İçeriğe geç
Anasayfa » İCMÂ’DA EHL-İ SÜNNET ŞARTI

İCMÂ’DA EHL-İ SÜNNET ŞARTI

Bilindiği gibi edille-i erbaadan biri olan icmanın muteber olması için dini bir mesele üzerinde aynı asırda yaşayan müctehidlerin hepsinin muvafakat etmesi şarttır. Bir veya birkaçının muhalefeti icma husulüne manidir. Bu muhalefetinin ehl-i sünnet müctehidlerinden gelmesi halinde icmaya mani olduğundan icmayı delil kabul edenler arasında ihtilaf yoktur. Ancak ehl-i bidat müctehidlerinin muhalefetinin icmaya mani olup olmadığı konusunda ihtilaf vardır.

Ebu İshak eş-Şirâzî, Cüveynî ve Gazzâlî’ye göre mani olur, onların da muvafakatı şarttır. Âmîdi’nin tercihi de budur. Zira onlara göre icmada müctehidin adaleti(fasık olmaması) şart değildir. Çünkü icmanın hüccet oluşunu ifade eden deliller mutlaktır, böyle bir şart getirmez. Ayrıca icma Muhammed ümmetinin ittifakıdır. Onlar da -küfre düşenler hariç- bu ümmettendir. O halde onlar da dikkate alınır.

Hanefilere göre ise icmada müctehidin adaleti şarttır. Ehl-i bid’at en hafif hükümle fasıktır. Allah (c.c) ayet-i kerime’de fasıkın haberinin hemen kabul edilmeyip araştırılmasını emrediyor. Ayrıca icmanın hüccet olduğunu ifade eden deliller her ne kadar sarahaten adalet şartını getirmiyorsa da zımnen vardır. Çünkü bu ümmetin icmaının hüccet sayılması ona bir ikramdır; fasık bir ikrama layık değildir. Bu sebepten Kaderiyye’nin, Havâric’in ve Ravâfız’ın muhalefetleri icmada dikkate alınmamıştır.

Ebu Bekir er-Râzî şöyle der: “Biz de sahih olan, icmanın sıhhati konusunda dalalet ehlinin hak ehline muvafakatine itibar yoktur. Allah (c.c.) katında hüccet olan icma, dalaleti ve fasıklığı sabit olmamış hak ehlinin icmaıdır.”[1]

Bu ihtilaf ehl-i bid’atin küfre düşmeyenleri hakkındadır. Ehl-i sünnet esaslarına göre küfre nispet edilenlerin ise ittifakla muhalefeti icmaın husulüne mani değildir. İmam Gazzâlî şöyle der: “Bid’atinden dolayı küfre girmişse kıbleye doğru namaz kılsa da, kendisinin Müslüman olduğuna inansa da onun muhalefetine itibar edilmez. Çünkü bu ümmet kıbleye namaz kılanlardan değil, mü’minlerden ibarettir. Kâfir olduğunun farkında olmasa da o kâfirdir.”[2]

[1] Teysîru’t-Tahrîr, 3/238-239

[2] El-Müstasfâ, 1/183. Ayrıca bak: Mizanu’l-Usûl, 491-492; el-Ihkâm, 1/326