İçeriğe geç
Anasayfa » HİZMETTE EDEB*

HİZMETTE EDEB*

HİZMET ve EDEB

Hizmet, eski bir kavram… Eskiyen, eskitilen ama hâlâ anlamını yitirmemiş bir kavram… Hizmet, gönüllülüğün, fedakârlığın, vefakârlığın ve özverinin ifadesidir. İlk hizmet dersini annemizden alırız. Annemiz, gönülden karşılıksız hizmet eder. Anne, yavrusunun üzerine tir tir titrer. Evladı onun ciğer pâresi, gönül meyvesidir.

Edeb; güzel ahlâk, incelik, zarafet, nezahet ve fazilettir. İmanı en kâmil olanlar, ahlâkı en güzel olanlardır.[1] İman ve edeb birbirinden ayrılmaz, ayrılamaz. İman edebdir, güzel ahlâktır, faziletin hâkimiyetidir. Bütün ahlâkî özellikler imanı takviye eder, sahibini hakikî mü’min kılar. 

Mevlâna Celâleddin Rûmî (ö. 672/1273) diyor ki: Aklım kalbime; “İman nedir?” diye sordu. Kalbim ise aklımın kulağına eğilerek; “İman edebdir. dedi. [2]

Allah’a karşı edeb.. Rasûlüne karşı edeb.. Kitabına karşı edeb.. Dinine karşı edeb.. Anne ve babaya karşı edeb.. İlme karşı edeb.. Âlime karşı edeb.. İdarecilere karşı edeb… Komşulara karşı edeb.. Yakınlarımıza karşı edeb.. Arkadaşlara karşı edeb… Hatta yaratılan bütün varlıklara karşı edeb tavsiye edilmektedir. Edeb hayatın tamamına hâkim olan fazilettir. Edeb kişiliğin, insanlığın, medeniyetin ölçüdür.

Sünnet, baştan sona edebdir. Sünnet, baştan sona nezahettir. Sünnet, baştan sona zarafettir. En güzel insan, en üstün şahsiyet, en son Rasûl, Sevgili Peygamberimiz muazzam bir ahlâk üzerine gönderilmiş olan en güzel örnektir. O’nun edebi en üstün edebdir.  Onun ahlâkı Kur’an’dı. O, Kur’an ahlâkını yaşadı. Kur’an’ı hayatını yansıtmak isteyen O’nun sünnet-i seniyyesini yaşamalıdır.

Hizmet edeble taçlanırsa, hizmet edeble yerine getirilirse değeri ve önemi artar. Edeble yerine getirilen hizmet, en makbul hizmettir. Hizmetin değerine değer katan, edeb ve nezakettir.    

Hizmet, İman ve Dava Aşkının Gereğidir.  

Hizmet inanç, dava ve ideal uğruna karşılıksız fedakârlıklara ve vefakârlıklara katlanmak, nefsî arzuları tatmin etme yerine Allah’ın kullarına hayır, iyilik, ikram ve ihsanı ön plana almak, görevi son derece samimiyetle ve içtenlikle yerine getirmektir. 

Mü’min kul, Allah Rasûlünün diliyle “Cennete varıncaya kadar hayır işlemeye doymayan kişi”[3] olarak tarif edildiğine göre; hayır yolunda var gücüyle çalışma ve hayır işlemeye doymama anlamındaki hizmet anlayışı, mü’minin en önemli özelliklerinden biridir.

Hizmet ehli,“Bir topluluğun efendisi, o topluluğa hizmet edendir.[4], hadis-i şerifi gereğince “toplumun efendileri” olmaya aday, iyiliksever, hayırsever, gayretli, mücadeleci, müteşebbis, samimî kişilerdir.

HİZMETİN DEĞERİ

Hizmet büyük ecre vesiledir.

Hizmet, nafile ibadetten üstündür. Hizmet ehli, en büyük fazileti ve yüceliği elde etme gayret ve çabası içindedir. Allah için yapılan hizmetin her dakikası ibadettir. Hizmette nefis ezilmekte, değerler yüceltilmektedir. Hizmet dünyada huzur ve saadet, ahirette ecir ve mükâfat vesilesidir.

Asr-ı saâdette nâfile oruç tutan bir gruba hizmet eden ama oruçlu olmayan kimseler hakkında Allah Rasûlü şöyle buyurmuştu: “Bugün bütün ecri oruçsuzlar,  alıp götürdü.[5]

Hizmet son derece değerli manevî bir yatırımdır.

Hizmet ehli hizmetinin karşılığını beklemediği halde dünyada hizmet edilmeye layık olur. Hayırların ecir ve mükâfatı ahirette verilir. Ama bir kısmı dünyada tattırılır. Hizmetin karşılığının bir kısmı da dünyada verilir. İmam Şafii’den 4 nakledilen şu söz, bu manaya işaret etmektedir: “Hizmet edene hizmet edilir.[6]

Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki: “Bir genç yaşlı birine yaşı sebebiyle ikram ederse, değer verirse Allah’a da ona o yaşta ikram edecek birini ihsan eder.[7]

Bayezid Bistâmî (ö. 234/848), yaşlı bir kişinin ibriğini tutmuş, hizmet ederken o yaşlı kişiye:

– Baba, sen gençliğinde hiç kimseye hizmet etmedin mi ki, yanında sana hizmet edecek kimse yok, diye sordu. Yaşlı zat gülerek:

– Etmez olur muyum, eğer etmemiş olsam sizin gibi muhterem bir zat benim elime su döker miydi, diye cevap verdi.

Hizmet nefsi terbiye eder:

Hizmet nefsi eğitir, kişiyi olgunlaştırır, ahlâkî yüceliğe ermesine vesile olur. Hizmet; kişiyi kibir, gurur, bencillik ve kıskançlıktan korur; tevazu, cömertlik, fedakârlık, vefakârlık ve iyilikseverlik duygularını kamçılar.

Manevî yolda ilerlemek, manevî derecelere erişebilmek gönülden hizmet etmekle mümkündür. Gönülden hizmet etmek ihlas ve takva sahibi gönül adamlarıyla irtibatı koparmamakla mümkündür.    

Ubeydullah Ahrâr (ö. 895/1490) şöyle demiştir: “Biz bu yol­da­ki manevî me­sa­fe­le­ri, sa­de­ce ki­tap­la­rı oku­ya­rak de­ğil, oku­duk­la­rı­mı­zı im­kân nis­pe­tin­de tat­bik et­mek­le ve hal­ka hiz­met­le kat et­tik.

HİZMETTE USÛL ve EDEB

Arzulanan gayeye erişmede en büyük vesile metotlu çalışmak, temel esaslara ve usule uymaktır. Bu açıdan bakılırsa hizmet ehli şu usule riayet etmelidirler:

a. Hizmette gaye; Allah rızası olmalıdır.

Hizmette asıl amaç, Allah rızasına kavuşmak, ahlâkî ve manevî fazilete erişmektir. Bununla beraber hizmet, nefsi terbiyede en güzel vesilelerden biridir.

Allah’ın kullarına duyduğumuz muhabbet ve şefkatin sergilendiği hizmette Allah rızası ana gaye olmalı, gösteriş, şöhret ve çıkar arzusu olmamalıdır. Hizmette nefse pay ayrılmamalıdır.

Mevlâna Celâleddin Rûmî’ye göre; hizmetin karşılığı Hak Teâlâ’nın rızası, lütuf ve ihsanıdır. Mevlânâ şöyle der: “Âşıkların neşesi de O’dur, gamı da, hizmetlerine karşılık aldıkları ücret de.[8]

Gerçek hizmet ehli, ecrini yalnız Allah’tan beklemeli, fani varlıklardan takdir, teşekkür, maddî karşılık ve ücret beklememelidir. Zira bu dünya hizmet dünyasıdır, ücret dünyası değildir. Bu dünya, hizmet ve gayret yurdudur, ücret ve mükâfat yurdu değildir. Hizmetin gerçek karşılığı ebedî âlemde verilecektir. Bediuzzaman Said Nursî diyor ki: “Bu dâr-ı dünya dârü’l-hizmettir, dârü’l-ücret değil.[9]Dünya hizmet yurdudur, ücret yurdu değildir.

Alınan maaş ve ücretler, burs ve yardımlar, verilen mükâfatlar hizmetin karşılığı değildir, olamaz. Bunlar vaktimizi ve emeğimizi o göreve ayırmamızın karşılığıdır.

Bir canı Allah’ın izniyle kurtarabilmek için saatlerce ameliyatta masası başında ter döken ve başarılı bir ameliyat gerçekleştiren doktorun bu hizmetinin karşılığı parayla, plaketle, gazete ilanındaki teşekkürle ödenmez. Kışın karla kapanan yolları açabilmek için canhıraş bir şekilde çalışan karayolları elemanlarının bu gayreti parayla ödenmez. İntihara, bunalıma girmiş bir insanın hayatını Allah’ın izniyle kurtaran bir eğitimcinin, bir gencin Allah’ın izniyle imanını kurtaran bir irşad erbabının bu hizmeti parayla karşılanamaz. Zira bir kişinin hayatının kurtaran sanki bütün insanlığın hayatını kurtarmış gibidir.[10] 

b. Hizmet, Kur’an ve sünnete aykırı olmamalıdır.

Hizmet, Kurân ve sünnete uygun olmalıdır. Kur’an ve sünnete uymayan hizmet, hizmet değil, hezimettir. Maalesef günümüzde pek çok yolsuzluk ve arsızlık hizmet perdesi altında tezgâhlanmaktadır. Nefsin tatmin edildiği, nefsî duygularını hâkim olduğu hizmet hakikî hizmet değildir.

c. Hizmette edebe uymak hizmetten daha önemlidir.

Hizmet edilen kişinin gönül ve hatırı kırılmadan hizmet edilmelidir. Hizmet ehli, her açıdan örnek tavır sergilemeli, hizmetinin sevabını yok edecek sevgisiz, saygısız, katı ve sert davranışlardan sakınmalı, daima tatlı üslup kullanmalıdır. Hizmette minnet olmamalıdır. Hizmette incitici, rahatsız edici tavır ve davranışlar olmamalıdır.

d. Hizmet cenneti kazanma yarışıdır.

Hizmette edeb, kendi hizmetini “minnet” bilmek yerine, hizmet edilene “minnet” duymaktır. Zira hizmet ettiğimiz kişiler bizim cennete girmemize vesile olacaklardır. Aile hayatını bu açıdan değerlendiren eşler, hizmet yarışına girerler. Anne baba ve çocuklar günlük ailevî meşguliyeti manevî ecir vesilesi olarak kabul ederler. Bu anlayış hâkim olunca iş hayatı hizmet yarışına dönüşür.

Hizmetlerin en güzeli, hizmet ehline hizmet etmektir. Allah yolunda yürüyenlere ve ilim yolunda olanlara hizmet etmektir. Rivayete göre; Allah Teâlâ Hazretleri Davud aleyhisselâm’a:“Allah’ı taleb eden birini görünce ona hizmet et!..”diye vahyetmişti.[11]

HİZMET EĞİTİMİ

a. İlk hizmet dersi ailede verilmelidir.

Çocuk, karşılıksız hizmeti ailede tanır. Allah rızası için hizmet” anlayışını önce anne ve babasında görür. İslam ailesi gerçek anlamda hizmet ailesi olmalı, ailede her vesile ile bizzat uygulama yoluyla hizmet ruhu aşılanmalıdır.

Aile cennete giden yol olduğuna göre, aile efradı birlikte cennete giderken cennet yolcusuna layık tavır ve davranışlar sergilemelidir. Aile, hizmet yarışına vesile olmalıdır.

b. Hizmet, altın fırsat olarak değerlendirilmelidir.

Hizmet, bulunmaz ilahî bir lütuf, ilahî bir ikramdır. Hizmet, herkese nasib olmayan son derece değerli bir fırsattır. Hizmet ehli olmak, herkesin erişemeyeceği üstün bir derecedir. Herkes hizmet edemez. Herkes istenen şekilde hizmet edemez.

Güzel bir söz vardır: “Senin makamın, O’nun seni konumlandırdığı yerdir.[12] Senin makamın, Allah’ın seni görevlendirdiği yerdir. Rabbinin nezdindeki değerini öğrenmek istersen, O’nun sana nasib ettiği hizmet imkânına bakman yeterlidir. Bulunduğun yer, Rabbinin sana verdiği değeri gösterir. Hizmette görevli olan, Allah’ın değerli kulu olduğunu, Allah’ın sevgisine nail olduğunu veya bu sevgiye nail olacağını düşünmelidir. Bu sevgi değerlendirilmeli, heba edilmemeli, zayi edilmemelidir.

Hizmetten lezzet almak, manevî olgunluğa işarettir. Gençlere hizmet etme zevki ve tadı tattırılmalı, hizmete talip olma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Gençler arasında candan hizmet edenler ödüllendirilmeli ve yüreklendirilmelidir.

c. Hizmet sevdirilmelidir.

Hizmet; fedakârlık, vefakârlık ve cefakârlıktır. Bundan dolayı insan nefsi, genellikle başkalarına hizmette zorlanır. Bunu aşılamak için özellikle çocuklara ve talebelere hizmet sevdirilmeli ve özendirilmeli, İslam tarihindeki değerli hizmet ehlinden örnekler verilmelidir.

İslam tarihinin şeref tabloları, sahabeden günümüze kadar gönül adamlarının müstesna örnekleri sürekli tekrarlanmalı, edeb ve fazilet timsali hizmet erbabının hatıraları yaşatılmalıdır.

d. Hizmet heyecanı yitirilmemelidir.

Gençlikteki idealist ruh, hizmet aşkı ve heyecanı daima yenilenmeli, başkalarının sorumsuz ve uygunsuz tavırları hizmet coşkumuzu azaltmamalıdır.Hizmet duyarlılık ve heyecanla yerine getirilir. Aksi takdirde işkenceye dönüşür. Ekip ruhuyla, cemaat anlayışıyla yapılan hizmet kişiye yük olmaz, bilakis zevk verir.

e. Hizmetin sonu hezimet olmamalıdır.

Allah rızası için yapılmayan, nefsîhissiyat ve maddî beklentilerle yapılan hizmet ecre vesile olmayacaktır. Hizmette nefse pay verilmemeli, hizmetin sahibi için manevî şeref olduğu unutulmamalıdır.

Hizmetin sonu bereket ve fazilet olmalıdır. Dün “hizmet hizmet” diyen niceleri, samimiyetsizliklerinin bedeli olarak bugün acı hezimet yaşamaktadırlar. Sevgili Peygamberimiz’in; “Bütün işlerimizde sonumuzu güzel eyle. Bizi dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından koru.[13] duasını sürekli tekrarlayan Müslüman, hizmetinin sonunun hayırla ve güzellikle noktalanmasını arzu etmelidir.

Bu vesileyle; ilim, irfan ve hayır kuruluşlarında gönülden hizmet eden bütün gayret ve himmet erbabını takdir ve minnetle yâd ediyor, Rabbimden hizmetimizi rızasına nail kılmasını niyaz ediyorum.[14]


* Bu makalenin ilk versiyonu 30.03.2003 tarihinde İstanbul’da yapılan İlim Yayma Cemiyeti 49.Olağan Genel Kurulu münasebetiyle çıkan İlim Yayma Bülteni’nde yayınlanmıştır. 

** Doç. Dr., FSMVÜ İslâmî İlimler Fakültesi. halilkutlay@hotmail.com

[1] Ebû Dâvud, Sünen, Sünnet, 15; Tirmizî, Sünen, Radâ, 11; İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 50.

[2] Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Mesnevî, çev., Şefik Can, İstanbul 1997, I, 78-79.

[3] Tirmizî, Sünen, İlim 19.

[4] Orijinal ifadesi: “Seyyidü’l-Kavmi Hâdimühüm”, Deylemî, Müsnedü’l-firdevs: II, 324, Hatib el-Bağdadî, Tarihu Bağdad: X, 187; Aclunî, Keşfü’l-hafâ: I, 562.

[5] Buhârî,Sahih,Cihâd, 71.

[6] Sübkî, et-Tabakatü’l-kübrâ, İmam Muhammed b. İdris eş-Şafiî Tercemesi.

[7] Ebû Davud, Sünen, Edeb, 58.

[8] Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Mesnevî, V, 587.

[9] Said Nursî, Mektubat, 29. Mektup.

[10] Mâide, 5/32.

[11] Sühreverdî, Avârifü’l-meârif tercümesi, s. 118.

[12] Orijinal ifadesi “Makâmuke haysü ekâmeke” şeklindedir.

[13] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV,181)

[14] Geniş bilgi için bkz: Tahir Büyükkörükçü, İslamda Edeb, Bedir Yayınları; Osman Nuri Topbaş, “Hizmette Edeb ve Ölçüler” Altınoluk, sy 200, Ekim 2002, https://www.altinoluk.com.tr/hizmette-edeb-ve-olculer—ii-benlik-hizmet-yolunun-kanseridir.html; Hasan Kamil Yılmaz, “Hizmet ve Himmet”, https://www.altinoluk.com.tr/hizmet-ve-himmet.html