Her peygamberin beş esas sıfatından biri olan sıdk; insanın, inancında, özünde, sözünde, niyetinde, sözleşmesinde, ticaretinde, idaresinde, yönetiminde, kısaca bütün iş ve davranışlarında, sosyal ilişkilerinde doğru, dürüst, hakkı gözetir; âdil, ihlâslı ve samimi olma halidir. Hile, yalan, batıl, iki yüzlülük, riya ve sahtekârlığın zıddıdır. İrfânî manada sıdk, doğruluk demektir İçte olanla dışta olanın eşit olması: “ Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!” vecizesinde anlatılmak istenen sırra erişmek.
Doğruluk ve adaleti kendisine şiâr edinmiş kimseye sıddîk denir. Sıddîk; her zaman doğruluk ve hak üzere olan, bütün işlerinde hakkı koruyan ve doğru olan, bütün kalbiyle her zaman hakkın ve adaletin yanında yer alan, hiçbir zayıflık göstermeksizin tüm haksızlıklara karşı çıkan kimsedir. Sıddîk olan kimse o denli temiz ve bencillikten uzaktır ki; sadece dostları değil, düşmanları bile ondan tarafsızlık ve adalet bekler Sıddîk takva sahibidir. Her düşüncesinde, fiilinde Allah’a hesap vereceği anın endişesini içinde taşır. Rabbi karşısında daimî bir haşyet içerisindedir. Ve sâdıklar/doğrular safında yer alabilmek için en önemli kapının takva kapısı olduğunu bilir. “Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğru (sadık) olanlarla birlikte olun!” Ayet-i Kerimesi’ni okur; bilir ve muttakîler defterinden silinmemek için sâdıklardan biran olsun ayrı kalmamaya özen gösterir. Sıdkı tam manasıyla kavrayabilmemiz noktasında kelimenin zıt anlamlısı, kizb, bize biraz daha kolaylık sağlayacaktır. Kizb; yalan söylemek, yalan uydurmak, yalan isnat etmek, inanmamak, inkâr etmek, yalanlamak, sözünde, özünde doğru olmamak, münafıklık yapmaktır. Sıdk İslam’da övülürken yalan da şiddetle yasaklanmıştır.
“Yalanı, yalnızca Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur İşte yalancıların asıl kendileri de onlardır.”2 Peygamber (s.a.v) Efendimiz de doğruluğu ve yalancılığı şu şekilde ifade buyurmuşlardır:
“(Sözünde, işinde) doğruluk insanı hayra irşad eder; hayırlı işler de Cennet’e kılavuzluk eder O kimse ki, doğruluk şiârıdır. Nihayet (bu seciyesiyle) sıddîk (vasfına müstahak) olur. Yalancılık da muhakkak insanı fücura (şerre) sürükler; şer de Cehennem’e götürür. O kimse ki, yalancılık onun şiârıdır. Nihayet bu (idmanlı) yalancı da Allah’ın divanında “Kezzâb” defterine yazılır.
Özet olarak diyebiliriz ki;
Sıdk;
- Doğruluk, konuşmada samimiyet ve dürüstlük. Yani dini ve soysal bir zarara yol açmadıkça, söylenen her sözün gerçeğe uygun olması verilen sözün yerine getirilmesidir.
- Niyet ve irâdede ihlâs ve dürüstlük,
Özellikle de iş hayatında Müslümanın niyet ve iradesinin doğruluğu ve dürüstlüğü çok mühimdir Zira o, örnek insandır. Başkalarına karşı güvenilir olması gerekmektedir.
- Karar vermede doğruluk ve dürüstlük,
İnanan bir insan bir işin iyi olduğuna kesin olarak inanmışsa artık bunu yapmaya dürüst olarak karar vermelidir Kötü bir işten uzak durmaya doğru ve dürüst olarak karar vermelidir
- Kararında sebat ve kararlılık göstermek,
Bir konuda düşünerek taşınarak verilen bir kararın caymadan sürdürülmesi. Bu hususta Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Bir işte kesin karar verdin mi Artık Allaha tevekkül et, Ona güvenip dayan çünkü Allah tevekkül edenleri sever.”3
- İşte – amelde doğruluk dürüstlük,
Yapılan işin gösterişten ve desinler den uzak yalnızca iyilik olduğu ve Allah rızası için yapılması, her hangi bir çıkar ve menfaatin hesaba katılmaması, kötülükleri de aynı anlayışla terk etmek dürüstlüğüdür.
- Dini yaşanmasında doğruluk dürüstlük,
Allah Teâlâ’ya karşı korku ve ümit arası bir durum da olma.
Allah (c.c)’a karşı ta’zim, tevekkül, sevgi, saygı bağlılığını gösteren dinî ve manevî hallerinde doğru dürüst olmak sıdkın ve sadakatin en yüksek derecesini oluşturmaktadır Bu hususta Yüce Mevlâ şöyle buymaktadır:
“Ey Habibim! De ki: Ben dinimde ihlâs ve sıdk ile yalnız Allaha ibadet ederim. Ve siz ümmetime de bunu öğütlerim.”4
[1] -Tevbe, 9/1 19 2-Nahl, 16/105 3-ÂI-i İmran,3/I59 4- Zümer, 39/14