Osmanlı ilim geleneği asırlarca pek çok eserin, okunup öğretilmesine vesile olduğu gibi pek çok eserin de kaleme alınmasına aracı olmuştur. Bu sayede hakkında kalem oynatılmamış dini, ilmi, edebi, fenni, ictimai, tarihi v.s. mevzu yok gibidir. Yine bu eserler arasında sayabileceğimiz seyahatnameler, hatıratlar, divanlar, reddiyeler, risaleler yek nev olarak bir kütüphane doldurmaya kâfidir. Tabii olarak bunları […]
Yazar: İsa GÖKGEDİK
Seyyidü’l-mürselîn Efendimiz (s.a.v) kendisine vahiy geldikten sonra en mühim vazifesi olan İslam’ı tebliğ görevini cahiliye müşriklerinin baskı ve eziyetleri içerisinde zorlukla yerine getirmekteydi. Mekke’deki bu durum hicretten sonra daha rahat bir şekil aldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v) artık ashâbına ve gayr-i müslimlere dosdoğru yol olan dîn-i mübîni daha fazla irşad etme imkânı bulmuştu. Fakat şartlar ne […]
Allah Teâlâ biz kullarına Hak Dini’ni ulaştırdığında insanlar arasındaki münasebette riayet edilmesi icab eden hususları, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Rasûlü (s.a.v) ile bildirdi ve yine O’nun pâk, saf şahsiyetinde bizler için izhâr etti.
İman edip sâlih amel işleyenler için Rahmân, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.”[1] İşte bu sevginin beşerdeki tezahürü birbirleriyle münasebetlerinin ilk adımı olan “selâm” dır, yani selâmlaşmadır.
Sınırı aşmama, terbiye, nezâket, zarâfet, hayâ ve iyi ahlak manalarına gelen “Edeb” insanın hataya düşerek utanacağı şeyleri yapmasına mani olan, yerinde ve ölçülü olmasını sağlayan melekedir. Şahsın söz ve davranışlarında ölçülü olmasıdır.