Birinci madde: Ehemm (en önemli) mühimme tercih olunur. Bugün bazı müslümanlar en temel farzları ihmal ediyor, hafife alıyor; birtakım nafilelere birinci derecede önem veriyor. Bu bir metod hatasıdır.
İkinci madde: Her devirde olduğu gibi zamanımızda da tashîh-i itikad en önemli maddedir. Her müslüman, inançlarının Kur’ân’a ve Sünnete uygun olmasını sağlamalıdır. Bu da Ehl-i Sünnet imamlarına, ulemâ ve fukahâsına tâbi olmakla olur.
Üçüncü madde: Sahih itikattan sonra beş vakit namazı dosdoğru edâ etmek gerekir.
Dördüncü madde: Hür ve mukîm erkeklerin farz namazları cemaatle kılmaları, onların keyfine veya tercihine kalmış bir şey değil, dinî bir mecburiyettir. Bütün müslümanlar, ellerinden geldiği nispette farz namazları camilerde cemaatle kılmalıdır.
Beşinci madde: Uyanık ve şuurlu müslümanlar, arkalarında namaz kılınabilecek sahih itikatlı, yeterli fıkıh bilgisine sahip, ahlâkı düzgün icâzetli imamları arayıp bulmalıdır.
Altıncı madde: İslâm dini tefrikayı, bölünmeyi, müslümanların birbirleriyle çekişmesini haram kılmakta; mü’minlerin tek bir ümmet oluşturmasını emretmektedir. Her müslümanda ümmet şuuru olması gerekir.
Yedinci madde: Mü’minlerin tek bir ümmet olabilmeleri için ehliyetli, liyâkatli, dirâyetli, kiyâsetli, muktedir, muttakî, muhlis, yüksek ahlâk ve karaktere sahip, itikadı sahih müeyyed bir imâma bi’at ve itaat etmeleri farzdır.
Sekizinci madde: Dinimiz ilme, okuyup yazmaya büyük önem verir. Her müslümanın kendini kurtaracak kadar ilmihâl bilgisi öğrenmesi farzdır. Bugün Türkiye coğrafyasında anadili Türkçe olan on milyonlarca müslüman, bin yıldan fazla kullanılmış olan Osmanlıca’yı bilmemektedir. Bu çok büyük bir cahillik, eksiklik ve ayıptır. Her Türkiyeli müslümanın İslâm-Kur’ân harfleriyle yazılan Türkçe’yi en kısa zamanda öğrenmesi gerekir.
Dokuzuncu madde: Eskiden müslümanlar evlerine girip kapılarını arkadan kapattıkları zaman birçok kötülüklerden, fuhşiyâttan, münkerâttan uzak kalabiliyordu. Bugün maalesef Deccâl ve Tâğût alet ve cihazları müslüman evlerinin içine girmiştir. Birçok müslüman hanesi bu aletler yüzünden meyhaneye, günahevine, fitne ve fesat yuvasına dönmüştür. Müslümanlara bu durum anlatılmalı, evlerinden Deccâlvizyonları atmaları için etkili propaganda yapılmalıdır.
Onuncu madde: Tesettür konusunda İslâmî kesimde kendilerine süslümanlar denilen bozuk bir tâife zuhur etmiştir. Bunlar Kur’ân’ın, Sünnetin ve Şerîatin emrettiği gerçek tesettüre aykırı olarak saçma sapan, rüküş, rengârenk, alaca bulaca, erkeklerin şehvetli bakışlarını çeken şeytânî bir tesettüre bürünmektedir. Bu konuda da gereken uyarılar yapılmalıdır.
On birinci madde: Yakın tarihimizdeki vahim ârızalar ve kazalar yüzünden müslüman yığınlar din ve dünya kültürü konusunda cahil kalmıştır. Ülke çapında bir İslâmî halk eğitimi kampanyası başlatılmalıdır.
On ikinci madde: Türkiye gibi müslüman bir memlekete hiç yakışmayan bir israf faciası karşısındayız. Her gün altı milyon ekmek çöpe atılmaktadır. Bu büyük bir günahtır, nankörlüktür, küfrân-ı nimettir. Allah’ın bize en büyük nimeti olan ekmeğe yapılan bu saygısızlık ileride tokat yememize sebebiyet verir. Sadece ekmek israfı değil… İmkânı olan zengin kesim her konuda utanç verici bir israf ve saçıp savurma sergilemektedir. Lüks merakı bir cinnet haline gelmiştir. Ulemânın, fukahânın, aklı başında olan ziyâlı müslümanların bu konuda halkı uyarması gerekir.
On üçüncü madde: Şu anda İslâm medreseleri ve tasavvuf tekkeleri kapalıdır. Bu iki temel müessese olmadıkça camiler ayakta kalamaz. Bütün şuurlu müslümanlar Ehl-i Sünnet hocası yetiştiren İslâm medreselerinin ve halkı terbiye eden tasavvuf dergâhlarının açılması için harekete geçmelidir.
On dördüncü madde: Günümüzde Türkiye’de büyük medya birinci kuvvet haline gelmiştir. Halk yığınlarını televizyonlar ve gazeteler çekip çevirmektedir. Müslümanlar hür, haysiyetli, şerefli, izzetli bir hayat sürmek istiyorlarsa çok güçlü çok etkili İslâm gazetelerine, İslâm dergilerine, İslâm televizyonlarına sahip olmalıdır. Bu iş cemaat, tarîkat, parça, hizip, fırka gazete, dergi ve tv’leriyle olmaz.
On beşinci madde: Ülkemizdeki eğitim sistemi Kemalist vesâyet eğitimidir. Bu eğitimin ne müslümanlara ne de Türkiye’ye yararı vardır. Müslümanların tezelden bağımsız İslâm mektepleri açmaları gerekir. Sadece adı İslâm değil, tedrisâtı İslâmî olan güçlü ve vasıflı mektepler…