İçeriğe geç
Anasayfa » Hadis-i Şerifler Işığında BEKLENEN MEHDİ

Hadis-i Şerifler Işığında BEKLENEN MEHDİ

Ebu Said el-Hudrî’den rivayet edildiğine göre; Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Mehdi, bendendir. (Benim neslimdendir) Açık alınlı ve küçük burunludur. Adaletsizlik ve zulümle dolu olan dünyayı insaf ve adaletle dolduracak ve yedi yıl hüküm sürecektir”.[1]

Mehdi Kimdir?

Mehdi, kelime anlamı itibariyle hidayete erdirilen, doğru yola erişen kimse demektir. İslâmî kaynaklarda Mehdi: Kıyamete yakın bir dönemde geleceği Peygamberimiz (s.a.v) tarafından müjdelenen, zulüm ve adaletsizliğin her tarafı kapladığı bir zamanda gelip yeryüzünü adalet ve hakkaniyetle dolduracağı ve yedi yıl yöneticilik yapacağı bildirilen üstün ahlaklı mübarek şahsiyettir.

Mehdinin gelişi, kıyametin büyük alâmetlerinden ilk alâmettir. Mehdi hayatta iken Hz. İsa (a.s) yeryüzüne inecektir. Hz. İsa (a.s) Deccal’i öldürme konusunda Mehdi’ye yardımcı olacaktır. Sonra sırasıyla diğer büyük kıyamet alâmetleri gerçekleşecektir. En son gerçekleşecek olan kıyamet alâmeti, güneşin batıdan doğmasıdır.

Ehl-i  Mehdi İnancı:

Peygamber Efendimiz’in soyundan gelen, Efendimiz’in adını taşıyan, babasının adı Efendimiz’in babasının adı gibi olan mübarek bir şahıs; ahir zamanda zulüm ve haksızlığın hakim olduğu bir zamanda gelecek, yeryüzündeki zulüm ve haksızlıkları kaldıracak, yeniden sevgi, barış, huzur ve kardeşlik ortamını kuracak, adalet ve hakkaniyetle hükmedecektir!.. Mehdi’nin gelişi hakkındaki Ehl-i Sünnet inancı budur.

İlk dönem bazı hadis kaynaklarında yeralan Mehdi konusu, ilk dönem akaid kitaplarında yer almamıştır. Sonraları Ehl-i Sünnet Akaidi hakkında yazılan eserlerde Şia’nın Mehdi konusundaki görüşlerine cevap olmak üzere diğer Büyük Kıyamet Alâmetleri ile birlikte Mehdi konusu da imanî ve gaybî konular arasında zikredilmiştir.

Şia Mezhebinin Mehdi inancı

Şia kaynaklarında Mehdi konusu çok ileri seviyede akideyi ilgilendiren ana meselelerden biri olarak takdim edilmiştir.

Şia’nın İmamiyye koluna göre; “On iki imamın on ikincisi olan İmam Muhammed el-Mehdi vefat etmeden önce girdiği mağarada şu ana kadar saklıdır. Gizli olarak yaşamaktadır. Aradan bin ikiyüz sene geçtiği halde, o günden bugüne kadar hâlâ sağdır, vakti geldiğinde ortaya çıkacaktır.”

Bu tuhaf ve sakat düşünce, Kur’an ve Sünnet’in özü ile, sahih rivayetlerle kesinlikle bağdaşmadığı gibi akıl ve mantıkla da kesinlikle bağdaşmamaktadır. Ehl-i Sünnet’in Şia’nın Mehdi inancından etkilenmiş olması iddiası da kesinlikle yanlış ve tutarsızdır. Bu konuda Ehl-i Sünnet ile Şia arasında muazzam bir düşünce ve anlayış farklılığı bulunmaktadır.

Mehdi İnancı İsrailiyyat’tan Devşirme bir İnanç Değildir

Naklî delillere gereği gibi önem vermeyen, aklı yanılmaz bir güç gibi kabul eden bazılarının ifade ettikleri; “Ehl-i Sünnet’teki Mehdilik düşüncesinin İsrailiyyat’tan olduğu, İslamî kaynaklara Hıristiyan ve Yahudilerden sızdığı” iddiası kesinlikle yanlıştır. Hıristiyan ve Yahudiler arasında kıyamete yakın bir “Kurtarıcı” beklentisinin bulunması,  ya da Deccal, Ye’cüc ve Me’cüc gibi bazı kıyamet alametlerinin çok az benzerlikle Tevrat ve İncil’de yer alması bu konuların aslını inkâr etmemize neden olamaz.

Bu durum, sadece Ehl-i Kitap’la aramızda bazı konularda benzer noktaların bulunduğunu gösterir. Kur’an’daki Hz. Yusuf (a.s) kıssasının -aradaki temel farklarla birlikte- Tevrat’ta da yer alması nedeniyle bu kıssayı inkâr etmemiz ne kadar yanlış ve tutarsız ise; Mehdi, Deccal, Ye’cüc ve Me’cüc gibi benzeri inançların Hıristiyan ve Yahudiler arasında da varolması nedeniyle bunları reddetmemiz o derece yanlış ve tutarsızdır.

Cenab-ı Hakk’ın ilahî sünneti gereği nerede fitne, fesad ve tahribat varsa orada ona karşı elbette alternatif bir hayır ve ıslahat hareketi çıkacaktır. Kıyamete yakın bir zamanda iman, amel ve ihlasın zayıfladığı bir dönemde böyle harika bir zatın gelmesi ve kısa sürede gerekli ıslahatı yapması, yeryüzünde adaleti hâkim kılması Cenab-ı Hakk’ın bu ümmete bir lütuf ve ikramıdır, nebevî bir müjdedir.

Hadis-i Şeriflerde Mehdi

İlk dönem hadis kaynaklarından; Nuaym b. Hammad el-Mervezî (öl.228)’nin Fiten, İbn Ebî Şeybe (öl.235)’nin Musannef, Ahmed b.Hanbel (öl.241)’in Müsned, İbn Mace (öl.273), Ebu Davud (öl.275) ve Tirmizi (öl.279)’nin Sünen’leri ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (öl.290)’in Fedailüs-Sahabe adlı eseri başta olmak üzere pek çok hadis kaynağında yeralan hadislerde Mehdi, ya “Mehdi”, “Halife”, “Emir” veya “İmam” lakabıyla ya da sadece “Muhammed” ismiyle zikredilmektedir.

Mehdi hakkındaki merfû hadisler ve sahabî sözleri 50 civarında olup genellikle Sahih ve Hasen derecesindedirler. Bu konuda zayıf ve uydurma hadisler de bulunmaktadır.

Buhari ve Müslim’in Sahih’lerindeki hadislerde Mehdî ifadesi sarih/açık bir ifade ile geçmemekle birlikte; bu iki temel kaynakta yeralan “İmamınız sizden olduğu halde Meryem Oğlu (İsa) nâzil olduğu zaman haliniz nasıl olur?..[2]” şeklindeki hadis-i şerifte geçen “İmam” tabiriyle bu konudaki diğer hadislerle irtibat kurularak Mehdi’nin kastedildiği görüşü İslâm alimleri arasında yaygın bir görüştür.[3]

Sahih-i Müslim’de geçen; “Ümmetimin son döneminde bir halife olacak, malı sayıp hesab etmeden taksim edecektir”,[4] şeklindeki hadiste ise ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemi olacağına işaret edilmekte ve bu dönemde malı sayıp hesap etmeksizin dağıtan ”halife” ifadesiyle -pek çok hadis âlimine göre- Mehdi’den söz edilmektedir.

Sünen’inde bu konuya (Kitabü’l-Mehdi)  başlığıyla özel bir bölüm tahsis eden ve bu konuyla az çok ilgili 12 hadis zikreden Ebu Davud es-Sicistanî, Kütüb-i  Sitte müellifleri arasında Mehdi meselesine en çok yer veren hadis alimi olmuştur.[5]

Ebu Davud, Tirmizî ve İbn Mace’nin Sünen’lerinde yer alan Mehdi hakkındaki hadisler, genellikle birbirlerini takviye eden sahih ve hasen hadisler olup İslam alimleri tarafından genel kabul görmüştür. Bu hadislerin senetlerinde hadisleri mevzu (uydurma) kılacak bir kusur bulunmamıştır.

Hatta bazı âlimler bu konudaki hadislerin tamamını dikkate alarak Mehdi hadislerini “mütevatir” olarak kabul etmişlerdir. Muhammed b. Huseyn es-Siczî (öl.363), Muhammed b. Rasûl el-Berzencî (öl.1103), Muhammed es-Sefarînî (öl.1188), Muhammed b. Ali eş-Şevkânî (öl.1250), Sıdddık Hasen Han el-Kınnevci (öl.1307), Muhammed b. Cafer el-Kettanî (öl.1345) Mehdî hakkındaki hadislerin manevî mütevatir derecesine ulaştığını ifade eden âlimlerdendir.[6]

Sahte Mehdilere İnanmayalım

Tarihte ve günümüzde dünyanın birçok yerinde ve ülkemizde kendilerinin Mehdi olduğunu iddia eden bazı kimseler çıkmıştır. Bu durum Mehdi’nin yakın zamanda çıkacağını zanneden pek çok insanın aldanmasına, bu konudaki samimî inanç ve kanaatlerin değişmesine sebep olmuştur.

Birtakım sahte Mehdilerin çıkışı, geleceği müjdelenen Gerçek Mehdi hakkındaki inancımızı zedelememeli, bizi Mehdilik gerçeğini inkâr etmeye yöneltmemelidir. Bize düşen, Mehdi hakkında nakledilen sahih ve makbul hadisleri doğru anlama, doğru yorumlama ve gerçeği olduğu gibi kabul etmektir.

Şimdiye kadar ortaya çıkan sahte mehdileri dört gurupta mütalaa etmek mümkündür:

  1. Şöhret düşkünleri: Mevki, makam, şöhret düşkünü bazı kişiler, Mehdilik inancını istismar etmek isteyen bazı çıkarcı ve istismarcı güçlerin ya da İslâm düşmanlarının oyununa gelerek Mehdilik iddiasında bulunmuşlardır.
  2. Piyonlar: Mehdilik iddiasında bulunan bazı kişiler ise, cinlerin, habis ruhların tesirinde kalarak, gurur ve kibre kapılan, kendilerinde manevî güç vehmeden ya da iç ve dış düşmanların oyununa gelerek müslümanların aleyhine kullanılan kişiler olabilir.
  3. Safdiller: Mehdilik iddiasında bulunan bazı kişiler arasında bazen İslâmî ilimlere vakıf, İslâm’ı yaşama gayretinde olan ihlas ve takva sahibi kişiler de bulunmuştur. Yalancı ve sahtekâr olmadıkları halde gördükleri bazı rüya ve keşifleri hakikat zanneden, bulundukları manevî dereceyi Mehdilik makamı zanneden bu safdil kişiler de farkında olmadan pek çok kimsenin dinî hissiyatını istismar etmişlerdir.
  4. Aşırı muhabbetin kurbanları: Üstadlarına, hocalarına, şeyhlerine ve cemaat liderine duydukları aşırı sevgiden ve derin muhabbetten dolayı onların Mehdi olduklarını iddia eden kişiler de olmuştur. Genellikle bilgisizlikten ve aşırı sevgiden kaynaklanan bu gibi iddiaların asılsız olduğu zamanla ortaya çıkmıştır.

Hakikî Mehdi’nin ismi Peygamber Efen-dimiz’in ismine, babasının ismi Efendimiz’in babasının ismine uyacak, sîmâsı, ahlakı, sî-reti ve icraatı Peygamber Efendimiz’e benzeyecektir. Mehdi, ortaya çıkıncaya kadar, Mehdi olduğunu kendisi bile bilmeyecektir. Mehdî’nin kendisi Mehdilik iddiasında bulunmayacak, Mehdi olduğu Hicazdaki ilim erbabı tarafından anlaşılacak, Mekke’de bir hac mevsimi sonrası kendisine bey’at edilecektir. Daha sonra Kudüs’e hicret edecek, o sırada yeryüzüne inmiş olan Hz. İsa (a.s), Beyt-i Makdis’te onun arkasında namaz kılacaktır. Mehdi, müslümanlar arasında insaf ve adaletle hükmedecek, daha sonra vefat edecektir. Meselenin özü budur.

Sahte Mehdileri tanıyabilmek ve geleceği beklenen gerçek Mehdi hakkındaki inancımızı lekelememek için bu konudaki hadisleri iyi bilmek, çelişkili ve uydurma haberlere itibar etmemek, tarih boyunca Mehdî konusunu istismar eden İslam düşmanı gizli emel sahiplerine aldanmamak gerekir.

Mehdi hangi tarihte gelecektir?

Mehdi konusunda en yanlış, en tutarsız olan şey, bu konuda konuşan ve yazan bazı kişilerin Mehdi’nin bazı özelliklerine ve birtakım manevî işaretlere dayanarak Mehdi’nin çıkışıyla ilgili kesin tarihler vermeleridir. Ne yazık ki, bazı muhterem zevattan da Mehdi’nin çıkışı konusunda bazı tarihler nakledilmekte, ancak belirtilen tarihlerde gerçekleşmeyen bu haberlerin doğru olmadığı açıkça müşahede edilmektedir.

Mehdi’nin gelişiyle ilgili olarak şimdiye kadar verilen tarihlerde Mehdi gelmediği için bu görüşlerin isabetli ve tutarlı olmadığı açıkça görüldüğü gibi, Mehdi hakkında bundan sonra verilecek tarihler de isabetli ve tutarlı olmayabilir. Bu hataya düşülmesinin nedeni, Mehdi konusundaki bazı zayıf ve uydurma hadislerin gerçekmiş gibi kabul edilmesi, bazı hadislerin yanlış değerlendirilmesi ya da bazı rüya ve keşiflerin yanlış yorumlanmasıdır.

Mehdi’nin gelişi, gelecekle ilgili gaybî bir hadisedir.

İnancımıza göre; Gaybı Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Gelecekle ilgili konularda tarih verilmesi, bu gibi hassas konularda delilsiz, şahitsiz ve ölçüsüz konuşulması, Kur’an-ı Kerim’in özüne ve Peygamberimiz (s.a.v)’in Sünnetine aykırıdır.

Delilsiz olarak keşiften, kerametten ve istikbalden bahsetmek, böyle gaybî konularda kesin ifadeler kullanmak hoş bir şey değildir. Ebû Süleyman ed-Dârânî diyor ki: “Ayet ve Hadisten delil olmadıkça kalbime gelen bir fikir üzerinde günlerce duruyorum.”

“Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun.”

Hadis-i şeriflerde belirtilen Mehdi’nin alâmetleri ve işaretleri gayet açık olup gelmesi mukadder olan tarihte Mehdi gelecektir.

Mehdi’yi masum, elinde olağanüstü güç bulunan harikulâde kurtarıcı bir varlık gibi telakki etmek, asıl görevleri ihmal ederek devamlı Mehdi beklentisi içerisinde olmak, Mehdi’den önce İslamî bir hayatın yaşanacağını imkânsız görmek Ehl-i Sünnet inancına uygun değildir.

Mehdi aleyhisselâm geldiğinde ona uymak hepimizin görevidir. Ancak “Mehdi ne zaman çıkacak?” diye sabah-akşam sürekli Mehdi beklentisi içinde olma yerine, -geleceği müjdelenen Mehdi Aleyhisselâm’a erişebildiğimiz takdirde- onun mümtaz cemaati olabilmek için, arzulanan İslâmî hayatı her yönüyle yaşamaya çalışmak ve Allah’a kulluk görevimizi en güzel şekilde yerine getirmek yegâne amacımız olmalıdır.

Bu konuda söylenebilecek belki de en güzel söz, kendisine Mehdi’yi soran yaşlı bir müslümana Bediuzzaman’ın, söylediği şu sözdür: “Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun.”

Hadis-i Şeriflerde Mehdi’nin Özellikleri:

İsmi: Mehdinin ismi Muhammed, babasının adı Abdullah olacaktır. “İsmi benim ismime, babasının ismi de benim babamın ismine uygunluk arzeder”.[7]

Soyu (Nesebi): Ümmü Seleme Validemiz (r.a.) den rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: ”Mehdi, benim neslimden, Fatıma’nın evladındandır”.[8]

Doğum Yeri: Medine’dir.[9]

Rengi: Mehdi’nin rengi arab rengidir.[10]

Endamı: Mehdi’nin boyu-posu itibariyle sanki Beni İsrail ricali gibidir.[11] (Endamı onlara benzemektedir, heybetlidir.) [12]

Boyu: Mehdi, orta boylu olacaktır.[13]

Yaşı: Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir.[14]

Sakalı: Sakalı bol ve SIK olacaktır.[15]

Hilyesi: “Mehdi, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sağ yanağında, inciyi andıran, bir yıldız gibi yüzünü aydınlatan bir işaret vardır”.[16]

Konuşması: “Dilinde biraz pelteklik vardır. Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol uyluğuna vurur.”.[17]

Çıkacağı Tarih: Kesinlikle bilinmemektedir. Ancak Deccal ortaya çıkmadan ve Hz. İsa (a.s) yeryüzüne inmeden önce çıkacaktır.

Hicreti: “Kudüs’e hicret edecektir. Bu hicretten sonra Medine tahrip edilip vahşilerin sığınağı olacaktır”.[18]

Hz. İsa’ya İmam Oluşu: Mehdi’nin çıkışından sonra yeryüzüne inecek olan Hz. İsa (a.s), Mehdi’nin arkasında cemaat olarak namaz kılacaktır. “Meryem oğlu İsa inecek. (Mü’minlerin) Emirleri olan Mehdi ona: Gel namazı sen kıldır, diyecek. O da: Hayır, Allah’ın bu ümmete ikramı olarak, siz birbirinizin emirisiniz, diyecektir.[19].

Manevî Eğitim Alması ve Bir Gecede İrşad Edilmesi: Hz. Ali (r.a)’den gelen bir rivayete göre Cenab-ı Hak, Mehdi’ye bir gecede üstün ilim ve anlayış nasib edecek, onu ıslah ve irşad edecektir. Hz. Ali (r.a)’den rivayete göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Mehdi bizden, Ehl-i Beyttendir. Allah onu bir gecede ıslah eder”.[20]

Cennetle Müjdelenmesi ve Fazileti: Enes b. Malik (r.a.)’in rivayetine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Abdulmuttalib’in evlatları olan bizler, Cennet ehlinin efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.”[21]

Nübüvvet Yolunda Olması: Huzeyfe b. Yeman (r.a)’den sahih bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Aranızda “Nübüvvet” Allah’ın istediği kadar sürer. Sonra onu kaldırmayı istediği zaman da kaldırır. Ve Allah’ın murad ettiği kadar devam eden “Şiddetli bir Hükümdarlık” idaresi gelir. Sonra  onu kaldırmayı istediği zaman kaldırır. Sonra “Zorba bir idare” gelir. Sonra da “Nübüvvet yolu üzere bir hilafet” gelir.”[22]

Sîreti: “Mehdi kan dökmez. Uyuyanı uyandırmaz. Sünnet uğruna mücadele eder. Bütün sünnetleri ihya eder, bidatleri kaldırır”.[23]

Mehdi’nin geleceği kesindir: Hz. Ali (r.a.)’nin  rivayetine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyametin kopması için zaman da sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Mehdi’yi) gönderecek”.[24] “Kıyametin kopması için zamandan sadece bir gün kalsa, Allah bu günü uzatır ve benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Mehdi’yi) gönderir”.[25]

Mehdi’ye bey’at edilmesi: “Onu gördüğünüzde kar üzerinde sürünerek de olsa gidip ona bey’at edin. Zira o Allah’ın halifesi Mehdi’dir”,[26] “Sizden kim ona erişirse, kar üzerinde sürünerek de olsa ona gitsin”,[27] buyurulmuştur.

Mehdi’nin hüküm süresi: “Ümmetim arasında Mehdi çıkacak. Eğer az kalırsa yedi, yoksa dokuz (sene hükmedecek)”.[28]

Mehdi devrinde bolluk yaşanacak: “O zaman ümmetim asla benzeri görülmemiş şekilde bolluk içinde nimete kavuşacaktır. Yeryüzü meyvelerini verecek. Onlardan hiçbir şey saklamayacaktır. O gün mal değersiz olur. Bir adam kalkar ve “Ey Mehdi, bana ver” der, o da “Buyur, al” der..”[29]

 

[1]  Ebu Davud, (Sünen: 4/475 Hadis No: 4285) Mehdi 1; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/27,52; Hakim, Müstedrek: 4/557; (Hadis, Hakim’e göre Müslim’in şartlarına uygun sahih hadistir.) Nuaym b. Hammad, Fiten: 1006; Ebu Amr ed-Danî, es-Sünenü’l-Varide fi’l-Fiten: 553.

[2]  Buhari: Enbiya 49, Hadis No: 3449; Müslim: İman, 244 Hadis No: 392.

[3] bkz. Ibn Hacer, Fethu’l-Bari, 6/570 (Riyad, 1389/1969); Enver Şah el-Keşmirî, et-Tasrih, (nşr. Abdulfettah Ebu Gudde) s.97 (Haleb, 1385/1965); Abdullah Haccac; Alâmatu’l-Kıyameti’l-Kübra: s.5,79 (Kahire, 1407/1986); Teftâzani, Şerhu’l-Makasıd: 5/314 (nşr. Abdurrahman Umeyre, Beyrut, 1989)

[4]  Müslim, Fiten, 67 Hadis No: 2913; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/48.

[5]  bkz. Ebu Davud, Sünen, c.4 s.471-477, Kitabü’l-Mehdi  Hadis No: 3279-3290 (Şam, I.bsk. 1973/1393)

[6]  Muhmmed b. Huseyn es-Siczî (öl.363) Menakıbu’ş-Şafiî; Muhammed el-Berzencî (öl.1103), el-İşaah Li-Eşratı’s-Saah:s.92; Muhammed es-Sefarînî (öl.1188), Levamiu’l-Envaril-Behiyye; Şevkânî (öl.1250) et-Tavdîh fima Tevatere fi Zuhûri’l-Mehdi ve’d-Deccal ve’l-Mesih; Sıddık Hasen Han el-Kınnevci öl.1307), eI-İzâa Lima Kâne ve-ma Yekûnu Beyne Yedeyi’s-Saah, s.114; Muhammed b. Cafer el-Kettanî, Nazmul-Mütenasir Mine’l-Hadisi’l-Mütevatir; Ayrıca bkz. Abdulmuhsin b.Hamed el-Abbad, er-Redd Alâ Men Kezzebe bi’l-Ehadisi’s-Sahiha fil-Mehdi:  s.171 (Medine, I.bsk.1402)

[7] Ebu Davud: Mehdi 1 Hadis No: 4282; Tirmizi: Fiten 52 Hadis No: 2230; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 1/376, 377, 430, 448; Hakim, Müstedrek: 4/557;

[8] Ebu Davud: Mehdi 1, Hadis No:4284; İbn Mace: Fiten 34, Hadis No: 4086; Hakim, Müstedrek: 4/600; Taberanî, el-Mu’cemü’l-Kebîr: 23/267 Hadis No: 566

[9] Berzencî, el-İşaah li-Eşrâtı’s-Sâah: s.194 (Medine, 1421/2000)

[10] Süyûtî, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş s.163, İbn Hacer el-Heytemî, el-Kavlu-l Muhtasar s. 29; Aliyyü’l-Müttekî el-Hindî, Kitabü’l-Burhan Fi Alamâti Mehdiyyi Ahiriz-Zaman, s.24

[11]  Heytemî, s. 36 29

[12]  Müttekî, s. 23, 30

[13]  Süyûtî, s.163, Heytemî, s. 41.

[14]  Süyûtî, s.163

[15]  Heytemî, s. 23; Süyûtî, s.163

[16]  Süyûtî, s.169,174; Berzencî, s.194

[17]  Süyûtî, s.169, 174

[18]  Süyûtî, s.169,174; Berzencî, s.194

[19] Haris b. Ebî Üsame, Müsned; İbn Kayyim, el-Menaru’l-Münif: s.147. İbn Kayyim: İsnadı ceyyid (iyi)dir, demiştir. Ayrıca bkz. Müslim: İman, 244 Hadis No: 392; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/345

[20] İbn Mace: Fiten 34 Hadis No: 4085; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 1/84; İbn Ebî Şeybe: Musannef: 7/513 No: 37644; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir: 1/317.

[21]  İbn Mace: Fiten 34 Hadis No: 4087

[22] Ahmed b. Hanbel, Müsned: 4/273; Tayalisî, Müsned: Hadis No: 438

[23] Berzencî, el-İşaah s.196

[24] Ebu Davud: Mehdi 1, Hadis No: 4283; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 1/99; İbn Ebî Şeybe, Musannef: 7/132; Ebu Amr ed-Danî, Sünen: s.193 No: 561.

[25] Ebu Davud: Mehdi 1, Hadis No: 4282; Tirmizî: Fiten 52, Hadis No: 2230

[26] İbn Mace: Fiten 34 Hadis No: 4084; Hakim, Müstedrek: 4/510,547; Ebu Amr ed-Danî: Sünen: No: 548 Beyhakî, Delâil: 6/515; Nuaym b. Hammad, Fiten: 853; İbn Kesir, Nihaye: 1/25.

[27] İbn Mace: Fiten 34 Hadis No: 4082

[28] İbn Mace: Fiten 34 Hadis No: 4083; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/26; İbn Ebî Şeybe, Musannef: 7/512

[29] İbn Mace: Fiten 34 Hadis No: 4083