Allah’a Hamd ve Senâlar, Rasûlullah Efendimiz’e, Âl ve Ashâbına
Salât ve Selâm olsun.
Cenab-ı Hakk biz kullarına sayısız nimetler bahşetmiştir ki bunların en büyüğü Hz. Muhammed Mustafa’yı Peygamber olarak göndermesidir.
İnsanlığın kurtuluşu da Nebiler Sultanı Peygamberimiz (s.a.v)’e uymakla mümkündür.
Allah’ın bizleri sevmesi ve günahlarımızı bağışlaması hiç şüphesiz Peygamberimizi sevmek, O’na uymak ve saygı göstermek sayesinde olacaktır.
Ümmet-i Muhammed’in en birinci özelliği, bütün güzelliklerin yarıtılış sebebi Habib-i Ekrem –sallalahu aleyhi ve sellem- Efendimize özlem dolu salât ve selâmlarını hiç unutmadan, gönül hoşluğu ile daima göndermeleridir.
Allah’ın sevgilisinin ismi her zaman sevgi, hürmet ve coşkuyla anılmıştır. Peygamberimize olan muhabbetimizin işareti olmak üzere, O’nun mübarek ismi anıldığında salât ü selâm getirmemiz için sözlerin en güzelinde şöyle emredilmiştir:
“Şüphesiz ki Allah ve Melekleri O Peygambere çokça salât ederler; şerefini gözetmeye, şânını yüceltmeye özen gösterirler. Ey Mü’minler! Sizde O’na salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” [1]
Cenâb-ı Hakkın bu Ümmet-i Muhammed’e bahşettiği şeref ve üstünlüğün biri de güllerin ve gönüllerin efendisi Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salât ü selâm getiren kimseye büyük ecir ve sevap vermesidir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize salât ü selâm getirmek, kulun lafzı ve manâsı sebebiyle sevap kazandığı bir zikirdir.
Hiç şüphesiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e salât ü selâm getiren, sadece salavât-ı şerife lafızlarını tekrar etmekle de ecir kazanır. Nitekim tesbih, tahmid, tekbir ve tehlil lafızlarını tekrar ederek sevap kazandığı gibi. Çünkü salavât-ı şerife getirmek, lafız ve manasıyla ibadet edilen bir zikirdir. Bu sebeple selef-i sâlihinin niceleri belli sayıda salavât-ı şerife getirmekle kendilerini sorumlu tutmuşlardır.
Salavât; Allah’a, Rasûlü’ne ve Allah katından getirip haber verdiklerine imandır.
Salavât; saygı, sadâkat, samimiyet,duâ, şefâatini talep, muhabbet, itâat ve teslimiyettir.
Bütün mü’minler biricik önderleri, peygamberleri Hz. Muhammed Mustafa’yı candan çok sevmişler, gönüllerinde yer etmiş muhabbet, saygı ve sadâkatlerini şöyle ifade etmişlerdir:
Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim!
Bir ben değil âlem sana kurbandır Efendim!
Ali Ulvi KURUCU
“Sakın terk-i edebten, Kûy-i Mahbûb-i Hudâdır bu,
Nazargâh-ı ilâhidir, Makâm-ı Mustafa’dır bu!”
Urfalı Şâir Nâbi
“Dünya neye sahipse, O’nun vergisidir hep;
Medyûn O’na cemiyeti, medyûn O’na ferdi
Medyûndur O Masûm’a bütün bir beşeriyyet…
Yâ Râb, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret
- Âkif ERSOY
Ashâb-ı Kiramın Peygamberimize olan bağlılıklarını dile getiren sevgi incisi sözleri ne güzel sözlerdi.
“Lebbeyke ve sa’deyke ya Rasûlellah: Emrin baş üstüne yâ Rasûlellah saâdetler içinde olunuz.”
Allah’ın sevgilisi iki cihan serveri Nebiler Sultanı Efendimize salât ü selâm getirmenin fazilet ve faydalarından bir kısmını şöyle sıralayabiliriz.
- Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize yakın olma sebebidir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurur ki:
“Hiç şüphesiz kıyamet gününde sizden Bana en yakın olan kimse Bana çokça salât ü selâm getirenlerdir.” [2]
2- Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin kendisine şefâat etmesine vesiledir.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyurur ki:
“Kim bana sabahleyin on kere, akşamleyin de on kere salât ü selâm getirirse kıyamet gününde ona sefâat ederim.”[3]
3- Salât ü selâm; nefsin kötülüklerden temizlenmesine, faziletlerle süslenmesine, günahların bağışlanmasına ve hayatın bereketlenmesine sebeptir.
Nebiyy-i Mükerrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurur ki:
“Bana salât ü selâm getiriniz. Çünkü Bana getirdiğiniz salât ü selâm sizin için bir temizlik ve berekettir.”[4]
4- Salavât-ı şerife; sadaka vermek istediği halde darlık içerisinde olan kimse için sevap ve ecir bakımından sadaka yerine geçer.
Sultân-ı Enbiya (s.a.v.)Efendimiz buyurur ki:
“Kim ki helâlinden bir mal kazanır, kazandığından; önce kendine harcar, sonra artanı da etrafındakilere dağıtırsa bu onun için bir zekâttır.
Malı ve sadakası olmayan kimse de şöyle duâ etsin:
“Allahümme Salli alâ Muhammed’in abdike ve Rasûlike ve salli ale’l-Mü’minine ve’l-Mü’minâtı ve’l-Müslimine ve’l-Müslimât:Allah’ım! Senin Kulun ve Rasûlün Hz. Muhammed (s.a.v)’e salât/rahmet et. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, müslüman erkeklere ve Müslüman kadınlara da rahmet et.” Bu salavât onun zekâtı /sadakası olur.”Yani hata ve günahlarını temizler.[5]
5- Dünya ve Âhiret ihtiyaçlarının giderilmesinde en büyük sebeptir.
Sultan-ı Enbiya –sallallahu aleyhi ne sellem- Efendimiz buyurur ki:
“Kim Bana günde yüz kere salât ü selâm getirirse Allah onun yetmişi âhireti için otuzu da dünyası için olmak üzere yüz çeşit hacetini karşılar.” [6]
6- Salavât-ı Şerife; fakirliği giderip, hayır ve bereket kapılarını açar.
7- Salavât-ı şerife; mü’min için kabrinde, kıyamet günü mahşerde ve sırat üzerinde bir nurdur.
Sultan-ı Enbiya –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur ki:
“Bana salât ü selâm getirenlere Cenâb-ı Hakk sırat üzerinde bir nur ihsan eder.”[7]
8- Resûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize getirilen salât ü selâm; günahların bağışlanması ve hataların silinmesine en büyük sebeptir.
Sultan-ı Enbiya –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur ki:
“Kim Bana bir defa salât ederse Cenâb-ı Hakk o kimseye on salât/rahmet eder, on günahını bağışlar ve derecesini on kat yükseltir.” [8]
9- Yüce Allah’ın rahmetinin üzerimize inmesine en büyük sebeptir.
Sultan-ı Enbiya (s.a.v.) Efendimiz buyurur ki:
“Kim Bana bir kere salât ü selâm getirirse, yüce Allah bu sebeple ona on misli rahmet eder.” [9]
10- Habîb-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem- efendimize getirilen salât ü selâm kıyâmet günü sırat üzerinde yürümeyi kolaylaştırır.
Sultan-ı Enbiya –sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur ki:
“Ümmetimden sırat üzerinde düşe kalka yürüyen bir adam gördüm. Bana getirdiği salavât gelerek elinden tutup sırat üzerinde onu ayağa kaldırdı. Böylece kolayca sıratı geçti.”[10]
11- Salât ü selâm: Kulun unuttuğu sözü hatırlamasına sebep olur.
Sultan-ı Enbiyâ (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Kim bir şey söylemek ister de unutursa, Bana salât ve selâm getirsin. Hiç şüphesiz Bana getirdiği salât ve selâmı onun sözüne haleftir. Umulur ki ona kendi sözünü de hatırlatır.”[11]
12- Salât ü selâm getirmek; kıyâmet günü arşın gölgesi altına girmeye sebeptir.
Sultan-ı Enbiya (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Şu üç kişi kıyâmet günü arşın gölgesi altında olacaktır:
- Ümmetimden bir sıkıntı ve üzüntüyü gideren kimse
- Sünnetimi yaşayan ve yaşatan kimse
- Bana çokça salât ü selâm getiren kimse”[12]
13- Salât ü selâm okumanın hayrı, bereketi ve nûru bütün mü’minleri ve müslümanları kuşatır.
Sultan-ı Enbiya (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Müslümanlardan herhangi bir kişinin yanında verecek olduğu bir sadakası yoksa, duâsında şöyle söylesin: “Allahümme salli alâ Muhammedin abdike ve Rasûlike ve salli ale’l- Mü’minine ve’l-Mü’minâti, ve’l-Müslimine ve’l-Müslimât:
Allahım! Senin Kulun ve Rasûlün Hz. Muhammed (s.a.v.)’e salât/rahmet et. Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, müslüman erkeklere ve müslüman kadınlara da rahmet et.” Çünkü bu duâ/salavât-ı şerife o kişi için bir zekât/sadakadır.”[13]
Yani kazançta artış, hayatta bereket, günaha kefaret, nefis ve kalpte temizliktir.
14- Duâların kabûlüne en birinci sebeptir.
Nebiyy-i Mükerrem (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Sizden biriniz dua edeceği zaman önce Allah Teâla’ya layık olduğu şekilde hamd ü sena ederek başlasın. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)’e salât ü selâm getirsin. Daha sonra da duâ etsin. Çünkü bu duâsı kabule daha elverişlidir.” [14]
15- Habib-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, salavât–i şerife getiren kimseye mukabele de bulunur.
Sultan-ı Enbiya (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Selâm veren kimsenin selâmına mukabelede bulunmam için Allah Teâla ruhumu Bana iade eder.” [15]
16- Salavât-ı şerife getiren, Cenâb-ı Hakk’ın azarına muhatap olmaktan kurtulur.
Sultan-ı Enbiya (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Yanında ismim zikrolunduğu halde Bana salât ü selâm göndermeyen kimsenin burnu sürtülsün/perişan olsun.” [16]
17-Mü’minlerin sevgisini kazandırır. Salavât-ı şerife getirenden ancak nifakı açık olan münafık hoşlanmaz.
18-Salât u selâm, kulun ölmeden önce cennetle müjdelenme sebebidir.
19-Salât u salâm meclisi güzelleştirir ve huzur getirir. Kıyamet gününde o meclisde bulunanları da pişmanlıktan kurtarır.
20-Salât ü selâm getirmek amellerin en kazançlısı sözlerin en seçkini hallerin en temizi; Hakk’a yaklaştıracak, rızasını kazandıracak en müteber vesile ve en coşkun bereket kaynağıdır.
21- Salât ü selâmla bereketler saçılır,duâ ve ibadetler kabül olunur, en yüksek derecelere erişilip çıkılır, kalplerin yaraları sarılır, günahlar bağışlanır, sırat geçilir, Havz-ı Kevsere ulaşılır, özlemler giderilir, melekler hoşnut edilir, hidayete ulaşılır, gönüllerdeki iman kemâle erişir, güllerin ve gönüllerin efendisi Peygamberimiz-sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin sevgisiyle tamamlanır.
Salât ü selâm, tahiyyat ü ikram, her türlü ihtiram O’na, Âline, Ashâbına ve Etbâına
Yâ RAB!
Faydalanılan eserler:
Yusuf bin. İsmail en-Nebhani, Eftalu’s-Salavât ala Seyyidi’s-Sâdât
Abdullah Sıracüddin, Es-Salâtü ale’n-Nebiyyi –sallallahu aleyhi ve sellem-
Prof. Dr. Osman Öztürk, Biricik Önderim Peygamberim Efendim
[1] (Ahzâb Sûresi: 56)
[2] Tirmizî
[3] el-Câmiu’s-Sağîr
[4] İbni Ebi Şeybe, Ebu Hureyre (r.a.)’den
[5] el- Camiu’s-Sağir, Ebû Said’il-Hudri (r.a.)’den
[6] İbnu Cevzi, Cilâu’l-Efham
[7] İbn Hibban
[8] Buharî, Neseî
[9] Müslim
[10] Hakim Tirmizî, Taberâni, el-Camiu’s-Sağir
[11] Deylemî
[12] Deylemî
[13] el-Camiu’s-Sağir
[14] Deylemi
[15] Ebu Davud
[16] Tirmizî