmesi.
  5. Mekatib-i sairede olduğu gibi bir imtihanda isbat-ı iktidar edemeyen askere alınmayıp sene-i âtîyede aynı dersten bir daha imtihana mecbur tutmak ve bunda temin-i muvaffakiyet edemediği surette askere alınmak.

İşte son iki mesele gerek ders vekaletinden gerek harbiye nezaretinden kemal-i ehemmiyetle nazar-ı dikkate alınmasını mesleğim namına değil hak ve hakikat namına beyan ediyorum. el-Hakku ehakku en yüttebeʻa

Lugatçe

Divâne râ kalem nîst: Deliye günah yazılmaz.

Zîr ü zeber etmek: Altüst etmek

Tensikât: Düzenlemeler

Derpiş: Göz önünde bulundurmak

Teşettüt: Çatallaşma, dağılma

Destres: Ermiş, ulaşmış kimse

el-Hakku ehakku en yüttebeʻa: Tabi olunmaya en müstehak olan Hakktır.