İçeriğe geç
Anasayfa » TIBB-I NEBEVî ÜZERİNE

TIBB-I NEBEVî ÜZERİNE

Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a; sonsuz salât ü selâm Âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya ve O’nun âl ve ashâbına Olsun…

İnsanlara hidayet rehberi olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), İslâm Dini’nin hem tebliğcisi hem de uygulayıcısıdır. Kur’an’ın ifadesiyle “üsve-i hasene”[1] olan Efendimiz (s.a.v)’in söz ve davranışları onun sünnetini teşkil etmekte ve Kur’an’dan sonraki başucu kaynağımızı oluşturmaktadır.

Kur’an’ı, Efendimiz (s.a.v)’in sünnetinden ayrı düşünmek mümkün olmadığı gibi, gönüllere şifâ veren, kalpleri mutmain kılan Kur’an’ın tıpla ilgili bölümlerini de Efendimiz (s.a.v)’in sünnetinden ve onun tıpla ilgili hadislerinden ayrı düşünmek mümkün değildir. İşte bu Kur’an-sünnet birlikteliği, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in insanları ilgilendiren tıp ilmine ilgi göstermesine vesîle olmuştur. O’nun bu ilgisinin en önemli nedenlerinden birisi kuşkusuz O’nun insanlara olan merhametidir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de: “ O (s.a.v), size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir.”[2]  şeklinde vurgulanmıştır.

Peygamberimiz (s.a.v)’in bu merhamet ve şefkatinin bir tezahürü olan tıbbî tavsiyeleri “Allah Rasûlü (s.a.v), size neyi emrettiyse onu alın, neyi de yasakladıysa onu terk edin.”[i][3] âyeti mûcibince ilk dönem hadis âlimlerince muhtelif eserlerde “ kitabu’t-tıbb”, “ kitabu’s-selâm” ve “kitabu’l-ayn” gibi müstakil bölümlerde te’lif edilmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde yazılan eserlerde de tıpla ilgili hadislere müstakil bölümler ayrılmıştır.

İşte böylece, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v)’den tıp konusunda nakledilen rivayetleri inceleyen ve değerlendiren bir ilim olan “tıbb-ı nebevî” ortaya çıkmış ve ilk dönemlerden itibaren tıbb-ı nebevî adıyla müstakil eserler kaleme alınmıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Tıbbî Tavsiyeleri

 

Sağlık, Yüce Allah’ın insanlara bahşettiği büyük bir nimettir. İnsana düşen görev ise bu nimetin değerini bilmek ve onu korumaktır. Çünkü insan sağlıksız yaşayamaz, yaşasa da görevlerini tam olarak yerine getiremez. Bu sebeple Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), insan sağlığı ile yakından ilgilenmiştir. Özellikle sağlığın korunması ve tedavi yöntemleri ile ilgili tıbbî tavsiyelerde bulunmuştur.

Efendimiz (s.a.v): “İki nimet hususunda insanların çoğu aldanmıştır. Bunlar: Sıhhat (sağlık) ve boş vakittir.” [4] buyurarak sağlığa vermiş olduğu önemi dile getirmiş ve hastalıklara karşı çok ciddi ve uygulanabilir nitelikte tedbirler almıştır. Bu tedbirlerin başında kapsamlı bir temizlik anlayışı ve uygulaması gelir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Temizlikle İlgili Tavsiyeleri

 

Mikropların türemesi ve üremesinin önde gelen sebeplerinden biri temizliğe dikkat etmemektir. Hastalık gelmeden sağlığı korumanın önemine dikkat çeken Peygamber Efendimiz (s.a.v), baştan ayağa, dişten tırnağa kadar vücudumuzun tüm uzuvlarıyla ilgili temizlik prensipleri ortaya koymuş ve kendisi de uygulamalarıyla örnek teşkil etmiştir. Efendimiz (s.a.v): “Temizlik imanın yarısıdır.”[5] buyurarak maddî kirlerden arınmanın inancın yarısını elde etmek olduğunu, bunun yanında kalbi de kötü inançlardan temizlemenin imanın bütününe sahip olmak anlamına geldiğini vurgulamıştır.[6]  İnsanların maddî kirlerden temizlenme yoluyla kurtulacağını dile getiren Efendimiz (s.a.v): “Temizlik imandandır.” buyurarak temizliği iman silahıyla muhafaza altına almıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Eğer ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim her abdestte dişlerini misvaklamalarını emrederdim.”[7] buyurarak ağız ve diş sağlığının önemine dikkat çekmiştir. Tırnakların kesilmesini isteyen Efendimiz (s.a.v), el ve ayak sağlığının; bütün vücudun yıkanıp temizlenmesini isteyerek de tüm vücud uzuvlarımızın sağlığının önemine dikkatlerimizi yöneltmiştir.

Efendimiz (s.a.v): “Yemekten önce elleri yıkamak fakirliği, yemekten sonra elleri yıkamak ise felâketi giderir.”[8] buyurarak yemekten önce ve sonra ellerimizi yıkayıp temizlememizi istemekte ve bunun insan sağlının korunması açısından önemine dikkatlerimizi yöneltmektedir.

Yine Efendimiz (s.a.v), bıyıkların kısaltılmasını, sakalın düzeltilmesini ve insan vücudunun bazı bölgelerinin tıraş edilmesini isterken hep temizlik prensibini göz önünde bulundurmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Yeme-İçme Âdâbı İle İlgili Tavsiyeleri

 

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), tıbbî tavsiyelerinin bir bölümünde bize hem yeme-içme âdâbını öğretmiş hem de aslında bunların sağlığımız için gerekli olduğunu dile getirmiştir. Efendimiz (s.a.v), yemek yiyeceği zaman sağ dizini dikerek otururdu ve asla bir tarafa yaslanarak yemezdi.[9] Sofradaki bu oturuş şekli, sağlık açısından diğer oturuş şekillerinden daha yararlı ve üstündür. Çünkü bu şekilde yiyeceklerin sindirimi daha kolay olur.

Efendimiz (s.a.v), ayakta su içmeyi yasaklamış[10] ve “Su içerken hepsini birden (tek nefeste) içme.”  buyurarak bize hem su içme âdâbını öğretmiş hem de bunun sağlığımız için gerekli olduğunu dile getirmiştir. Enes b. Malik (r.a)’ten rivayet edilen “Rasûlullah (s.a.v) su içerken üç defa nefes alırdı.”[11] hadisi de bunu teyit etmiştir. Tıbb-ı nebevî müelliflerinden Dr. Hüseyin Remzî Bey su içerken nefes almamanın karaciğerde bazı hastalıklara yol açacağını belirtmiş ve kişinin harâretini gidermesi bakımından su içerken nefes almanın önemli olduğunu açıkça beyan etmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Hastalıkların Tedavi Edilmesi Hususundaki Tavsiyeleri

 

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), sadece sağlığın korunması ile ilgili tavsiyelerde bulunmamış; aslolanın sağlığı korumak olduğunu vurgulayarak hastalıkların da tedavi edilmesi gerektiğini; “Ey Allah’ın kulları! Tedavi olunuz. Çünkü Allah (c.c) ölüm hariç her hastalığın şifâsını vermiştir.”[12] buyurarak dile getirmiştir.

Efendimiz (s.a.v), hummâ (ateşli hastalık)’nın nasıl tedavi edileceğini; “Hummâ cehennemin şiddetindendir. Siz onu soğuk su ile soğutunuz.”[13] buyurarak bize bildirmiştir. Bugün modern tıpta uygulanan soğuk su ve buz tedavisi bu uygulamanın ta kendisidir.

Efendimiz (s.a.v), hastanın iyileşmesi sürecinde moralinin yüksek tutulması ve istediğinin yedirilmesi hususunda: “Birinizin hastası bir şey istediği zaman istediği şeyi hastanıza yedirin.”[14] buyurmuşlardır. Yine Efendimiz (s.a.v): “Şüphesiz telbîne ( bulamaç şeklindeki sütlü gıdalara verilen isim) bulamacı hastanın midesini rahatlatır ve bazı üzüntülerini giderir.”[15] buyurarak hastalara midelerini rahatlatacak yiyeceklerin yedirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), hastalıkların tedavisinde sadece maddî yöntemlerden bahsetmemiş, manevî bazı tavsiyelerde de bulunmuştur. Mesela; karnının ağrıdığını söyleyen Hz. Ebu Hureyre (r.a)’ye Efendimiz (s.a.v): “Öyleyse kalk! Namaz kıl! Çünkü namazda şifâ vardır.”[16] buyurmuşlardır. Bu hususta Efendimiz (s.a.v): “Gece namazı sizi Allah’a yaklaştırır, günahlardan alıkoyar, kötülüklerinizi gizler ve vücudunuzun düçâr olduğu hastalıkları giderir.”[17] buyurarak gece kılınan teheccüd namazının insanı hastalıklardan koruduğunu ve sağlıklı bir bedene kavuşturduğunu beyan etmişlerdir. Efendimiz (s.a.v), başka bir hadislerinde de: “Yediklerinizi Allah’ı zikrederek eritip sindiriniz.”[18] buyurarak sindirim sisteminin çalışmasında Allah’ı anıp namaz kılmanın te’siri üzerinde durmuşlardır.

Sonuç

Vahyin kontrolü ve irşâdı altında bulunan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), tıp konusundaki uygulamalarında da en güzel örnektir.[19] O (s.a.v), yeni bir tıp anlayışı başlatmış, günümüz tıbbının da hâlâ istifâde ettiği bazı prensipler koymuştur.[20] Bugün tıbbî telâkkilerimiz Efendimiz (s.a.v)’in tıbbî hadislerine uygunluk göstermektedir. Bu hadisler, tıp sahasında bugünkü gelişmelerden asırlar önce ifade buyrulduğu için, bir tıbbî hikmet, hatta tıbbî mucize kabul edilmelidir.[21]

Ne mutlu Hz. Muhammed (s.a.v)’e ümmet olanlara, müjdeler olsun O’nun sünnetine tâbî olanlara. Vesselâm…

[1] Ahzâb,33/21.

[2] Tevbe, 9/128.

[3] Haşr, 59/7.

[4] Buhârî, Rikâk,1; Tirmizi, Zühd, 1.

[5] Müslim, Tahâret,1; Tirmizi, Deavât, 86.

[6] Davudoğlu, Ahmed, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, II, 270-271.

[7] Buhârî, Cum’a, 8; Savm, 27; Müslim, Tahâret, 42.

[8] Kudâî, Müsnedü’ş-Şihâb, I, 205.

[9] Buhârî, Et’ime, 13; Tirmizi, Et’ime, 28.

[10] Müslim, Eşribe, 112-115, Tirmizi, Eşribe, 11.

[11] Müslim, Eşribe, 123; Tirmizi, Eşribe, 13.

[12] Tirmizi, Tıb, 2; Ebu Davud, Tıb, 1.

[13] Buhârî, Tıb, 28; Müslim, Selam, 83.

[14] İbn Mâce, Tıb, 2; Cenaiz, 1.

[15] Buhâri, Et’ime, 24;Tıb, 8; Müslim, Selam, 90.

[16] İbn Mâce, Tıb, 10.

[17] Tirmizi, Deavat, 102.

[18] Taberâni, Mu’cemu’l-evsât, V, 163.

[19] Denizkuşları, Mahmud, K. Kerim’de ve Hadislerde Tıp, s. 34.

[20] Denizkuşları, Mahmud, a.g.e., s. 34.

[21] Ataseven, Asat,, “Tıbb-ı Nebevi”, Yeni Ümit dergisi, 1988, sy. 2, s. 5.