İçeriğe geç
Anasayfa » AH İSTİKAMET!

AH İSTİKAMET!

Osmanlıca kelime ve kavram­lar zamanımızda kullanılmı­yor Bunlardan biri istikamet­tir; yani doğruluk, dürüstlük… Öteki kullanılmayan kelime ve kavramlardan bazıları: Mürüvvet, iffet, şecaat, hikmet, hilm…

Bunların yerlerine acaba arı duru, sade, özTürkçe karşılıklarını koyabildik mi?

Dindar Müslümanların günde on­larca defa okudukları Fâtiha Suresinde “müstakim” kelimesi geçiyor İstikamet ile aynı kökten.“Sırat-ı müstakim” doğ­ru yol demek.

Kur’an-ı Kerim’in “Hûd” Suresinde “Sana nasıl emrolunduysa öylece dos­doğru ol!”1 buyrulmaktadır. Bu ayet indirilince Peygamber Efendimiz – sallallahu aleyhi ve selem – “Hûd Suresi beni kocalttı.”2 buyurmuşlar­dır. O, Allah tarafından günâh ve ya­nılma konusunda korunmuş, ismet sıfatlı “mâsum” bir peygamberdi. Ümmeti için korkmuşlardı.

İslâm’ın amelî ahlak ilkeleri­ne, kurtarıcı ve yükseltici huylar ile helâk edici ve alçaltıcı huyları anla­tan bir ‘‘ahlâk ilmihâline” son derece muhtacız. Gerçi, zamanımızda mil­yonlarca adet basılıp yayılmış olan, merhum Ömer Nasuhi Bilmen’in ‘‘Büyük İslâm İlmihâli” nde bir ahlak bölümü var ama bendeniz bağımsız olarak sırf ahlâktan bahseden bir il­mihâl yazılmasını istiyorum.

Yunus Emre ‘‘Yetmiş iki millet elin yüzün yumak bilmez değil” di­yor. Müslümanın elbette abdest al­manın, namaz kılmanın hükümlerini bilmesi gerekir. Lâkin Müslümanlık sadece abdest almakla, namaz kıl­makla bitmiyor Müslümanın sıfatla­rından biri de “iyi ve yüksek ahlâklı insandır” Peygamberimiz “yüksek ahlâkı tamamlamak için gönderil­miştir.”

Müslüman nasıl ve hangi saha­larda doğru olacaktır?

Öncelikle Allah ile olan mu­amelelerinde doğru olacaktır Bu doğruluğun birinci ve temel şartı ihlâstır.

Kimsenin görmediği bir yerde, tek başına namaz kılarken üstüne başına, tadil-i erkâna hiç önem ver­miyor paldır küldür kılıyor. İnsanların arasındayken daha dikkatli hareket ediyor… Böyle bir şey ihlâsa aykırıdır.

İnsanlarla veya diğer yaratıklar­la olan muamelelerinde adalete ria­yet edecektir Adaletin karşıtı zulmdür. Müslüman zulm etmez. Ederse kötü ve zâlim bir Müslüman olur.

Adam dindar geçiniyor; komşularına eziyet ediyor; onlara rahat­sızlık veriyor Böylesi kesinlikle iyi bir Müslüman değildir.

Pikniğe gidiyor; yiyor içiyor; eğ­leniyor; oradan ayrılırken bir yığın çöp, zibil bırakıyor. Yeni moda tâbir­le çevre temizliğine önem vermiyor. Bu da kötü bir Müslümandır.

Öldürmekten zevk alıyor; zevk için avcılık yapıyor… Kötü Müslü­man…

Parayı, maddî menfaati, bol ge­liri çok seviyor Bu da doğru bir şey değil, doğruluk değildir.

Yaşayış tarzında, tüketimde, alış verişte, giyim kuşamda, yiyip içme­de, ev döşemesinde; lükse, israfa, aşırılığa, gerekenden fazla konfora

kaçmak doğruluğa aykırı bir şeydir.

Zamanımızda bazıları “Müslümana, her şeyin en iyisi lâyıktır” diyerek israf yapıyorlar. Mesela, 30 bin liralık bir otomobil işini görecek, ihtiyacını karşılayacak; zamane sofu­su 150 bin liralık lüks, pahalı, İsrafil bir otomobil alarak caka satıyor… Kur’an-ı Kerim’de müsrifler (savur­ganlar) için “Onlar şeytanın kardeş­leridir”3 buyrulmaktadır. Müslümana her şeyin en iyisi lâyıktır sözü ile bu âyeti nasıl bağdaştırıyorlar acaba?

Akıllı, vicdanlı, hikmetli Müs­lüman kendine karşı da doğru ve dürüst olmalıdır Kendini aldatmamalıdır.

Bir kişi, kötülükle çok emreden nefs-i emmâresine uyarsa öncelikle kendisine eğrilik ve yamukluk yap­mış olur.

İyi bir Müslüman kendisine iyi demez…

Akıllı bir Müslüman doğru da olsa övgülere aldanıp kendini bü­yük görmez; doğru olan yergilere kızmaz, onlardan yararlanmaya ça­lışır…

Doğruluğun şubelerinden biri de emanetlere ihanet etmemek, onların hakkını vermektir Doğru Müslüman ehil olmadığı bir başkan­lığı, hizmeti, vazifeyi, makamı, mevkii, memuriyeti kabul etmez.

Doğru bir Müslüman, ehil ve lâyık olsa bile riyâsete tâlip ol­maz. Bu konuda mufassal (ayrıntılı) bilgi edinmek isteyenler Elmalılı Tefsiri’nin Yûsuf Sûresine müracaat buyursunlar.

Kimler doğru, dürüst, düzgün, yüksek ahlâklı, yüksek karakterli, fa­ziletli Müslüman değildir?

  1. İhalelere fesat karıştıran mü­teahhitler ve onlarla işbirliği yapan bürokratlar Bunlar isterse beş vakit namaz kılsınlar hattâ geceleri teheccüd namazına kalksınlar yine de kötü ve eğri Müslümandır.
  2. Saçı bitmedik yetimlerin hakkı olan devlet ve belediye büt­çelerini kötü kullanan, israf eden, bir kısmını zimmetlerine geçirenler; yakınlarına ve parti yâranlarına peşkeş çekenler de yamuk Müslümandır.
  3. Yalan söyleyen, vaadlerini yerine getirmeyen, halkı aldatanlar doğru Müslüman değil eğri Müslümandır.

Çocukluğumda, 1940’lı, 50’li yıllarda eski zaman evlerinin misafir odalarında şöyle levhalar bulunur­du:

Geçme nâmerd köprüsünden, ko apartsın su seni,

Müstakim ol, Hazret-i Allah utandırmaz seni.

Biz dindarlar çocuklarımıza din ve Kur’an dersi okutuyoruz; abdest nasıl alınır; namaz nasıl kılınır; oruç nasıl tutulur; Kutsal Kitabımız na­sıl okunur… Bu bilgilerin yanında yeni nesillere mutlaka yüksek İslâm ahlâkını (huylannı), yüksek İslâm ka­rakterini, İslâmî faziletleri, münciyatı (kurtarıcı huylan), mühlikâtı (helâk edici, alçaltıcı, cehenneme soku­cu) kötü huylan da çok iyi şekilde öğretmemiz gerekir. Yüksek ahlâk boyutu olmayan bir Müslüman çok eksik bir Müslümandır.

Dünya dinleri içinde gıybeti en fazla zemmeden ve yasaklayan din bizim dinimizdir Buna rağmen dün­ya üzerinde en fazla gıybet yapan topluluk da biziz.

Namaza, abdeste, kaba sofulu­ğa, zâhire; yeterli miktarda ahlâk, fa­zilet, bâtın zenginliği ilâve etmeliyiz.

Zamanımızda en yaygın kötü­lük haram yemektir.

Müslüman toplumda, Allah’ın ve Resulü’nün kesin şekilde yasakla­mış olduğu faiz ve riba son derece yaygındır. Gırtlağımıza kadar; ilikleri­mize kadar ribaya batmış vaziyet­teyiz. Sonra da dindarlık edebiyatı yapıyoruz.

Allah’ın bize en güzel bir örnek ve model olarak göndermiş oldu­ğu Peygamber Efendimiz “Komşusu açken tok geceleyen bizden değil­dir”4 buyuruyor Biz, milyonlarca fakir; muhtaç, sefil kardeşimizle ilgi­leniyor muyuz?

Tuzu kuru Müslümanlar zaman zaman mükellef ziyafetler veriyor. Sofralarında bir kuş sütü eksik… Bir de bir köşesinde hiç olmazsa bir adet fakir… Niçin zengin Müs­lümanlar zengin ziyafet sofralarına bir fakir çağırmazlar? Çok ahlâklı ve faziletli oldukları için mi?

Zamanımızda paralı kurslar var İngilizce kursları, bilgisayar kursları, şoförlük kursları, hat ve tezhip kurs­ları vesaire… Keşke bir de “istika­met Kursları” açılsa… Bu kurslarda ehliyetli ve liyâkatli hocalar; üstadlar; mürşidler ders verseler Bunları ta­kip edip şehadetname alanlar istikametli, ahlaklı, faziletli olsalar…