İçeriğe geç
Anasayfa » İSLAM KARDEŞLİĞİNDE CEMATLE NAMAZIN ÖNEMİ

İSLAM KARDEŞLİĞİNDE CEMATLE NAMAZIN ÖNEMİ

İslam Dini, inananları kardeş ilan etmiş ve bu kardeşliği korumaları için belli kurallar ortaya koymuştur. İslam’ın kıtalar aşması ve çağlar ötesi olmasında İslam kardeşliğinin rolü büyüktür. Aksi durumda, düşmana ihtiyaç duymadan Müslümanların birbirlerini maddî ve manevî olarak bitirmeleri kaçınılmaz olur. Peygamber Efendimiz (sav.) de bazen direkt olarak kardeşlikle ilgili tavsiyelerde bulunurken kimi zaman da arka planında kardeşliği korumak maksadını da gözettiği günlük hayata dair prensipler belirlemiştir. Bu tür prensiplerden biri cemaatle namazdır.

Fahri Kâinat Efendimiz (sav.) Medine’ye hicret ettiğinde ilk olarak Mescid-i Nebevî’nin yerini belirlemiş ve inşasında bizzat çalışarak bir an evvel bir mescidin olmasını arzulamıştır. Ardından “Mescide ülfet edene (sevene, ilgi gösterene) Allah da ülfet eder.[1]buyurarak mescide ilgili olmayı tavsiye etmiş, “Mescitlere devam eden bir adamı gördüğünüzde, onun mü’min olduğuna şahitlik ediniz.[2] sözü ile mescitlerde bulunmayı imanın alameti saymış “kalbi mescitlere bağlı olan” mü’minleri de arşın gölgesinde gölgelenecek olan yedi sınıf içerisinde zikretmiştir.[3]  Bir başka hadislerinde de Efendimiz (sav.), Cenab-ı Allah’ın hoşnutluğunu şu şekilde dile getirmiştir: “Müslüman bir kimse mescitleri namaz ve zikir için kendine yer-yurt edindiğinde, Allah onun bu durumuna, gurbetten dönen kişiye ailesinin sevindiği gibi sevinir.[4]

Bunlarla birlikte “cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir[5] buyurarak ashabı günde beş defa mescitte bir arada olmaya teşvik eden Allah Rasûlü (sav.), gözleri görmeyen ve kendisini de cemaate götürecek bir yardımcısı bulunmayan bir sahabinin namazlarını evde kılmak için izin istemesi üzerine Sen ezanı işitiyor musun?” diye sormuş, Âmâ da “Evet.” deyince, “İcabet et.[6] buyurarak cemaatten geri kalmaya izin vermemiştir. Öte yandan Sevgili Peygamberimiz (sav.) cemaatle namaza gelmeyen birtakım kimseleri de ikaz etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, içimden öyle geçiyor ki, odun toplamayı emredeyim, odun yığılsın. Sonra namazı emredeyim, ezan okunsun. Daha sonra bir adama cemaate imam olmasını emredeyim. En sonunda cemaate gelmeyen adamlara gidip onlar içindeyken evlerini yakayım.[7] 

Peygamber Efendimizin (sav.) hassasiyetini ve sahabenin halini Abdullah b. Mesud 4 şu ifadelerle dile getirmektedir: “Yarın Allah’a Müslüman olarak kavuşmak isteyen, namazlara ezan okunan yerde devam etsin. Allah Teâlâ Peygamberinize hidayet yollarını açıklamıştır. Bu namazlar da hidayet yollarındandır. Şayet siz de cemaati terk edip namazı evinde kılan şu adam gibi namazları evinizde kılacak olursanız, Peygamberinizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terk ederseniz sapıklığa düşmüş olursunuz. Vallahi ben, münafıklığı bilinen bir kimseden başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam iki kişi arasında sallanarak namaza getirilir ve safa durdurulurdu.[8]

İslam kardeşliğinin tesisinde önemli etkisi olan cemaatle namaz üzerinde titizlikle duran Allah Rasûlü (sav.), yine bu doğrultuda öncesinde ve namazda nelere dikkat edilmesi gerektiğini de öğretmiştir. “Kim şu bitkiden (sarımsak veya soğan) yemişse, mescidimize yaklaşmasın![9] buyurarak bir arada namaz kılacak mü’minlerin birbirlerine eziyet etmemeleri gerektiğini ifade etmiş, namaza durmadan önce de safları dikkatlice düzeltmiş ve “Saflarınızı düzeltiniz, yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz.[10] buyurarak işin önemini vurgulamıştır.

Cemaatle namaz kılmanın elbette pek çok hikmeti vardır. Bir mahallede oturan kişilerin, günde beş kez bir araya gelip omuz omuza Yaratana secde etmesi, aralarında muazzam bir ülfete vesile olur. Birbirini seven, diğerine yabancı olmayan bir toplum güçlü olur. Güçlü toplumlar da muzaffer bir ümmeti ortaya koyar. 

Camiler her Müslümanın ibadet için gidebileceği yerlerdir. Mezhebi, meşrebi, dünya görüşü, makamı, serveti ne kadar farklı olursa olsun cami, her inanan için ortak mekandır. Namazlarını camide kılanlar “Biz gerektiğinde bir araya gelebiliriz.” mesajını vermektedirler. Zira, dünyevî menfaati olmayan, yalnızca Allah rızası için toplanılan camilerde Müslümanlar bir araya gelemediğinde başka ortamlarda birlikte olmaları, ortak kararlar almaları düşünülemez.


* Dr. Öğr. Üyesi, FSMVÜ İslami İlimler Fakültesi.

[1] Taberânî, el-Evsat, VI,269.

[2] Tirmizî, İman 8; İbn Mâce, Mesâcid 19.

[3] Buhâri, Ezan 36, Zekât 16; Müslim, Zekât 91.

[4] İbn Mâce, Mesâcid 19.

[5] Buhârî, Ezan 30; Müslim, Mesâcid 249.

[6] Müslim, Mesâcid 255.

[7] Buhârî, Ahkâm 52, Ezan 29; Müslim, Mesâcid 251-254.

[8] Müslim, Mesâcid 256-257.

[9] Buhârî, Ezân 160, Et’ime 49; Müslim, Mesâcid 68.

[10] Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127.