İçeriğe geç

KİTÂB-İ ATÎKA – Bayezid Camii Kitabesi

Ziya Çetintaş

Güzel yazı yazma sanatı olarak tarif edebileceğimiz hat tekâmül ede ede günümüze gelirken bazı hattalar eliyle kırılma noktaları yaşamıştır. Bu kırılma noktalarının en önemlilerinden birisi Kıbletü’l-Küttâb olarak bilinen Yâkūt el-Müsta‘sımî eliyle gerçekleşmiştir. Esir iken Abbâsî Halifesi Müsta‘sım tarafından satın alınan ve özel olarak sarayda himâye edilen Yâkūt, iyi bir hat öğreniminden sonra İbn Mukle ve İbnü’l-Bevvâb’ın yazılarını da inceleyerek yeni bir üslup ortaya koymuştur. Daha önce nisbeten ortaya çıkan altı yazı çeşidinin ölçülerini belirlemiş, husûsen muhakkak ve reyhânî hattı daha önce olmadığı kadar güzelleştirmiştir. Yâkūt’un açtığı bu çığır Amasya’dan bir büyük hattat; İbnü’ş-Şeyh eliyle hat sanatı bir kırılma daha yaşayana kadar sürmüştür.

Sühreverdî Şeyhlerinden Mustafa Dede, kalp gözü açık bir zâtın delâletiyle gerçekleşen evliliğinden bir oğul sahibi olur ve gene bu kimsenin tensîbiyle oğlunun adını Hamdullah koyar. Babasına nispetle İbnü’ş-Şeyh veya ileride okçular şeyhi olması sebebiyle Şeyh Hamdullah diye tanınanacak hattât-ı şehîr, bir yandan silsilesi Yâkūt’a dayanan hocası Hayreddîn-i Mar‘aşî’den hat meşk eder bir yandan da bu silsilede yer alan Abdullah-ı Sayrafî ve Yâkūt el-Müsta‘sımî’ nin hatlarını inceler. Şeyh Hamdullah’ın hayatının dönüm noktalarından birisi, Amasya’ da vali olan Bayezîd-i Veli ile tanışması ve onun hat hocalığını yapması olur.

Yıllar sonra Fatih Sultan Mehmed’in vefatıyla tahta çıkan Sultan Bâyezîd hat hocasını da İstanbul’a davet eder ve sarayında himaye eder. Bu öyle bir himâyedir ki Sultân’ın yanındaki âlimler bile gıpta ederler. Nakledildiğine göre Sultân hocasının divitini elinde tutar, arkasına yastık koyarmış. Böyle bir himâye meyvelerini muhakkak ki verecektir. Daha Amasya’da iken yeni bir üslup ortaya koymaya başlayan İbnü’ş-Şeyh İstanbul’da bu himaye neticesinde en güzel eserlerini husûle getirecektir.

Çokça eser veren Şeyh Hamdullah’ın en önemli ve her dâim görülebilecek eserlerinden bir kısmı, Sultan Bâyezîd’in şehrin en büyük meydanlarından birine yaptırdığı ve kendi adıyla anılan Bâyezîd Camisi’nde yer almaktadır. Bâyezîd Camisi’nin ana giriş kapısının üzerinde yer alan inşâ kitabesi bu yazılardan bir tanesidir. Celi sülüs hat ile yazdığı bu kitabenin okunuşu şöyledir;[1]

1.satır: Büniye hâza’l-Câmi‘u’l-Celîlü’ş-Şân ve’l-İmâretü’r-Rafî‘atü’l-Bünyân min Fevâdıli Sadekâti’s-Sultâni’l-A‘zam

2.satır: es-Sultân Bâyezid bin es-Sultân Mehmed bin es-Sultân Murâd Hân Halledallahu Mülkehu ve Sultânehu, ve kad Vaka‘a

3.satır: el-İbtidâ bi’l-Binâ fî Evâhiri Zi’l-hicce li-Seneti Sitte ve Tis‘a-mie ve’t-Tefeka el-İtmâm fî Seneti İhdâ Aşer ve Tis‘a Mie Hicriyye

Tercüme: Bu şanı yüce Câmi ve yüksek binâlı imâret Sultan Murad oğlu Sultan Mehmed oğlu Sultân-ı A‘zam Bâyezid Hân’ın – Allah hükümrânlığını ve gücünü dâim kılsın- harcamalarıyla inşa edilmiştir. [İnşaat] 906 senesi Zilhicce ayının sonlarında başladı, tamamlanışı ise hicrî 911 senesine denk düştü.

İnşâ tarihlerinin de yer aldığı bu kitâbe; Şeyh Hamdullah tarafından kaleme alınması, hat sanatının en güzel örneklerinden birisi olması ve İstanbul’daki en eski kitâbe örneklerinden olması hasebiyle yeri dolmaz bir kıymeti hâizdir.


[1] بُنِيَ هٰذَا الْجَامِعُ الْجَلِيلُ الشَّان وَالْعِمَارَةُ الرَّفِيعَةُ الْبُنْيَان مِنْ فَوَاضِلِ صَدَقَاتِ السُّلْطَانِ الْأَعْظَم

 السُّلْطَان بَايَزِيد بِن السُّلْطَان مَحْمَد بِن السُّلْطَان مُرَاد خَان حَلَّدَ اللهُ مُلْكَهُ وَسُلْطَانَهُ وَقَدْ وَقَعَ

 الْإبْتِدَا بِالْبِنَا فٖي أَوَاخِرِ ذِي الْحِجَّة لِسَنَةِ سِتَّ وَتِسْعَمِائَة وَاتَّفَقَ الْإتْمَام فٖي سَنَةِ إحْدٰى عَشَر وَتِسْعَمِائَة حِجْرِيَّة