İçeriğe geç
Anasayfa » NEFHA-İ MUHAMMED (sav.)

NEFHA-İ MUHAMMED (sav.)

عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (sav.) ، قَالَ: «لَيْسَ مِنَّا مَنْ دَعَا إِلَى عَصَبِيَّةٍ، وَلَيْسَ مِنَّا مَنْ قَاتَلَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ، وَلَيْسَ مِنَّا مَنْ مَاتَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ»

Cübeyr b. Mut‘ım’dan 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Asabiyete[1] çağıran bizden değildir. Asabiyet uğruna savaşan bizden değildir. Asabiyet üzerine ölen de bizden değildir.”

Ebû Dâvûd, Edeb 121.

عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (sav.) قَالَ: «لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِغَيْرِنَا»

Amr b. Şuayb, babası vasıtasıyla dedesinden rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Bizden başkalarına benzemeye çalışan bizden değildir…”

Tirmizî, İsti’zân, 31.

عَنْ عَبْدِ اللهِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ (sav.): «لَيْسَ مِنَّا مَنْ ضَرَبَ الْخُدُودَ، أَوْ شَقَّ الْجُيُوبَ، أَوْ دَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ»

Abdullah b. Mesud’dan 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Yanakları döven, yakaları yırtan ve cahiliyet adeti üzere feryat figan eden bizden değildir.”

Buhârî, Cenâiz 36, 39, 40, Menâkıb 8; Müslim, İman, 44.

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ: جَاءَ شَيْخٌ يُرِيدُ النَّبِيَّ (sav.) فَأَبْطَأَ القَوْمُ عَنْهُ أَنْ يُوَسِّعُوا لَهُ، فَقَالَ النَّبِيُّ (sav.): «لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا»

Enes b. Mâlik’ten 4 rivayet edildiğine göre yaşlı bir adam Allah Rasûlü’nü (sav.) görmek arzusu ile geldi. İnsanlar ona yer açmakta ağır davrandılar. Bunun üzerine Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.”

Tirmizî, Birr 15.

Sa‘d b. Ebî Vakkâs’tan 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Kur’an’la teganni[2] yapmayan bizden değildir.”

Ebû Dâvûd, Salât 355.

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (sav.): «لَيْسَ مِنَّا مَنْ خَبَّبَ امْرَأَةً عَلَى زَوْجِهَا أَوْ عَبْدًا عَلَى سَيِّدِهِ»

Ebû Hüreyre’den 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Kadını kocasına karşı veya köleyi efendisine karşı kışkırtan bizden değildir.”

Ebû Dâvûd, Talak 1, Edeb 135.

عَنْ أَبِي مُوسَى، عَنِ النَّبِيِّ (sav.) ، قَالَ: «مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلاَحَ فَلَيْسَ مِنَّا»

Ebû Musa’dan 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Bize silah çeken bizden değildir.”

Buhârî, Fiten 7; Müslim, İman 42.

عَنْ بُرَيْدَةَ، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ (sav.) يَقُولُ: «الْوِتْرُ حَقٌّ فَمَنْ لَمْ يُوتِرْ فَلَيْسَ مِنَّا، الْوِتْرُ حَقٌّ فَمَنْ لَمْ يُوتِرْ فَلَيْسَ مِنَّا، الْوِتْرُ حَقٌّ فَمَنْ لَمْ يُوتِرْ فَلَيْسَ مِنَّا»

Büreyde’den 4 rivayet edildiğine göre o, Rasûlullah’ı (sav.) şöyle buyururken işittim, dedi: “Vitir haktır (vaciptir, kılınması gereklidir), vitir kılmayan bizden değildir. Vitir haktır, vitir kılmayan bizden değildir. Vitir haktır, vitir kılmayan bizden değildir.”

Ebû Dâvûd, Vitir 2.

عَنْ بُرَيْدَةَ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ حَلَفَ بِالْأَمَانَةِ فَلَيْسَ مِنَّا»

Büreyde’den 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Emanet[3] adına yemin eden, bizden değildir.”

Ebû Dâvûd, Eymân 6.

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللهِ (sav.) مَرَّ عَلَى صُبْرَةِ طَعَامٍ فَأَدْخَلَ يَدَهُ فِيهَا، فَنَالَتْ أَصَابِعُهُ بَلَلًا فَقَالَ: «مَا هَذَا يَا صَاحِبَ الطَّعَامِ؟» قَالَ: أَصَابَتْهُ السَّمَاءُ يَا رَسُولَ اللهِ، قَالَ: «أَفَلَا جَعَلْتَهُ فَوْقَ الطَّعَامِ كَيْ يَرَاهُ النَّاسُ، مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا»

Ebû Hureyre’den 4 rivayet edildiğine göre bir defasında Rasûlullah Efendimiz çarşıda bir yiyecek yığınına rastladı ve mübarek elini ona daldırdı. Parmakları ıslandı. Bunun üzerine “Ey yiyecek sahibi, nedir bu?” diye sordu. Adam; “Ona yağmur yağdı ya Rasûlallah.” deyince Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “İnsanların onu görmesini için ıslak kısmı üste getiremez miydin? Bizi aldatan bizden değildir.”

Müslim, İman 43.

عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللهِ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (sav.): «..وَمَنْ انْتَهَبَ نُهْبَةً مَشْهُورَةً فَلَيْسَ مِنَّا»

Cabir b. Abdullahradıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “…Kim açıkta bulunan bir malı gasp ederse o bizden değildir.”

Ebû Dâvûd, Hudud 13.

عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (sav.) قَالَ: «مَنْ لَمْ يَأْخُذْ مِنْ شَارِبِهِ فَلَيْسَ مِنَّا»

Zeyd b. Erkam’dan 4 rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Bıyığını kısaltmayan bizden değildir.”

Tirmizî, Edeb 16; Nesâî, Zînet 13.

عَنْ رَجُلٍ مِنْ بَنِي غِفَارٍ، أَنَّ رَسُولَ اللهِ (sav.) قَالَ «مَنْ لَمْ يَحْلِقْ عَانَتَهُ، وَيُقَلِّمْ أَظْفَارَهُ، وَيَجُزَّ شَارِبَهُ فَلَيْسَ مِنَّا»

Gıfar oğulları kabilesinden bir adamdan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu: “Etek tıraşını yapmayan, tırnaklarını kesmeyen ve bıyığını kısaltmayan bizden değildir.”

Ahmed,38/464.

عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ (sav.) يَقُولُ: «لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِالرِّجَالِ مِنَ النِّسَاءِ، وَلَا مَنْ تَشَبَّهَ بِالنِّسَاءِ مِنَ الرِّجَالِ»

Abdullah b. Amr radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre o, Rasûlullah’ı (sav.) şöyle buyururken işittim, dedi: “(giyim kuşam hal ve hareketlerinde) Erkeklere benzeyen kadınlar da kadınlara benzeyen erkekler de bizden değildir.”

Ahmed, 11/462.


* Dr. Öğr. Üyesi, FSMVÜ İslami İlimler Fakültesi.

[1] “Asabiyet” daha çok ırkçılık anlamında kullanılmaktadır. Ancak bununla sadece ırkî gayret değil, insanın, haksız dahi olsa kendi yandaşı, tanıdığı, yakını veya akrabası için ölümüne mücadele etmesi kastedilmiştir. Dolayısıyla tarafgirlik, fanatizm, taassup, körü körüne bağlılık gibi manalar da verilebilir. (Kemal Sandıkçı, Câmiu’l-Usûl Tercüme ve Şerhi, XV/635.)

[2] Teganni kelimesine birkaç mana verilmiştir. Bunlardan biri, insanların sahip olduklarından müstağni olmak, Kur’an’a sahip olmayı her türlü dünyevî şeye sahip olmanın üzerinde tutmaktır. Buna göre hadisin manası “Kur’an’la (başka şeylerden) istiğna etmeyen bizden değildir.” olur. Diğer yoruma göre ise teganni, sesi güzelleştirmek demektir. Buna göre ise hadisin manası “Kur’an’ı okurken sesini güzelleştirmeyen, onu alelade bir şekilde okuyan bizden değildir.” olur.

[3] Burada emanetten kasıt, Allah’ın kulları üzerine yazdığı farzlardır. Namaz, oruç, zekât ve benzeri farzlar birer emanettir. Bunlar, Allah’ın isim ve sıfatlarından olmayıp, sadece mü’minlerin yerine getirmeleri gerekli emirlerdir. Sadece Allah’a ve sıfatlarına yemin edilebileceğinden dolayı bunlar üzerine yemin edilmesi caiz görülmemiştir.