İçeriğe geç
Anasayfa » RASÛLULLAH’IN (sav.) MEDİNE’DEKİ YAKIN ÇEVRESİ -ENES B. MALİK 4 AİLESİ-

RASÛLULLAH’IN (sav.) MEDİNE’DEKİ YAKIN ÇEVRESİ -ENES B. MALİK 4 AİLESİ-

Yüce dinimiz İslam’ın yayılması ve ilerlemesinde Rasûlullah’a (sav.) yönelik Allah’ın desteği yanında Müslümanların da yardımlarının olacağını Allah Teâlâ açıkça ifade buyurmuştur. Nitekim Allah Teâlâ, “Seni oyuna getirmeye kalkışırlarsa kuşkusuz Allah sana yeter; yardımıyla ve mü’minlerle seni destekleyen O’dur.[1] buyurarak Rasûlünü yardımsız bırakmayacağının garantisini vermiştir. Rabbimiz 9, Peygamberimizi (sav.) çeşitli vesilelerle; bazen melekleriyle, bazen düşmanın kalbine korku salarak, bazen de bizim mahiyetini bilemediğimiz şekillerde desteklemiştir. Allah’ın 9 yardımını sağlayacağı yöntemlerden biri de bazı kulları vasıtasıyla Onun yanında olmasıdır. Peygamberimizin (sav.) hadislerini incelediğimizde hayatında kendisine ferdî olarak yardımı dokunan pek çok kimse olduğu gibi bazı sahabîler malları, canları yanında bütün aileleri ile onun hayatında yer bulmuşlardır. Rasûlullah’ın (sav.) hayatında pek çok hatırası bulunan ailelerden biri de Enes b. Malik’in 4 ailesidir.

Enes b. Malik 4, Hazrec kabilesinin Neccâroğulları ailesinden olup Rasûlullah’ın (sav.) dedesi Abdülmuttalib’in annesi Selmâ, Neccâroğulları’ndan olduğu için Rasûlullah (sav.) ile anne tarafından akraba sayılmaktadır. Hatta Enes b. Malik’in 4 annesi Ümmü Süleym ile Ümmü Harâm, Rasûlullah’ın (veya babasının) süt teyzeleri idi.

Hicretten on sene önce doğan Enes b. Malik 4 çocuk yaşta iken babasını kaybetmiş, Peygamberimizin (sav.) Medine’ye hicreti ile annesi onu Rasûlullah’a getirerek Onun (sav.) yanında kalmasını ve işlerinde Ona (sav.) yardımcı olmasını istemişti.[2] Bu olay Enes b. Malik’in hayatında en önemli dönüm noktalarından birini oluşturmuştu. Nitekim diğer sahabîlerin işleri/meşguliyetleri sebebiyle göremediği pek çok olaya bu sayede yetişmiş ve Peygamber Efendimiz tarafından özel olarak yetiştirilme imkânı bulmuştu. Nitekim Peygamberimizin (sav.) hayatı, davranışları, eğitim metodu, diğer insanlarla olan ilişkileri gibi yakından tanımayı gerektiren pek çok hadis-i şerifin Enes b. Malik 4 tarafından rivayet edilmesi şaşırtıcı değildir. Enes b. Malik’in 4 hayatı Rasûlullah’ın (sav.) uzun ömür, çok evlat ve bereketli kazanç konularında özel duasına mazhar olması hasebiyle ümmet açısından çok bereketli olmuştur. Nitekim o, bir asırdan daha uzun bir hayat sürmüş, onlarca evladı olmuş ve çok bereketli kazanca sahip olmuştur.[3] Hadis tarihi açısından da Rasûlullah (sav.) Efendimizden en çok hadis nakleden kimseler arasında ismi geçen Enes b. Malik 4 meşhur muhaddisi Bakîy b. Mahled’e göre en çok hadis rivayet eden üçüncü kişi olarak zikredilmektedir.

Enes b. Malik’i 4 sadece şahsî konumu açısından değil, aynı zamanda ailesinin bir ferdi olarak düşünmek gerekmektedir. Peygamberimizin (sav.) hayatında yer alan ve pek çok kimse tarafından bilinen meşhur rivayetlerde bu bereketli ailenin fertlerinin olduğu dikkat çekmektedir. Aşağıda bu müstesna ailenin bazı fertlerinin yaşadığı birtakım olaylara işaret edilecektir.

Enes b. Malik’in 4 dayısı Harâm b. Milhân 4: Kâtiline ibret olan sahabî

Harâm b. Milhân 4 Medine döneminde yaşanan en yürek yakıcı hadiselerden biri olan Bi’r-i Ma’ûne faciasının ilk şehididir. Medineli ilk Müslümanlardan olan Harâm b. Milhân 4, Peygamberimiz (sav.) Medîne’yi teşrif ettikten sonra Ondan (sav.) ayrılmamış ve Bedir ve Uhud savaşlarında Rasûlullah’ın (sav.) yanında savaşmıştır. Hicrî dördüncü yılda Âmir b. Sa’sa’a kabilesinin isteği üzerine Kur’an öğretmek üzere görevlendirilen 70 kadar sahabî ile beraber Harâm b. Milhân 4 da yola çıkmıştı. İşte bu yolculukta müstesnâ sahabîler Bi’r-i Ma’ûne denilen bir bölgede mağarada konakladılar. Rasûlullah’ın (sav.) mektubunu kendilerini davet eden kabile reisinin vefat etmesi üzerine yeni başkanına götüren Harâm b. Milhân 4, onun İslam’a baştan beri karşı olan tavrı neticesinde suikaste uğradı ve şehid edildi. Bu müessif olay sonrasında haber bekleyen diğer 70 sahabî de saldırıya uğradı ve 2 kişi dışında hepsi şehid edildi. Allah tarafından kendisine bildirilen bu feci hadise sonrasında Peygamberimiz (sav.) son derece üzüldü 30 veya 40 gün boyunca saldıran kabilelere beddua etmişti. Bu hadise Müslümanların başına gelen en büyük felaketlerden biri olarak tarihi kayıtlara geçmiştir. İşte bu hadisenin baş kahramanlarından Harâm b. Milhan’ın 4 tavrı tarihe ibret vesikası olarak kaydedilmiştir. O, mektup vermek için kabile reisinin karşısında iken sırtından saplanılan bir mızrakla yaralanınca verdiği ilk tepki onun ve onun örnekliğinde hakiki bir Müslümanın ölüme bakışını özetlemektedir. O yaralandığı zaman ilk acıyla, “KABE’NİN RABBİNE YEMİN OLSUN Kİ KAZANDIM.”[4] diye haykırmıştır. Allah yolunda ölümü cennet bileti olarak hisseden bu sahabî kendisini şehid edenlere bile unutulmaz bir ders vermiştir.

Enes b. Malik’in 4 Teyzesi Ümmü Harâm 6: İlk Deniz Şehidi

Medineli ilk Müslüman hanımlardan olan Ümmü Harâm 6, ilk dönemlerden itibaren aktif bir hayatın içinde olup savaş zamanlarında bile cihada katılıp cephe gerisindeki hizmetleri sürdürmüş, askerlerin yeme-içmesi ve yaralıların bakımı gibi faaliyetlerde bulunmuştu. Rasûlullah (sav.) zaman zaman yukarıda da belirtildiği üzere süt teyzesi olan Ümmü Harâm’ın 6 evine gider, orada dinlenirdi. Ümmü Harâm’ın 6 rivayet ettiğine göre bir defasında Rasûl-i Ekrem (sav.) onun evinde öğle uykusundan gülerek uyanmış, Ümmü Harâm 6  niçin güldüğünü sorunca uykusunda kendisine ümmetinden fetih maksadıyla Akdeniz’e açılan bazı kimselerin gösterildiğini ve onların cennetlik olduğunu ifade buyurmuş,bunun üzerine Ümmü Harâm 6   kendisinin de onların arasında bulunması için dua etmesini istemiş, O (sav.) da dua etmiştir.[5] Gerçekten de Ümmü Harâm 6bu müjdeyi hiç unutmamıştı; hicrî 28  yılında Hz. Osman’ın 4 halifeliği döneminde yapılan ve Müslümanların ilk deniz seferi olan Kıbrıs harekatına eşiyle birlikte iştirak etmişti. Ümmü Harâm 6, Kıbrıs’a ulaşıp gemiden indikten sonra ise bindiği katırdan düştü, boynu kırılarak şehid oldu ve orada defnedildi.[6] Ümmü Harâm’ın 6 Kıbrıs’ta “Hala Sultan Tekkesi” adıyla bilinen, Larnaka civarında kabri bugün de ziyaret edilmektedir. Cennet özlemiyle dua isteyen bu müstesna insan günümüz insanına örnekliğini en güzel şekliyle sürdürmektedir.


* Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.

[1] Enfâl, 8/62.

[2] Buhârî, “Vasâyâ”, 26.

[3] Buhârî, “Savm”, 60.

[4] Buhârî, “Cihâd”, 9; Müslim, “İmâre”, 147.

[5] Buhârî, “Cihâd”, 3; Müslim, “İmâre”, 160

[6] Buhârî, “Cihâd”, 63.