İçeriğe geç
Anasayfa » MÂZÎNİN TAHLÎLİ İSTİKBÂLİN İNŞÂSI İÇİN ELZEMDİR…

MÂZÎNİN TAHLÎLİ İSTİKBÂLİN İNŞÂSI İÇİN ELZEMDİR…

Bu ayki ziyaretgâhımız İslâm’a hizmetleri ile övündüğümüz, izlerinde olmayı kendimize mi’yar edindiğimiz büyüklerimizden, Ehl-i Sünnet akidemizin müdafii kıymetli âlim İbn-i Kemal Paşa’nın kabr-i şerîfi…

Dedesi Kemal Paşa’ya nisbetle İbn-i Kemal veya Kemalpaşazâde lakabları ile tanınan Şemseddin Ahmed, 873/1469 senesinde Tokat’ta dünya’ya geldi.

Baba tarafı askerlik, anne tarafı ilim ile meşgul olan bir aileye mensup bulunan İbn-i Kemal, küçük yaşta iyi bir tahsil gördü.

İstanbul’un fethine katılan ve dönemin meşhur kumandanlarından olan babası Süleyman Çelebi’nin mesleğini tercih ederek seyfiye[1] sınıfına katıldı.

Bir sefer esnâsında, devlet adamlarının ulemâdan Molla Lütfî (/)’ye gösterdikleri hürmet sebebiyle ilim tahsiline yöneldi. Yıllar sonra Sultan Selim (/) ile katılacağı Mısır seferinde atının ayağından sıçrayan çamura padişahın göstereceği hürmet kendisine bu hâdiseyi hatırlatacaktır.

917/1511 de Üsküp’teki İshak Paşa Medresesi’ne müderris olarak atandı. Bir sene sonra, Edirne’deki Halebiye Medresesi’nde ardından Üç Şerefeli Medreseleri’nde müderrislik yaptı. Bir ara İstanbul’daki Sahn-ı Semân Medreseleri’nde vazîfe aldıktan sonra devrinin en yüksek medresesi olan Edirne’deki Sultan Beyazid Medresesi’ne müderris olarak atandı.

922/1516 yılında, önce Edirne kadılığına, aynı yıl Anadolu kazaskerliğine tayin edildi. Bu vazîfesi sırasında Yavuz Sultan Selim ile Mısır Seferine katıldı ve askeriyeden ilmiyeye[2] geçmesine vesîle olan düşüncenin hatırlandığı meşhur hâdiseyi yaşadı.

925/1519’da Edirne Dârulhadîsi’ne[3] oradan tekrar Sultan Beyazid Medresesi’ne geçti. Bu dönemde Kanûnî Sultan Süleymân (/)’ın seferlerine katıldı ve 932/1525’de Zembilli Ali Efendi’nin vefatı üzerine Şeyhülislâmlık makâmına getirildi.

Şeyhulislâmlık vazifesinde iken, 2 Şevval 940/1534 senesinde, Cuma günü, İstanbul’da vefat etti. Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı dışındaki Mahmud Çelebi hazîresine defnedildi.

Birçok ilimde derinleşen İbn-i Kemal Paşa, en müphem (kapalı/karmaşık) meselelerde dahi söz sahibi olmasından dolayı ‘el-muallimu’l-evvel’, fıkıh’taki salâhiyeti ve verdiği fetvâlardaki iktidârına binâen de ‘müfti’s-sekaleyn’[4] ünvanları ile anılmıştır.

Genç yaşta, II. Bayazid (/) tarafından Türkçe bir Osmanlı Tarihi yazmak ile görevlendirilen İbn-i Kemal Paşa’nın, Arapça, Türkçe ve Farsça kaleme aldığı -tespit edilen- 209 aded eseri, zamanındaki ilim ve fenlerin birçoğuna vâkıf olduğunun bir nişanesidir.

Ömrünün büyük bir kısmını Edirne’de geçiren Kemal Paşazâde, devletin hem siyasî hem de ilmî bakımdan zirvede olduğu bir dönemde yaşamış, ortaya çıkan bâtıl fikirlerle mücadeleden asla geri durmamıştır. Onun, sapık fikirlerle mücadelesi bazen Molla Kâbız (/) ile yaptığı tartışma gibi açıktan bazen vermiş olduğu fetvâlarla dolaylı olmuştur.

Hadîs, tefsîr, fıkıh, kelâm gibi dinî ilimlerde eser vermekle birlikte târih, edebiyat, tıp, felsefe ve dil sahalarında da söz sahibi olan İbn-i Kemal Paşa’yı bazı âlimlerin, Seyyid Şerif el-Cürcânî (/), Sadeddin et-Taftâzânî (/), Celâdeddin es-Suyûtî (911/) gibi âlimlerle kıyaslamaları, onun ilmî kudretini göstermesi bakımından mühimdir.

İbn-i Arabî (/) hakkındaki müsbet bakışı, evliyâullahın hallerine inanılması gerektiğini söylemesi ve duâlarının alınmasını tavsiye etmesi onun tasavvufa yakınlığını gösterir. Fakat döneminde ortaya çıkan Kur’ân ve Sünnet’ten sapmış tasavvufî görüşleri de tenkit etmekten çekinmemiş, toplum düzenini bozacak, fitnelere sebebiyet verecek tasavvuf adı altında sunulan davranış ve düşünceleri fetvâları ile nakz etmeye çalışmıştır.

Zekî, muttakî, ferâset sahibi, münâzara ve münâkaşadan hoşlanan, hoş sohbet ve nüktedân bir âlim olan Kemal Paşazâde’nin en çok istifade ettiği hocaları; askerlik mesleğinden ilme yönelmesine vesile olan Molla Lütfî, Hızır Bey’in talebeliğini yapmış Mevlana Kastallânî diye meşhur Kestelli Muslihiddin Mustafa Efendi (/), yine Hızır Bey ve Alâeddin et-Tûsî’den ders almış Sahn-ı Semân Medreseleri’nin baş müderrisi Hatîbzâde Muhyiddin Mehmed Efendi (/) ve ilm-i kelâmın müşkil meselelerinde kalem oynatan, 2000’i aşkın eseri bulunan Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi (/)’dir.

Kendisi de birçok talebe yetiştirmekle birlikte en gözde talebesi, ‘el-muallimu’s-sânî’, ‘Ebû Hanîfe-i Sânî’[5], ‘müfti’l-enâm’[6] ünvanlarına lâyık görülmüş Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi (/)’dir.

…..

İbn-i Kemal Paşa’nın kabr-i şerîfi….dedir.

 

[1] Seyfiye: Askeriye.

[2] İlmiye: Ulemâ sınıfı.

[3] Dârulhadîs:

[4] Müfti’s-sekaleyn: İns ü cinnin (insanların ve cinlerin) müftîsi.

[5] Ebû Hanîfe-i Sânî: İkinci Ebû Hanîfe.

[6] Müfti’l-enâm: İnsanların/halkın müftîsi, fetvâ mercii.