Bu ay Bursa’dayız. Ziyaret edeceğimiz büyüğümüz İstanbul’un fethinde Sultan ll. Mehmed ile beraber bulunarak fethi müjdeleyen, İstanbul’un manevi fatihlerinden biri. Sultan Fatih’in “Zamanımızın Ebu Hanifesi” diyerek iftihar ettiği ve huzurunda ayağa kalktığı değerli ilim adamı Molla Hüsrev Hazretleri.
Molla Hüsrev adı ile tanıdığımız Mehmed b. Feramurz b. Ali, Sivas ile Tokat arasında bulunan Kargın Köyünde h.802 (m.1400) yılında dünyaya geldi.
Babasının vefatı sebebiyle ufak yaştan itibaren eniştesi Hüsrev Beyin yanında büyümüş ve halk arasında kendisine “Hüsrev’in kaynı” diyerek hitabedilmiştir. Daha sonraları kayın kelimesi terk edilmiş ve ismi Hüsrev olarak kalmıştır. İlim ehli arasında ise Molla Hüsrev diye meşhur olmuştur.
Bursa ve Edirne’ de müderrislik, ordunun dini ve hukuki işlerinden sorumlu kazaskerlik görevini yerine getiren Molla Hüsrev H.857’de İstanbul’un fethiyle birlikte İstanbul’un ilk büyük ilmi payesi olan Ayasofya müderrisliğine getirildi. Eğitim ve öğretiminin bütününü Osmanlı medreselerinden alan ve bu yönüyle Osmanlı eğitim sisteminin yetiştirdiği bir ilim adamı olan Molla Hüsrev, Hızır Bey’in vefatıyla İstanbul’un ikinci kadısı oldu. Katip Çelebi’ye göre; aynı zamanda Osmanlının İkinci şeyhülislamıdır.
İstanbul’un fethinden sonra Sultan tarafından açılan ve Osmanlının en yüksek eğitim kurumu olan Sahn-ı Seman Medresesi’nin müfredatını hazırlayan ilmi heyetin de başında bulunan Molla Hüsrev h.885 (m.1480) yılı Şaban ayında bir Cuma günü şeyhülislamlık vazifesinde iken İstanbul’da vefat etti. Cenazesi Bursa’da kurmuş olduğu Hüsrev medresesinin haziresine defnedildi.
Hayatı boyunca bir çok eser telif etmiştir. Bunların en meşhurlarından h.872 (m.1467-8) de geçirdiği taun hastalığından kurtulduktan sonra Allah Teâlâ’ya şükür nişanesi olarak telif ettiği Gureri’l-ahkâm adlı eserine yazmış olduğu şerhi Dürerü’l-hukkâm’dır. Osmanlı döneminde Anadolu ve Rumeli kadıları bu kitaba göre hüküm vermişler ve eser müellifin diğer bir eseri olan Mir’âtü’l-usul gibi Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Molla Hüsrev’in bu eserleri yanında bizlere bıraktığı mirasının bir kısmı da yaptırdığı cami ve medreseler. İstanbul’un Fatih ilçesinde; Vefa’da kendi adı ile anılan Molla Hüsrev Camii, Cibali’de Küçük Mustafa Paşa ismiyle bilinen mescidiyle Sofularda, Sofular mescidi ve Edirne’de de kendi adıyla anılan Hüsrev Medresesi.