İçeriğe geç
Anasayfa » TURTÛŞÎ’DEN NASİHATLER

TURTÛŞÎ’DEN NASİHATLER

Bu yazımızda Endülüslü fıkıh ve hadis âlimi Turtûşî’yi (rh) kısaca tanıttıktan sonra onun Sirâcü’l-Mülûk adlı eserinden günlük hayatımızda bizim için faydalı olacağını düşündüğümüz bazı nasihat ve tavsiyelere, hikmetli sözlere yer vereceğiz.

Turtûşî kimdir?

Tam adı Ebû Bekr Muhammed b. Velîd b. Muhammed b. Halef el-Fihrî et-Turtûşî şeklindedir. 26 Cemâziyelevvel 451’de (10 Temmuz 1059) Endülüs’ün kuzeydoğusunda bulunan Turtûşe (Tortosa) şehrinde doğdu. Endülüs’teki tahsilinin ardından 476’da (1084) hac görevini yerine getirdikten sonra Irak, Suriye ve Mısır’ın çeşitli şehirlerinde birçok âlimin ders halkasına katıldı. Son olarak Mısır/İskenderiye’ye yerleşti. Burada evinin alt katını medreseye dönüştürüp ders vermeye başladı. Talebelerinin sayısı kısa sürede yüzleri buldu. Şöhreti Mısır’ı aştı. eş-Şifâ kitabının müellifi Kâdı İyaz (ö. 544/1149) da kendisinden icazet almıştır.

Turtûşî, İskenderiye’de bir taraftan talebe yetiştirirken diğer taraftan toplumun ahlâk bakımından ıslahı için çalıştı. Etrafındaki yöneticilere de nasihatlerde bulundu. 515’te (1121) siyasetnâme ve nasihatnâme türü bir eser olan Sirâcü’l-Mülûk’ü telif etti. 26 Cemâziyelevvel 520’de (19 Haziran 1126) İskenderiye’de vefat etti.

Nasihatlerinden:

  • Akıl, bedenin yiyecek ve içeceğe duyduğu ihtiyaçtan daha çok hikmet ve edebe muhtaçtır.
  • Âlim kimse kandil gibidir. Kim ona uğrarsa bir parça ışık alır.
  • Güneş ışığının görmeyen kimseye fayda vermediği gibi, amel etmeyen kimseye de ilminin çok olması fayda vermez.
  • Kişi, elbisesinin altında değil, dilinin altında gizlidir (Yani kişinin giyim kuşamı değil, sözü onu yansıtır).
  • Herkesin kıymeti iyiliği kadardır. İyilik üç türlüdür:
  • Öfke anında dürüst olmak,
  • Zor zamanda cömert olmak
  • Gücü yeterken affetmek
  • Seni ilgilendiren şeylere bak, ilgilendirmeyenleri bırak. Çünkü seni ilgilendirmeyen şeyleri bırakman, seni ilgilendiren şeyleri elde etmene vesile olur.
  • Bil ki bir şeye hiç ihtiyaç duymaman, ona sahip olup da kendini zengin sanmandan daha hayırlıdır.
  • Kısa ve öz konuşmak, konuşan için daha sağlam (hatadan daha uzak), dinleyen için de daha anlaşılırdır. 
  • Münazarada öfkelenmek delili unutmaya sebep olur.
  • Sabrı bırakma. Çünkü sen hoşlanmadığın birçok şeye sabretmediğin müddetçe hoşlandığın şeye kavuşamazsın. Yine hoşlandığın birçok şeye sabretmedikçe hoşlanmadığın şeylerden kurtulamazsın.
  • Sana sadakayı tavsiye ederim. Yenilen şey beden için, hibe edilen şey ise ahiret içindir. Cömert kimse az bir şey de olsa vermekten hayâ etmez.
  • Kardeşlerini gözetip koru. Çünkü asıl garip, vatanında bile olsa, arkadaşlarını ve dostlarını kaybeden kimsedir. Asıl garip hiç arkadaşı olmayandır.
  • Hayırlı kimselerle bir arada bulunmak kalpleri imar eder.
  • Kanaatkâr ol. Kimin yemekten karnı doyarsa o hep aç demektir. Kimin de zenginliği malla ise o hep fakirdir.
  • Seni uyaran sana müjde veren gibidir.
  • Dünya sana yöneldiğinde ondan infakta bulun. Çünkü o infak kalıcıdır.
  • Bereket çokluktan değil, çokluk bereketten kaynaklanır.
  • Düşmanlık eken pişmanlık biçer.
  • Bir bilgeye, “Kalbinden kederi at.” denince diyor ki: “Benim iznimle girmedi ki.”

(Kaynakça: Turtûşî, Sirâcü’l-Mülûk, Mısır 1289/1872; Muharrem Kılıç, “Turtûşî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XLI, 430-431; Ali Bulut- Suliman Alomirat, Câhiliyeden Günümüze Arapça Edebî Metinler ve Çözümlemesi, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yay., İstanbul 2017.)