GÜNAH AMA SONRASI…

İnsan fıtratının, özünde, iyi mi kötü mü olduğu yüzyıllar boyu çeşitli düşünce akımlarında tartışma konusu olmuştur. Bazı fikir akımları insanın aslının iyi olduğunu savunurken diğerleri ise fıtratta kötülüğün hâkim olduğunu savunmuşlardır. Bu noktada Allah Teâlâ’nın, insanı tanımlayan âyetleri dikkat çekmektedir: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) […]

İSNADIN ÖNEMİ METNİN GÜVENİLİRLİĞİNE ETKİSİ

İslamî bilgiler ihtiva eden hemen her kitapta yer alan hadis, haber ve rivayetler asırlar boyu inceleme konusu olmuş, her bir rivayet hem sened hem metin açısından ele alınıp değerlendirilmiştir. Bir hadis metninin, metin açısından incelenmeye değer ka­bul edilmesi ve bir kıymet ifade etmesi için isnadındaki râvîlerin sika, ada­let ve zabt sıfatlarına sahip olması gerektiği kabul […]

İNSANLARIN EN ŞERLİLERİ

Münafık, köken olarak bir kapıdan girip diğer bir kapıdan çıkmak anlamındaki “nifak” kelimesinden türetilmiştir. Ayrıca tarla faresinin karşılaştığı sıkıntılar için yuvasına bir kaç çıkış noktası bırakmak amacıyla kazdığı çukurlara da nifak denilmektedir.[1] Bu anlam üzerinden bakıldığında münafıklar, İslam’ın bir kapısından girip diğer kapısından çıktıkları için bu ismi almışlardır.

İMANÎ GÖSTERGE

İnsanoğlunu bu dünyaya imtihan için gönderen Rabbimiz, ona ibadet etme, haramlardan kaçınma gibi çeşitli sorumluluklar yüklemiştir. Bu sorumlulukları yerine getirmesi esnasında önüne çıkabilecek engeller konusunda ona yardımcı olabilecek bazı görevler vermiştir.

ÖNCE SILA

Mutluluğun yolunun bireysellikten geçtiği savunulan ve Batı algısıyla şekillenen günümüz dünyasında bir insanın huzuru için, etrafındaki insanlardan olabildiğince uzaklaşması ideal davranış modeli olarak görülmektedir. Çünkü sorumluluk alanı daralan bir şahıs, artık başkalarının dertlerini kendi sıkıntısı haline getirmekten kurtulacak ve –iç dünyasında- kendini huzurlu(!) hissedecektir. Modern dünyanın izinde giden insanın, kendi sıkıntısı olup da diğer insanlara […]

Tüccarın Önündeki İki Kapı

İnsanlık tarihi boyunca şahısların hayattaki ilk amaçlarından biri kendi geçimlerini sağlamak olmuştur. Bunun için toplayıcılık, avcılık gibi usullerin yanında alım satım işlemini gerçekleştirmeye başlamıştır. Diğer bir ifade ile tarihi, insanlık tarihine yakın olan ticaret en temel geçim kaynaklarından biri haline gelmiştir. Bu kadar derin bir geçmişe sahip olan ticaret, bir taraftan helal kazanç yollarını oluştururken […]

Ayet ve Hadislerde “Birlik”

Dinimizin en fazla önem verdiği konulardan biri ümmetin birliği meselesidir. Bu konu, mü’minler için ideal davranış biçimini oluşturmakta, zıddı olan muhalefet ve ayrılık ise ayet ve hadislerde yasaklanmaktadır. Mü’minlere, nasıl davranmaları gerektiği şu ayette açıkça bildirilmiştir; “Hep birlikte Allah’ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın.”1 Görüldüğü gibi Allah’ın ipine sımsıkı sarılırken bile bu hitabın […]

PARANIN KONULACAĞI YER

Ölümü ve hayatı kullarının nasıl ameller işleyeceklerini sınamak için yarattığını haber veren Rabbimiz,1 imtihan konusunu geniş tutmuştur. Kimi insan korku ile kimisi açlık kimi ise sahip olduğu malların veya ailesinin elinden alınması ile bu imtihana tâbî tutulur.2 Bunların en önemli ve zorlularından biri de para veya mal gibi, bu dünyada diğer insanlar tarafından itibar gören […]

HADİS RİVAYETİNDE “YALAN”CILIK

İnsanın diğer mahlûkâttan ayrıldığı en önemli noktalarından biri de konuşma özelliğidir. Bu konuşma özelliği sayesinde gönlünden geçeni diğer insanlara duyurma fırsatı yakalamış olur. Bu, hayır işinde kullanıldığı zaman bir ayrıcalık olduğu gibi, şer işinde kullanıldığı zaman onun cezalandırılmasına sebep olacak bir meziyettir. Dil, insanın sürekli mesûl olduğu organıdır. Hatta bir hadîs-i şerîfte ifade edildiğine göre […]

HADİS RİVÂYETİNDE ADALETİN LÜZÛMU

Dinimiz İslâm’ın doğru anlaşılmasında Kur’ân-ı Kerîm ile beraber zikredilmesi gereken en önemli kaynak hadîs-i şerîflerdir. Hadîs-i şerîfler, Peygamberimiz (s.a.v)’in vefatından sonra sahâbe ve tâbiûn âlimlerinin insanüstü gayretleriyle sonraki nesillere aktarılmıştır. Sahâbe-i kirâm, bir yandan insanları doğru yola ulaştırabilmek için canla başla çalışırken diğer yandan da Peygamberimiz (s.a.v)’in hadislerini korumak için ellerinden geleni esirgememiştir. Bunun gereği […]