İçeriğe geç
Anasayfa » KARACİĞER YAĞLANMASI

KARACİĞER YAĞLANMASI

Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde normalden fazla yağ toplanması sonucu ortaya çıkar. Karaciğer hücrelerinde yağ oranı normalde {e0a8e66316dc8f5d591ba55bcacf7338a4d87a0882161bf818f1807d6da55e8f}5 ve altındadır. Bu oran {e0a8e66316dc8f5d591ba55bcacf7338a4d87a0882161bf818f1807d6da55e8f}10’un üzerinde ise karaciğer yağlanmasından bahsedilir. Alkolün karaciğerde yağlanma yaparak kronik karaciğer hastalığı ve siroza neden olduğu uzun yıllardan beri bilinmektedir.

Alkol dışı karaciğer yağlanması hastalığı tanısı ilk kez 1980 yılında konmuş. Tıpkı alkol alanlardakine benzer özelliklerle karakterize klinikopatolojik bir durum olarak tarif edilmiştir.

Alkol dışı karaciğer yağlanması hastalığı 2 farklı şekilde ortaya çıkmaktadır:

1- Karaciğer hücrelerinde hasar olmadan, sade basit yağlanma şeklinde olan formu toplumun {e0a8e66316dc8f5d591ba55bcacf7338a4d87a0882161bf818f1807d6da55e8f}20-30’unda görülür. Çoğunlukla ultrasonografi tetkiki yapılırken karaciğer boyutlarında ve ekojenitesinde artma şeklinde tanı konur.

2- Yağlanma ile birlikte karaciğer hücrelerinde hasar oluşturan form,  steatohepatit şeklinde ortaya çıkan formudur. Toplumun {e0a8e66316dc8f5d591ba55bcacf7338a4d87a0882161bf818f1807d6da55e8f}2-3 ‘ünde görülür.  Hastalık görülme sıklığı gittikçe artmaktadır.

En önemli görülme sebepleri: obezite, tip II diyabet ve hiperlipidemidir. Karaciğer yağlanması olan hastaların çoğunda metabolik sendrom diye tanımladığımız birbiriyle direkt bağlantılı birden fazla birkaç hastalığın bir arada bulunması sıklıkla gözlenmektedir.

Metabolik sendrom bileşenleri; viseral obezite (bel çevresi erkeklerde > 102 cm, kadınlarda > 88 cm), hipertansiyon (KB>130/85 mmHg) veya antihipertansif kullanma, hipertrigliseridemi (trigliserid düzeyi > 150 mg/dl), düşük HDL (erkeklerde < 40 mg/dl, kadınlarda < 50 mg/dl), açlık kan şekeri yüksekliği (110 ve üzeri).

Obez, 45 yaş üzerinde diyabetik ve karaciğer enzimlerinde yükselmeyle seyreden hastalarda hastalığın şiddetli formu daha sık görülmektedir.

Yağlı karaciğer hastalığına yol açan diğer nedenleden bazıları metabolik ve genetik nedenlerden; insülin direnci, yanlış ve dengesiz beslenme, aşırı kalori tüketimi, yağ ve karbonhidrat tüketimindeki artış, rafine ürünler, doğal olmayan besinler, hızlı kilo kaybı, gebelikte akut karaciğer yağlanması, wilson hastalığı, hareketsiz ve sporsuz yaşam.

İlaçlardan; glukokortikoitler, sentetik östrojenler, aspirin, amiodoran, kalsiyum kanal blokerleri, diltiazazem, nifedipin, metotrexate vb.

Cerrahî işlemler sonrası; obezite operasyonları, ince barsak reaksiyonları.

Diğerleri; inflamatuvar barsak hastalığı, ince barsaklarda bakteriyel aşırı gelişim, HIV infeksiyonları ve toksinler gibi.

Hastalığın oluşumunda halen suçlanan görüş; “çift vuruş” hipotezi daha çok taraf bulunmaktadır. Bu hipoteze göre; ilk önce karaciğer hücrelerinde yağlanma oluşur. Yağlı karaciğer hücreleri hasar yapabilecek diğer etkenlere karşı duyarlı hale gelir. Sonrasında ikinci vuruş gerçekleşir ve karaciğer hücre hasarı, inflamasyon ve sonunda karaciğerde fibrozis gelişir.

Yağlı karaciğer ve steatohepatiti olan hastaların {e0a8e66316dc8f5d591ba55bcacf7338a4d87a0882161bf818f1807d6da55e8f}40-100’ünün obez ve {e0a8e66316dc8f5d591ba55bcacf7338a4d87a0882161bf818f1807d6da55e8f}25-55 inin aşikâr diyabetik veya hipertrigliseridemik olduğu gösterilmiştir. Son çalışmalar, bozulmuş glukoz tolerans testine bakmaksızın yağlı karaciğer hastalığı olan hastaların hepsinde insülin direnci olduğunun söylenebileceğini göstermektedir. Yağlı karaciğer hastalığının metabolik sendrom veya insülin direncinin karaciğer bulgusu olarak ortaya çıktığı kabul edilmektedir.

Türkiye ve dünyada en sık görülen hastalıklardan biri olan bu basit hastalık tedavi edilmezse siroz ve karaciğer kanserine neden olabilmektedir. Bu hastalığı hekimlerin ve hastaların iyi bilmeleri ve ciddiye almaları gerekmektedir.

Hasta, hasta olduğunun farkında bile değildir. Türkiyede her 5 kişiden birinde karaciğer yağlanması görülmektedir. Karaciğer yağlanması olan hastalarda genellikle herhangi bir şikâyet olmaz. Genellikle başka bir hastalık nedeniyle hastaneye başvurduğunda tetkik edilirken karaciğer yağlanması tesadüfen teşhis edilir. Hastaların az bir kısmında bazı şikâyetler görülebilir. Bu şikâyetler arasında karında sağ üst kadranda ağrı, dolgunluk hissi, halsizlik, çabuk yorulma olabilir. Hastalığın ilerlemiş döneminde kaşıntı, iştahsızlık, bulantı ve sarılık görülebilir.

Fizik muayene yapılırken karaciğerin büyümüş olduğu saptanabilir. Hastalığın tanısında; karaciğer enzimlerinin ölçümü, ultrason, bazen bilgisayarlı tomografi ve MR bize yardımcı olmaktadır. Ultrasonda karaciğer beyaz, parlak görünümündedir ve genellikle karaciğerin büyümüş olduğu görülür. Kesin tanı karaciğer biyopsisi ile konur. Alınan karaciğer biyopsisi materyalinin patolojik incelemesi ile hastanın tanısı ile hastalığın hem şiddeti hem de evresi tespit edilir.

Hastalar yılda bir periyodik kontrole çağrılmalıdır. Hastalık tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara yol açabileceğinden karaciğer sadece yağlanma varsa ve beraberinde herhangi bir iltihap yoksa bu tablo tehlikeli bir tablo değildir. Bu hastalarda karaciğer enzimleri dediğimiz ALT ve AST değerleri genellikle normal, ultrasonografide karaciğer boyutları hafif artmış ve daha beyazımsı bir görünüm saptanır. Yağlanma ile karaciğerde iltihaplanma (steatohepatit) söz konusu ise bu tablo zaman içinde karaciğer hücrelerinin harap olmasına yol açar, zamanla ilerleyip karaciğer sirozuna neden olabilir.

Tedavi: Günümüzde standart bir tedavisi olmadığından, eşlik eden metabolik bozuklukların tedavisi tedavinin vazgeçilmezidir. Bunun yanında kilo verme, diyet ve egzersiz ilk yapılması gerekenler arasındadır. Belirli besinlerden, sigaradan, alkolden uzak durulmalıdır. Yapılabilecek en iyi şey özellikle beslenme şeklini değiştirmektir. Margarinlerden, yağlı gıdalardan uzak durulmalı, sebze meyve beyaz et ve lifli gıdaların tüketilmesine özen gösterilmelidir. Şeker vücutta yağa dönüştüğü için karbonhidrat ve şeker tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Düzenli spor yapılmalı ve sporu yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Egzersizde, kilo vermede, karaciğer yağlanmasında önemli mekanizma olan insülin direncini düşürmekte ve ayrıca uzun vadeli olarak kalp damar hastalıklarının gelişimini önlemektedir.

Manevî açıdan baktığımızda altta yatan en büyük ve temel sorun helal ve haram dairesinde Allah Teâlâ’nın koymuş olduğu ölçülerin dışına çıkılınca felaketler, musibetler de aynı oranda insanoğlunun başına gelmektedir.

“(Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu) insanların kendi elleriyle yapıp-ettikleri sonucuda karada ve denizde fesâd (çürüme ve bozulma) başladı. Bu şekilde Allah (cc), belki doğru yola geri dönerler diye yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını onlara tattırcaktır.”[1]

Toprağın, havanın ve suyun sanayi atıkları ve şehir çöpleri yüzünden dizginlenemeyen bir şekilde kirlenmesi, bitki örtüsünün ve denizlerin artan bir şekilde zehirlenip yok olması, insanın kendi bedeninde ortaya çıkan her türlü olumsuzluğu da bu çerçevede ele alabiliriz.

Bütün hastalıkların temelinde aşırı yemek yemek ve tokluk vardır. Allah (cc), kullarına yemek yemenin en doğru olanını öğretmiş ve Kurân-ı Kerîm’de:

“Yiyiniz, içiniz ve (fakat) israf etmeyiniz. Çünkü Allah (cc) israf edenleri sevmez.”[2] buyurmuştur.

Bir hadîs-i kudsîde de şöyle buyrulmuştur:

“Ey Ademoğlu! Ben şeref ve yüksekliği itaat etmeye verdim; insanlar ise onu sultanların kapısında arıyorlar; nasıl bulacaklar? İlmi açlıkta takdir ettim; insanlar onu çok yemekte arıyorlar; nasıl bulsunlar? Gönül parlaklığını gece uykusuzluğunda bulundurdum; insanlar onu derin uykuda arıyorla; nasıl bulurlar?”

Az yiyenler hikmet sahibi kişiler olup bedenleri sürekli sağlıklıdır. Az yemek hastalıkları azaltır. Nefsinde çeşit çeşit yemeklerin arzusunu besleyen kimse, sağlığını bozmak için her türlü hastalığı davet ediyor demektir. Bedenin sağlığı az yemekte, ruhun sağlığı az uyumaktadır.

 

 

[1] Rûm; 30/41.

[2] A’râf; 7/31.