İçeriğe geç
Anasayfa » ÇOK CİMRİDİR İNSAN!

ÇOK CİMRİDİR İNSAN!

Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim”[1]

Mâide Sûresi’nin bu âyetinde ifade edildiği gibi İslam, kâmil bir dindir. İslam’ın koyduğu kurallara teslim olan ise kâmil insan olma yoluna girmiştir. Bu yolun sonu ise iki cihan mutluluğudur.

İslam dininin insanın kemâle ermesi hususunda ortaya koyduğu bu kurallar iman, amel ve ahlâk olmak üzere üç temel alanı teşmil eder ve bunlar birbirinden bağımsız değil, iç içedir. Birinin eksikliğinde kemâlden söz edemeyiz. Bununla birlikte birinin eksikliği kişinin diğer iki alanda da eksik olduğunu gösterir. Yine bu durum kişinin iki cihan mutluluğunu etkilemektedir. Diğer taraftan bu üç alandan birine yapılacak olan takviye diğerlerini de desteklemekte ve güçlendirmektedir.

İslam’ın kemâlat noktasında koyduğu ilkelerin hepsi “orta yol”da buluşmaktadır. Bu durum ahlâk alanında kendini daha belirgin olarak göstermektedir. Bir ahlâkın faziletli olması için ifrat ve tefritten kaçınması, iki aşırı ucun ortasında yer alması gerekmektedir. Orta yolda olmayan ahlâkın faziletinden söz edemeyiz.

Yazımızın konusu olan cimrilik, israfın karşısında diğer bir uç noktadır. İsraf, vermede ifrat, almada tefrit; cimrilik ise, almada ifrat, vermede tefrittir. Bunların ortası ise cömertliktir. Yazımızda kişinin önce cimriliğinin sebeplerinden, ardından zararlarından ve tedavisinden bahsedilecektir.[2]

1- Cimriliğin Sebepleri

Cimriliğin sebeplerine geçmeden önce insanların cimriliğe meyilli olduğunu ifade eden şu âyetlere dikkat çekmek isteriz:

İnsan pek de cimridir.”[3]

Yoksa onlara mülkten bir hisse mi var? Öyle olsa dahi insanlara ondan bir çekirdek bile vermezler.”[4]

Bir iyiliğe uğrarsa onu herkesten men eder”[5]

Bu âyetlerin yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’de israftan sakındıran âyetlerden çok daha fazla, infak etmeyi teşvik eden âyetler bulunması insanın cimrilik yönündeki meyline işaret eder niteliktedir.

İnsanların fıtrî olarak cimriliğe meyilli olması ve bu meylin tezahür etmesi ise şu üç ana sebepten kaynaklanmaktadır:

a) Malın tükenme korkusu: Malın tükenme korkusu veya başka bir deyişle fakirlik korkusu cimriliğin inkâr edilemez sebebidir. “Rabbinizin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz. Zaten insan pek cimridir.”[6]Şeytan sizi fakirlikle korkutarak cimriliği ve hayâsızlığı emreder; Allah ise kendisinden mağfiret ve bol nimet vadeder. Allah’ın lütfu boldur, O her şeyi bilir.”[7] gibi âyetler apaçık olan bu durumu ortaya koymaktadır.

b) Aşırı mal sevgisi: “Gerçek o, mal sevgisinden dolayı pek katıdır.”[8], “Ve malı, aşırı bir sevgi ile seviyorsunuz”[9]

Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v), “İnsanoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncü vadiyi de ister, onun gözünü ancak toprak doldurur. Tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder”[10] buyurmaktadır.

Hakikatte insanı cimriliğe sevk eden asıl şey mal varlığı ve çokluğudur. Bu, cimri kimselerin ekserisinin de mutluluk sebebidir ve hatta mutluluklarının tek ölçütüdür. Bundan dolayı malını çoğaltmak için, sürekli, yollar arar ve sadece bu gaye için yaşarlar.

c) Çocuğa düşkünlük: Cimriliğin bir diğer sebebi kişinin çocuğuna olan düşkünlüğüdür. Çocuk sahibi olmadan önce cesur ve cömert bazı kimselerin çocuğu olduktan sonra son derece korkak ve cimri olduğu görülebilmektedir. Bunun temel saiki kişinin, çocuğunun fakr u zarurete düşmemesi veya çocuğunun daha rahat bir hayat yaşaması düşüncesidir. Bu bağlamda, geliri çok yüksek olup her bir kuruşun hesabını yapmasına rağmen çocuğuna her türlü lüksü sağlamaya çalışan birçok kimse müşahede edilebilmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu durumu şu şekilde dile getirmektedir:Muhakkak ki, çocuk cimrilik ve korkaklık sebebidir.”

Esasında kişi çocuğu dışında bir kimse için de cimri olabilir. Ancak çocuğa olan düşkünlük başka kimselere olan düşkünlüğe nispeten daha fazla cimriliğe yol açmaktadır.

2- Cimriliğin Zararları

Cimriliğin zararları iki cihanda da söz konusudur. Uhrevî zararlarının yanı sıra dünyevî zararları da vardır. Bunları özelden genele şu şekilde sıralayabiliriz:

a) Kendisine olan zararları: Cimrilik, fark edilmeksizin kişinin benliğinde derinleşirse kişinin dünyevî açıdan zarara uğramasına sebep olabileceği gibi Allah’a kulluktan alıkoyarak uhrevî açıdan da zarara uğramasına sebep olabilir. O kadar ki; Allah’ın emirlerini yerine getirmekten imtina eder hale gelebilir; hac, zekât gibi malî yönü bulunan ibadetleri yerine getirmeyi istemeyebilir. Kimisi türlü bahanelerle kendini kandırır, kimisi de bahaneye ihtiyaç hissetmez bile. Kimisi de öyle rezil bir duruma düşmüştür ki ibadet için ayrılması gereken vakti, kazancına mani görerek zaman israfı sayar. 

Bu itibarla şunu söylemek mümkündür: Cimri kişiler mala karşı hırslı olur. Bu hırsları kalplerini katılaştırır. Neticede zalim insanlardan daha acımasız ve adaletsiz olabilirler. İşlerinde hakkaniyet ölçüsünü kaybederler. Dolayısıyla kendisine zulmetmekle birlikte başkalarına da zulmederler ve ziyanları katlanarak artar.

Cimriliğin dile getirdiğimiz bu uhrevî zararlarının yanında dünyevî zararları vardır. Bunlardan biri cimriliğin, sahibini yalnızlığa mahkûm etmesidir. Zira cimri insanların arkadaşlık ilişkileri genellikle menfaat üzeredir. Bundan dolayı hayatlarında hiçbir zaman samimi dostları olmaz. Zahirde çevreleri olsa bile aslında yalnız bir hayat yaşarlar. Akrabalık bağları da zayıftır.

Cimri kişiler yüksek unvanlar alsalar veya yüksek mevkilere gelseler bile cimrilikleri sebebiyle toplumda saygınlıkları yoktur. Örneğin; mevkilerine, yüksek gelirlerine rağmen bedava yemek peşinde koşan veya başkalarının varlıkları üzerinden geçinmeye çalışan insanlar olabilmektedir. Sonuçta buna tanıklık eden çevresi nazarında onlar, ufak hesapların peşinde koşan küçük insanlar olmaktadırlar.

Cimri insanlar, mutluluğu mal çoğaltmak sandıkları için her zaman çalışırlar. Masraf olduğu düşüncesiyle ihtiyaç duydukları veya hoşlarına giden birçok şeyden de mahrum yaşayabilirler. Çok zengin olsalar bile kendilerini fakir hissederler ve her zaman malını kaybedeceği korkusuyla mutsuz bir hayat sürerler.

b) Ailesine olan zararlar: Bazı cimri kişiler kendisinin mal üzerindeki hassasiyetini ailesinin de göstermesini isterler. Kendisini birçok şeyden mahrum bırakmanın yanında ailesini de birçok şeyden mahrum bırakırlar. Neticede aile fertleri psikolojik travmalar yaşar ve ailelerinde huzur kalmaz.  Bu ortamda yetişen çocukların da sorunlu fertler olması muhtemeldir.

c) Topluma olan zararlar: Bir toplumun varlığını sürdüren asıl şey toplumdaki her ferdin yekvücut olabilme şuurudur. Cimriliğin hâkim olduğu toplumlarda ise birlik şuurunun aksine bencillik ön plandadır. İnfakta bulunan, sadaka veren birbirlerine yardımcı olan toplumun aksine toplum içerisinde daha keskin sınıflar oluşur. Zengin sadece zenginle bir arada olur, fakirin kendisinden bir şey isteyeceği düşüncesiyle fakiri yanında istemez. “… Onlar uykuda iken Rabbinden gelen bir âfet o bahçeyi kuşattı. Bahçe yanıp simsiyah kesiliverdi. (Bahçe sahipleri) sabahleyin birbirlerine ‘Mahsulünüzü toplayacaksanız erken davranın.’ diye seslendiler. ‘Sakın yanımıza bir yoksul sokulmasın.” diyerek fısıldaşarak gittiler…”[11] âyeti de bu tipteki insandan söz etmektedir.

Cimri insanların topluma ekonomik olarak da zararları bulunmaktadır. Bu kimseler hasletlerinin bir gereği olarak halk arasındaki tabiriyle parayı yastık altı ederler. Bu da bir ülke ekonomisi için en büyük zararlardan biridir. Onlar infak ederek veya yanında çalışanlara yeterince ücret vererek ya da borç vererek alım gücü olmayan kimselerin de harcama yapmasını sağlayıp ekonomiyi canlandırmak yerine, parayı yastık altı etmek suretiyle, piyasayı bu paradan mahrum ederler. Bu durumda da piyasanın likidite ihtiyacını artırdığı için bu kimseler ülke ekonomisini zayıflatmakta ve enflasyonu yükseltmektedirler. Sermayelerinden sadece faizli bankalar üzerinden yararlanılmaktadır. Bu durumda da faizin maddî ve manevî olarak topluma verdiği bütün zararlar söz konusu olur.

3- Cimriliğin Tedavisi

a) Kabullenmek: Her hastalığın tedavisinde öncelikle kişinin hasta olduğunu kabul etmesi gerekir. Cimrilikte de durum aynı şekildedir.

b) Cimriliğin sebebi bulunup o yönde doğru bilgi sahibi olma: Kişi cimri olduğunu kabul ettikten sonra mal sevgisi, fakirlik korkusu ve çocuğa düşkünlüğü gibi hangi sebepten dolayı cimri olduğunu bulması gerekir.

Şayet mala düşkün olduğu için cimri ise malın yaratılış gayesini öğrenip malın asıl sahibi olan Allah’ı düşünmesi gerekir. Nitekim Gazâlî, cimrilik tanımı için servetin var oluş gayesini esas almak gerektiğini söylemektedir: “Buna göre malı yaratılış gayesinin dışında harcamak israf, bu gaye için harcamaktan kaçarak elde tutmak cimrilik, yaratılış gayesine uygun olarak harcamaksa cömertliktir.”[12] Kişi, malın yaratılış gayesini yeterince içselleştirirse mala yönelik hırsının ne denli önemsiz olduğunu görür. Aracı amaç edinmekten kurtulur.

Kişinin cimriliğinin sebebi fakirlik korkusu ise, “Şeytan size fakirliği vadederek cimriliği ve hayasızlığı emreder; Allah ise kendisinden mağfiret ve bol nimet vadeder. Allah’ın lütfu boldur, O her şeyi bilir.” âyeti çerçevesinde Rabbinin nimetlerini düşünür. Kendisinin imtihanda olduğunu ve fakirlik gibi her türlü belada sabretmesi gerektiğini bilir. Asıl kazanç yurdunun ahiret olduğunun farkına varır.

Cimriliğin sebebi kişinin çocuğuna düşkünlüğü ise  “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır.” âyeti çerçevesinde oğluna olan sevgisinin eşyanın yaratılış gayesine mani olamayacağını bilmesi gerekir. Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi; “Bir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha üstün bir miras bırakamaz.” Bu bilinçte olan Müslüman gerçek bir ebeveyn olup çocuğunun mutluluğunu sadece bu dünya ile sınırlı kılmaz, çocuğunun ahiret yurdundaki mutluluğunu da düşünür.

c) Cimriliğin dünyevî ve uhrevî zararlarıyla birlikte ölümün herkes için kaçınılmaz olduğunun sık sık düşünülmesi: Cimri insanda bencillik diğer insanlara göre daha fazla bulunmaktadır. Bundan dolayı cimrilik hastalığından kurtulabilmek için cimriliğin kişinin kendisine ne gibi zararlarının olduğunu tefekkür etmesi gerekmektedir. Böylelikle ben merkezli olan bir hastalığı yine kendisini merkeze alarak kurtulmuş olur.

Bunların yanında bir gün öleceğini aklında bulunduran kimse için dünya malının çok önemsiz olduğu herkes için malumdur. Dolayısıyla cimri kimselerin ölümü hatırlaması ve ibret alması için kabir ziyaretleri yapması da cimriliğin tedavisinde önemlidir. Zira bu sayede nice zengin kimsenin malının mülkünün kimseye kalmadığının farkına varacaktır.

d) Zekât gibi farz mali sorumlulukların dışında nafile olarak da vermeye çalışılması: Her kalbî hastalığın tedavisinde zihnî hazırlıkla birlikte tedavinin eylem boyutu bulunmaktadır. Genelde bu boyutun ekseriyetini o hastalığın zıddı oluşturmaktadır. Cimrilik için de aynı durum söz konusudur. Cimri insan, öncesinde zikrettiklerimizi yerine getirdikten sonra, bir süre istemese bile, kendisini vermeye zorlaması gerekmektedir. Cimrilik bir alışkanlıktır. Ara sıra vermeyen insana cimri denmeyeceği gibi ara sıra veren kişiye de cömert denmez. Dolayısıyla cimrilik alışkanlığından kurtulmak sadece aksinin birkaç kere yapılmasıyla değil alışkanlık haline getirilmesi ile mümkündür.

Netice olarak cimrilik başta bu hastalığa sahip kişinin kendisine olmak üzere ailesine ve topluma maddî ve manevî/dünyevî ve uhrevî zararları vardır. Bu zararları sebebiyle cimrilik kesinlikle kendi halinde bırakılabilecek bir haslet değildir. Ölümün ne zaman geleceği bilinmediği, dünya hayatı sadece imtihandan ibaret olduğu için derhal tedavi edilmesi gerekmektedir. Cimriliğin tedavisinin iki boyutu vardır. Birincisi zihnî, ikincisi pratiktir. Cimriliğin kişinin zihin ve düşünce dünyasını etkilemesi yönüyle zihnî boyutta; eylemlerde kendisini göstermesi yönüyle pratik boyutta ele alınması ve çözümlenmesi gerekmektedir.

Ya Rabbi! Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım.


[1] Mâide, 5/3.

[2] Detaylı bilgi için bakınız: Abdurrahman Kasapoğlu, “Kur’an’a Göre Cimrilik -Sebepleri, Zararları ve Eğitimi-”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007 2. Sayı; Adem Dölek, “Sünnet Işığında Cimrilik Hastalığı ve Tedavi Yolları”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2004 sayı: 4; Müfit Selim Saruhan, “İslam Ahlâkında İsraf ve Cimriliğin Tedavisi”, İslami Araştırmalar Dergisi, 2003 cilt: 16 sayı: 4.

[3] İsrâ, 17/100.

[4] Nisâ, 4/53.

[5] Meâric, 70/21.

[6] İsrâ, 17/100.

[7] Bakara, 2/268.

[8] Âdiyât, 100/8.

[9] Fecr, 89/20.

[10] Müslim, “Zekât” 116.

[11] Kalem, 68/20-24.

[12] DİA, “Cimrilik” maddesi.