İçeriğe geç
Anasayfa » KALEM GÜZELİ

KALEM GÜZELİ

 Medeniyetimiz idarî, askerî sahalarda zirveye çıktığı gibi mimarî ve mûsikî gibi güzel sanatlarda da zirve eserler ortaya koymuştur. Minyatür, ebru, tezhib ama en çok da hüsn-i hatt… Ecdâdımız İstanbul’u dünyanın en büyük hüsn-i hatt merkezi haline getirmiş, İslâm yazısına bir derinlik katmış, bakanları adeta içine çeken eserler meydana getirmiştir. Neredeyse bir millî sanatımız haline gelen hüsn-i hattı ve İslâm yazısını kökleriyle irtibatı koparılmış gençliğe tanıtmak mühim bir vazifedir.

Biz de dergimizde bu sayımızdan itibaren hüsn-i hatt sanatımızın üstadlarından birini eserleriyle birlikte tanıtacağız.

HÜSN-İ HATT NEDİR?

Yazı, çizgi, çığır, yol manalarına gelen Arapça hatt  kelimesi ıstılahi  olarak İslâm yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp güzel kelimeleri yazma sanatı anlamında kullanılmıştır. Klasik kaynaklarımız hat sanatından bahsederlerken cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendese ifadesini kullanmışlardır.

Bu sayımızda kendisini tanıyacağımız hattatımız Mustafa Râkım Efendi.

Mustafa Râkım Efendi

Ordu Ünye’de  1171 / 1758 yılında dünyaya gelen Mustafa Râkım Efendi hatt sanatı tarihinin yetiştirdiği nadir şahsiyetlerdendir. Gençliğinde babası ile birlikte İstanbul’a gelen Mustafa Râkım büyük bir hattat olan  ağabeyi İsmail Zühdü himayesinde hıfzını ve medrese tahsilini tamamladı. Bu arada ağabeyinden sülüs, nesih yazılarını meşk ederek on iki yaşında bu yazılardan icazet aldı. Gayreti ve kabiliyeti sayesinde kısa zamanda hiçbir hattatın erişemediği dereceye ulaştı.

Sultan II. Mahmud’a da hüsn-i hatt hocalığı yapan Mustafa Râkım 1823 yılında Anadolu Kazaskerliğine getirildi.

15 Şaban 1241/ 25 mart 1826 tarihinde vefat eden Râkım Efendi İstanbul Karagümrük’te hanımı tarafından yaptırılan türbesine defnedildi.

Ayasofya’da Sultan Mahmut imzalı büyük levha, doğrudan doğruya Mustafa Râkım’ın kaleminden çıkan bir harikadır. Hattat Râkım tarafından kaleme alınan Fatih Nakşidil Sultan Türbesi’nin kuşak yazısı, Tophane Nusretiye Camii’nin içindeki Nebe Sûresi, Edirnekapı’da kardeşi İsmail Zühdü’ nün kabir kitabesi hat sanatının şaheserleri arasındadır.

Karşı sahifedeki levha Râkım Efendi’nin elimizdeki ilk istif şaheseridir. Levha Râkım’ın sanat hayatının başlangıç yıllarına, üslubunun teşekkül etmeye başladığı döneme aittir. Celi sülüsle kaleme alınmıştır.

                Sülüs Kalemi

Sülüs, hatt nevileri içinde en eski ve en çok işlenmiş bir yazı cinsidir. Gelişmesini nesihle beraber Osmanlı hattatları elinde tamamlayan bir yazıdır. Umumiyetle kalem ağzı 3 mm. genişlikte kamış kalemle yazılan sülüs, nesihle beraber kıtalarda, beyit, kaside ve yakut tertibi mushafların yazılmasında en çok  kullanılan bir yazıdır. An’anevî yazı öğrenimine sülüsle başlanır. Ümmü’l hutut (hatların anası) kabul edilir. Bugün İslâm Âlemi’nde en çok tanınan bir yazıdır.

* Bu yazının hazırlanmasında Hat Sanatımız ve Meşhur Hattatlar, Prof. Dr..Muhittin Serin ve Hattat Mustafa Râkım, Süleyman Berk kitaplarından istifade edilmiştir.