İçeriğe geç
Anasayfa » KUR’AN’IN, MÜ’MİNLERİ SAKINDIRDIĞI TOPLULUKLAR/CEMÂATLER

KUR’AN’IN, MÜ’MİNLERİ SAKINDIRDIĞI TOPLULUKLAR/CEMÂATLER

İbn Haldun; “İnsan tabiatı gereği medenîdir” der. Yani insan toplumla beraber kaim olan bir varlıktır. Hal böyleyken, içinde yaşadığı toplumun, insanın davranışları üzerinde müspet veya menfi olarak doğrudan etkili olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bu olguya matuf olarak, insanı yaratan ve onun fıtratını en iyi bir şekilde bilen[1] Rabbimiz Allah (c.c) Kur’an’ı Kerim’de insanı sîreten ve sûreten istikâmet sahibi olan topluluklarla birlikte olmaya teşvik etmektedir.[2]

Kur’ân’ı Kerim’in büyük bir kısmı geçmiş ümmetlerin ahvâlinden haber veren kıssalardan müteşekkildir. Bu kıssalarda insan, önceki kavimleri helâke sürükleyen rezîletlerden terhîb edilmekte, rızâ-i Bârî’yi temin etmeyi sağlayacak fazîletlere de terğîb edilmektedir. Kötü fiillerin işlendiği bir toplulukta yer alan fertler, isâbet edecek olan musibetin umûmî olacağı mesajı ile uyarılmakta[3] ve dolayısıyla imkânları dâhilinde bulundukları topluluğun da ıslahıyla görevlendirilmektedir.[4]

Rabbimiz çirkin davranışların işlendiği topluluklara meyl etmenin sakıncalı olduğunu beyan etmekte ve münker davranışların ayyuka çıktığı bazı platformları terk etmeyi emretmekte,[5] dolayısıyla ıslâhı mümkün olmayan topluluklarla ortam birlikteğinden nehy etmektedir. İşte tam burada, Rabbimiz Allah’ın (c.c) hangi tür davranışların işlendiği toplulukları kötü topluluklar olarak nitelediğini bilmenin gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Kur’ân-ı Kerim’in ıslâh etmeyi amaç edindiği en önemli problemin küfr ve şirkin şekil verdiği bir yaşam tarzı olduğunu söyleyebiliriz. Husûsan Mekkî surelerin muhtevâsı tahlil edildiğinde bu realitenin varlığı açık bir şekilde görülmektedir. Kur’an, küfr toplumunun Allah’ın verdiği akıl nimetini devre dışı bırakarak düştükleri derekeyi “hayvanlardan daha aşağı”[6] bir seviyeyle tavsif etmektedir. Ebedî saadetten uzak olacakları müteaddid ayetle sabit olan inkârcıların oluşturduğu topluluklar, Kur’ân’ın müminleri tahzîr ettiği kötü cemaatlerden birisidir.

Kur’an’da müminlerin sakındırıldığı diğer bir gürûh münafıklar topluluğudur. Cehennemin en alt tabakasında yer alacağı bildirilen münafıkların[7] inkâr edenlerden müteşekkil olan bir topluluktan daha tehlikeli oldukları söylenilebilir. Çünkü münafıklar, inandıklarını kalplerinde saklarlar ve zahirde mümin olduklarını ifade ederler.[8] Bunu yaparken bir yandan da gizli ajandalarını gerçekleştirmeye yönelik icraatlarda bulunurlar.[9] Kalplerinde hastalık bulunan münafıklar,[10] kendi iç dünyalarında devamlı bir bocalama içindedirler.[11]

Zalimler topluluğu da Kur’ân’da yerilen diğer bir topluluktur. Kur’ân, Rabbimiz Allah’ın (c.c) şiddetli bir şekilde cezalandıracağını bildirdiği[12] zulüm fiilini işleyenler topluluğuna sempati duyulmasından bile mü’minleri nehy etmektedir.[13] Rabbimiz, vaz’ ettiği hudûdu tecavüz etmeyi adet haline getirenlerin[14] oluşturduğu bu topluluğa dâhil olmayı hidâyet yolunun kapanmasının sebeplerinden biri olarak beyan etmektedir.[15]

Buraya kadar zikredilen toplulukların alâmet-i fârikası Kur’ân’ın yasaklamış olduğu en temel fiilleri işlemeyi yaşam biçimi haline getirmiş olmalarıdır. Bu topluluklar dışında, diğer bazı büyük ve küçük günahları işlemekten sakınmayan, ahlâkî noktada da imânın gerektirdiği bir istikamet üzere bulunmayan kişilerin oluşturduğu topluluklar da bulunmaktadır. Alkol, kumar[16] ve zina[17] gibi yasaklara tecavüz etmenin revaç bulduğu, her türlü ahlâkî çirkinliğin kanıksandığı bu topluluklar,[18] müminin kendini şerlerinden muhafaza etmesi gereken topluluklardandır. Kur’ânî terminolojiyle fâsık olarak nitelendirdilebilecek bu insan tiplemelerinden oluşan gruplar içinde yer almak Rabbimizin hidayet kanallarından uzaklaşmanın sebeplerindendir.[19]

Kerim kitabımız olan Kur’ân’da, Rabbimizin, sevmediğini bizzat ifade ettiği fesatçı,[20] kendini beğenmiş,[21] şımarık,[22] nankör,[23] kibirli,[24] müsrif,[25] haddi aşan,[26] hâin,[27] çirkin sözlü,[28] gibi bazı karakterler vardır ki bunlardan mürekkep topluluklarda bulunmaktan da mümin kendisini teberrî etmelidir. Ayrıca işledikleri menhiyyât sebebiyle Kur’ân’da helak oldukları bildirilen Nuh,[29] Hud,[30] Salih,[31] Lut,[32] Şuayb[33] (aleyhimüsselâm) gibi peygamberlerin gönderildikleri kavimler de müminler için verilmiş kötü topluluk örneklerindendir.

 

[1] “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” Kaf, 50/16.

[2] “Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve dürüst insanlarla beraber olun.” Tevbe, 9/119.

[3] “Bir de öyle bir fitnede sakının ki o, içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur. Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir.” Enfal, 8/25.

[4] “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostu, koruyucusudurlar. Onlar birbirlerini iyiliklere teşvik edip kötülüklerden sakındırırlar.” Tevbe, 9/71.

[5] “Allah vahyinde size şu talimatı indirdi: Ne zaman Allah’ın mesajlarının inkâr edildiğini ve onların hafife alındığını duyarsanız, mevzu değişinciye kadar onlarla birlikte oturmamalısınız; değilse siz de onlar gibi olursunuz. Nitekim Allah ikiyüzlüleri ve inkârcıları, hep beraber cehennemde toplayacaktır.” Nisa, 4/140.

[6] “And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.” Araf, 7/179.

[7] “Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.” Nisa, 4/145.

[8] “Ey Peygamber! Yürekten iman etmedikleri halde ağızlarıyla “iman ettik” diyen kimseler arasından inkârda birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin.” Maide, 5/41.

[9] “Size geldiklerinde “İnandık” derler, oysa yanınıza inkârcı olarak girmiş ve yine inkârcı olarak çıkmışlardır. Gizlemekte olduklarını Allah daha iyi bilir.” Maide, 5/61.

[10] “Kalplerinde hastalık vardır; Allah da onların hastalığını arttırmıştır ve ısrarlı yalanları yüzünden can yakıcı azabı hak ederler.” Bakara, 2/10.

[11] “İki taraf arasında yalpalarlar. Ne bu tarafa ve ne de o tarafa yar olurlar. Allah’ın şaşırttığı kimseye sen çıkış yolu bulamazsın.” Nisa, 4/143.

[12] “Sakın Allah’ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir.” İbrahim, 14/42

[13] “Sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz.” Hud, 11/11.

[14] “Her kim Allah’ın hudutlarını aşarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” Bakara, 2/229.

[15] “Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” Maide, 5/51.

[16] “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” Maide, 5/90.

[17] “Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu hayâsızlıktır ve kötü bir yoldur.” İsra, 17/32.

[18] “Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür.” Maide, 5/79.

[19] “Allah’tan korkun ve (O’nu) dinleyin. Allah, fasıklar topluluğuna yol göstermez.” Maide, 5/108.

[20] “Allah, elbette fesadı sevmez.” Bakara, 2/205; “Allah fesatçıları sevmez.” Kasas, 28/77.

[21] “Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez.” Nisa, 4/36.

[22] “Allah, şımaranları sevmez.” Kasas 28/76.

[23] “Allah, günahda ısrar eden hiç bir inatçı nankörü sevmez.” Bakara, 2/276.

[24] “Allah, büyüklük taslayanları sevmez.” Nahl, 16/23.

[25] “Allah, israf edenleri sevmez.” Enam, 6/141.

[26] “Allah, haddi aşanları sevmez.” Maide, 5/87.

[27] “Allah, hainleri sevmez.” Enfal, 8/58.

[28] “Allah, çirkin sözlerin açıktan söylenmesini hiç sevmez, ancak söyleyen zulme uğramışsa o başka.” Nisa, 4/148.

[29] Nuh, 71/1-28.

[30] Fussilet, 41/15-16.

[31] Şuara, 26/141-156.

[32] Neml, 27/54-58.

[33] Araf, 7/85-86.