Mü’min, Allah Teâlâ’ya, Rasûl-i Ekrem’e (s.a.v) ve Onun Allah’tan getirdiği şeylere inanan kimsedir. Kâmil mü’min, kalbiyle tasdik eden, inandığını söyleyen, inandığına göre amel eden kimsedir.
Allah bize şahdamarımızdan daha yakındır, nerede olsak bizimle beraberdir. Her halimizi biliyor, görüyor ve bizi takip ediyor. Bütün bunları da bize Kur’ân-ı Kerîm’inde bildirmiştir:
“Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve Biz ona şah damarından daha yakınız.”[1]
“Allah, gözlerin hâin bakışını ve kalplerin gizlediği şeyleri bilir.”[2]
“Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.”[3]
“Muhakkak Rabbin, muhakkak dâimî gözetlemektedir.”[4]
Tasdik edenin tatbik etmesi beklenir. Hem Allah’ı büyük bileceksin hem Allah’ın sözüne uymayacaksın… Bu, mü’minim, diyene yakışmaz. Mademki Allah Teâlâ, zinayı yasaklamış, zinaya götüren şeyleri de yasaklamıştır. Bize gereken, hem zinadan hem zinaya götüren ve zinaya yaklaştırandan uzak durmaktır:
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”[5]
Bu âyet-i kerîmede merhameti sonsuz Rabbimiz zinayı yasakladığı gibi zinaya götüren sebepleri de yasaklamış oluyor. Bu âyeti en iyi açıklayan, elbette Allah’ın öğretmesiyle Hz. Peygamber Efendimiz’dir:
“Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır.”[6]
Bu hadîs-i şerîf, zinaya götüren şeyleri zina sayarak zinanın yollarını kapatmıştır. Buna sedd-i zeria, yani sonunu baştan kapatmak denir.
Bu zinaya götüren sebepleri yapana, zina suçu işledi diye zina cezası verilmez. Ama bunlar da zinaya götürdüğü için haram sayılmıştır. Bunlar için ayrı bir ceza tayin edilmemiştir. Kiminin zinası gerçek kiminin zinası mecazîdir. Mecazî olan, bakılması haram olan kadına bakmak, zina ile ilgili konuşulanları dinlemek, görüntülü veya yazılı yayınları izlemek, yabancı bir kadına elle dokunmak veya öpmek ve zinaya gitmek gibidir.
Erkeklere ve kadınlara Allah Teâlâ ayrı ayrı şöyle buyurmuştur:
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini (baş, kulak, boyun, göğüs, boyun, pazı, kol ve ayak) teşhir etmesinler.”[7]
Bu iki âyet-i kerîmeden, harama gözü yummanın hem Müslüman erkeklerin hem de Müslüman hanımların görevi olduğunu anlamış oluyoruz. Ancak şehvet duyulmaması halinde Müslüman kadınların, Müslüman erkeklere göbek ile diz kapakları arası hariç bakmaları mubahtır. Şehvet olacaksa bakamazlar. İşin sağlamı kadınların erkeklere bakmamasıdır, bu, ihtiyata daha uygundur. Zaten yakışıklı ve genç erkeklere şehvetle bakmak yasaktır. Elbette bu yasaklar, mahkemede şahitlik yapmak ve tedavi olmak gibi zarûrî haller dışındadır. Bu gibi durumlarda da ihtiyaç ölçüsünde bakılabilir. Gereksiz yere bakmayı sürdürmek bu hallerde de yasaktır.
Rasûlullah (s.a.v), bir erkeğin başka bir erkeğin avret yerine, bir kadının da başka bir kadının avret yerine bakmasını yasaklamıştır. Erkeğin erkeğin tenine değecek şekilde, aynı şekilde kadının kadının tenine değecek şekilde bir örtü altında bulunmaları yasaklanmıştır. Karşı cinsten olanlara yasak olan bakma ve bir örtü altında bulunma işi öncelikle yasaktır:
“Erkek, erkeğin avret yerine, kadın da kadının avret yerine bakamaz. Bir erkek başka bir erkekle; bir kadın da başka bir kadınla bir örtü altında yatamaz.”[8]
Rasûlullah’a ansızın görmenin hükmünü soran sahâbîye şöyle cevap vermiştir:
“Hemen gözünü başka tarafa çevir!”[9]
Bugün özellikle gençlere, üniversite gençlerine bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
1. Önce zinayı haram kılanın Allah olduğunu bilip inanmak gerekir. Allah sizi daima görüyor, sizi denetliyor, aklınızdan geçeni bile biliyor, konuşmalarınızı da dinlemektedir. Allah’tan utanalım da Allah’ın yanında haram işlemeyelim.
2. Evlenmeleri helal olan erkek ve kızın, zinaya götüren ve sebep olan; bakmanın, göz göze bakmaya devam etmenin, el ile tutuşmanın, dinlemenin ve o zina yolunda yürümenin zina sayıldığını kabullenip bu sebeplerden sakınması gerekir. Şunu iyi bilin ki kişi, zina edeceği kızı veya kadını, görmeden, dinlemeden ve elinden tutmadan zinaya yönelmiyor ve zina da gerçekleşmiyor. Demek ki zinaya götüreni zina sayan en büyük zat, Rasûlullah (s.a.v) ne kadar isabet etmiştir. Çünkü Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) bunları öğreten ve Onu eğiten, her şeyi en iyi bilen Allah Teâlâ’dır.
3. Evlenmeleri helal olan erkek ve kızın baş başa kalmalarının haram olduğunu bilmek gerekir.
Bu konuda Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Hiçbiriniz, yanında mahremi bulunmayan bir kadınla baş başa kalmasın.”[10]
Başka bir hadîs-i şerîfte şöyle geçmektedir:
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), “(Yanında mahremi bulunmayan) Kadınların yanına girmekten sakının!” buyurdu. Bunun üzerine ensardan birisi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Kocanın erkek akrabası hakkında ne dersiniz? dedi. “Onlarla halvet, ölüm demektir” buyurdu.[11]
Herkesin görebileceği, girebileceği, okul, hastane, iş yeri gibi ortak yerlerde, kapılar kilitli ve perdeler kapalı olmadığı müddetçe, başka kimselerin de bulunduğu yerlerde halvet olmaz. Üçüncüsü şeytan olan yerlerden ve durumlardan sakınmak gerekir.
4. Erkeği kıza veya kadına yaklaştıranın ilki bakmaktır. Görünce gözünüzü hemen çevirin. İlk görüşte günah yoktur. Diğer bakışlar caiz değildir. Diğer bakışlar olur, devam edilirse bakma size normalleşmeye başlar. İlk bakış caizdir, caize devam caiz değildir. Caiz olmayan bir şey, zamanla tahrîmen mekruha götürür. Tahrimen mekruh harama götürür. Haram işlene işlene, helal görmeye götürebilir. Haramı helal görmek ise küfürdür. Demek ki her günahtan küfre giden yollar vardır. İşin sağlamı daha baştan caize devam etmemektir. Beraber gezme, yüz yüze dâimî bakış, göz zinasına, göz zinası cinsel ilişkiye ve zamanla da bunları helal görmeye götürür ki bu da küfürdür.
5. Allah’ın dâimî gördüğüne ve bildiğine ve âhiret gününe inanan ve âhirette de hesaba çekileceğine, her sözün ve fiilin kaydedildiğine inanan kimse, elbette Allah’ın ve Rasûlü’nün emir ve yasaklarına dikkat eder.
6. Bu yanlış anlayış ve davranışın kaynağı, cehalet, yanlış arkadaş, yanlış çevre ve nefsin terbiye olmamasıdır. Bize gereken, yanlışın yanlış, doğrunun doğru olduğunu bilmek; yanlışı terk etmek, doğru olana yapışmak; yanlış arkadaş ve çevreyi terk etmek, doğru arkadaş ve doğru çevreyi bulmaktır. Bütün bunlarda başarı için Hz. Peygamber Efendimiz’in şu duasını daima yapmak gerekir:
“Allahım! Bana doğru olanı ilham et, nefsimin şerrinden de beni koru”
7. Daima zikirle meşgul olun ki şeytana karşı en güzel kalelerden birisi zikirdir. Çünkü zikir, bir de gafletsiz yapılan, dilin söyleyip, aklın düşünüp kalbe yer eden zikir, insanın etrafında nurdan bir hale sağlayan zikir, şeytanı devre dışı bırakır, şeytanı kovar.
8. Birbirinize, haramlardan sakınıp helallere dikkat etme üzerine anlaşma yaparak sâhip çıkacak, nasihat edecek gerçek dost edinin.
9. İnsaf sahibi âlimlerin hüsn-i zan edip, ehildir dediği, hayatta bulunan salih zatlardan istifade etmeli ve o zatların ehl-i sünnet olan cemaatiyle birlikteliği artırmalısınız.
10. Nefsinizle mücâhede için, iffetli olabilmek için, bütün organlarınıza oruç tutturma hassasiyetiyle oruç tutarak Allah’a yalvarınız. Günahlara, orucun kemâlini ve sevabını bozuyor, diye bakmalısınız ki gerçekten oruç tutabilesiniz de oruçla takvaya erebilesiniz.
11. İbadet konusunda özellikle namazın hakkını vererek ve namazın ruhunu kavrayarak namaz kılınız ki kötülüklerden sakınabilesiniz.
12. Bu hassasiyet anlayışı ile kendi İslamî duyarlılığı olanlarla birlikte birliktelik kurarak, okulda ve dışarıda örnek bir oluşum ortaya koyun ki her halinizle de tebliğ etmiş olursunuz. Bu, çevrenizden kopmak, çevrenize kaba davranmak değil, günahtan ve caiz olmayan davranışlardan ayrılıp centilmenliği bırakmadan daha emniyetli bir yola girmektir.
Allah Teâlâ, hepimize itikâdî, iktisâdî, ahlâkî
istikameti nasip eylesin!
[1] Kaf, 50/16.
[2] Mü’min, 40/19.
[3] Hadîd, 57/4.
[4] Fecr, 89/14.
[5] İsrâ, 17/32.
[6] Buhârî, İsti›zân, 12, Kader, 9; Müslim, Kader, 20-21; Ebû Dâvûd, Nikâh, 43.
[7] Nûr, 24/30-31.
[8] Müslim, Hayz, 74; Tirmizî, Edeb, 38; İbni Mâce, Tahâret, 137.
[9] Müslim, Âdâb, 45; Ebû Davûd, Nikâh, 43; Tirmizî, Edeb, 28.
[10] Buhârî, Nikâh, 111, Cihâd, 140; Müslim, Hac, 424, Tirmizî, Radâ’, 16, Fiten.
[11] Buhârî, Nikâh, 111; Müslim, Selâm, 20; Tirmizî, Radâ’, 16.