İçeriğe geç
Anasayfa » ERTELEMEK NEDİR? NE DEĞİLDİR?

ERTELEMEK NEDİR? NE DEĞİLDİR?

Sözlükte sonraya bırakmak, tecil etmek, tehir etmek, talik etmek gibi kelimelerle ilişkili olarak kullanılan ertelemek teorik olarak, yapılması gereken bir işin farklı sebeplerden dolayı vaktinden sonraki bir zamana bırakılması veya o işe dair karar vermeyi geciktirmektir. Düzeyi ve etkisi farklı olmakla birlikte ertelemek, hemen hemen bütün insanların günlük hayatlarında sergiledikleri bir davranıştır. Çünkü sonraya bırakmak ve geciktirmek insanî bir durumdur. Bu itibarla iradeli bir şekilde erteleyen tek varlık insandır.

Ertelemek neliğine, nasıllığına ve etki oranına göre çok basit bireysel sonuçlar doğurabileceği gibi toplumsal bazlı yıkıcı etkilere ve insanlığın geleceğini tehdit edebilecek bir düzeye gelebilir. Sosyal, siyasal, dinî ve ahlâkî bir mücadele ertelemenin etki düzeyini bir nebze olsun hafifletebilir. Nihai anlamda ertelemenin ortadan kalkması ise süreklilik ile yakından ilişkilidir. Ertelemenin nedeni olarak ifade edilen kişisel performans düzeyindeki düşüklük ve öz düzenleme becerisindeki yoksunluk çeşitli yöntemlerle giderilmediği takdirde ise erteleme davranışı bir dönüşüm yaşamakta ve yerini tembelliğe bırakmaktadır. Kişi her ne kadar üzerine düşen sorumlulukları ertelese bile huzursuzluk duygusu, pişmanlık, kaygı, endişe ve ilginçtir ki yetiştirme çabası içerisindedir. Ancak tembelliğe dönüşmüş ertelemede bunlardan söz edilemez. Tembellikle gelen erteleme davranışı tekrarlanarak alışkanlık haline ve nihai olarak kişilik haline dönüşür. Bu noktadan sonra davranışı yapmaya dair niyet ortadan kalkar.

Dinî anlamda ertelemek ise kulluğu ertelemek olarak ifade edilebilir. Çünkü kulluk teklife muhatap olan insanın sorumluluk bilinci ile hareket etmesidir. Ancak ertelemek davranışını ortaya koyan insan sorumluluk bilincinden yoksundur. Ayrıca ertelemek iman amel dengesi ile de ilgilidir. Kulluğun pratik kısmı olan amel düzeyinde daha çok ortaya çıksa da ertelemek imânî noktada bir zafiyetin ve eksikliğin göstergesidir. Nitekim imânî noktadaki bu eksiklik amel düzeyinde kimi zaman bir amelin geciktirilmesi veya yapılmaması kimi zaman da yapılmaması gereken bir amelin yapılması olarak ortaya çıkmaktadır. Peygamber Efendimiz’in x en hayırlı amel olarak gördüğü vaktinde kılınması gereken namazın ertelenmesi dinî anlamda ertelemeye verilebilecek en güzel örneklerden biridir.

Ezan ile birlikte namaz vaktinin girdiğini anlayan insan namaza dair ortaya bir niyet koyar. Şayet namazı ertelemeye niyet etmişse sonra kılacağını ifade eder ve başka şeyler ile oyalanır. Aslında oyalandığı şeylerin kendisi için bir zorunluluk olduğunu ifade ederek kendini rahatlatır.  Ve namazı kılmayı ertelemeye devam eder. Bir yandan bir huzursuzluk, endişe, kaygı hisseder bir yandan da kendini ertelemeye ikna eder. Vaktin çıkması ile birlikte nihai olarak namazı kılmadığının farkındadır ve bunun ıstırabını yaşar. Bundan kurtulmak için kendini temize çekecek şeyler bulmaya başlar. Nihai olarak bu döngü böyle devam eder. Belli bir süre tekrarlanma neticesinde namaz kılmamaya dair alışkanlık kazanır ve bunu kişilik haline getirir.

Elbette bu döngüyü kırmak ve ertelemek davranışından kurtulmak mümkündür. Harekete geçmek, doğru zaman yönetimi, öz denetim, gerçekçi zaman algısı, arzuları öteleme, aşırılıktan uzaklaşma, mükemmeliyetçiliği giderme, olumlu benlik algısı, motivasyon ve mantığa uydurma gibi tutum ve davranışlar ertelemenin tembelliğe, tembelliğin alışkanlığa, alışkanlığın kişilik haline dönüşmesini engelleyecek temel unsurlardır. Bu unsurları bir sonraki yazı dizisinde detaylı bir şekilde açıklamaya çalışacağız. Selam ve dua ile…